Kendi evrimsel psikoloji teorim

Red pill’den sonra ben de kendi evrimsel psikoloji teorimi üretmeye karar verdim. Bu kadınlar için red pill. Ama amaç erkek tavlama değil de erkeklere katlanmaya yönelik olacak. Kadınların kendini anlaması ve ilişkileri sürdürebilmeye yönelik faydalı olacağını düşünüyorum.

Red Pill’in zırva olduğu ya da işe yaradığı nokta

Red pill’i neden zırva bulduğuma gelecek olursam. Burada da yazdım. Bana göre toplumsal normlardan azade bir cinsiyetin evrimsel psikoloji kavramını anlayabilmemizin çok zor olduğunu düşünüyorum. Evrim adı üstünde değişim ve bugün mağaradaki halimize genetik yatkınlık göstermemiz bana hiç mantıklı gelmiyor. Ama yine de bu red pill erkeklere kendilerini geliştirmeyi önerdiğinden ben bu mantığın işe yarayacağını düşünüyorum. Sonuçta hâlihazırda kadın bulabilen bu tarz teorilerle uğraşmayacaktır. Kadın bulamayan ise neden bulamıyor? Öncelikle erkeklerin cinsel ihtiyacının hormonal olarak kadından çok daha fazla olduğunu belirtmek gerek. Bunu feminizm olarak algılayan olmuş ama insan haklarıyla alakasız olarak biyolojik ve hormonal olarak kadın seçiyor.

Tabii bu seçme olayı bir genelleme, herkes farklı. Aşağıdaki istatistikte kadın ve erkek arasındaki genel IQ farkı gösterilmiş. Yüksek IQ’lu erkekler maddi durumdan bağımsız olarak kadın bulmak için debelenmeyen, rahatlıkla kadın bulabilen erkekler. Red pill’in yöneldiği genel kadın IQ’sunun altında kalanlar. Azımsanmayacak yoğunlukta olan bu grupta sadece ve sadece cinsel ilişki düşünebilen, başka hiçbir şey düşünemeyen, başka hiçbir işe yaramayan ve başka hiçbir becerisi olmayan oldukça fazla sayıda erkek var. Aynı durumda kadın kolay kolay bulunmadığı, en gerizekalısının bile kendi ihtiyacını karşılayabildiğini düşünürsek, neden bu kadınlar bu erkekleri seçsin? İşte red pill genel olarak kendinizi geliştirin derken kadından üstün olun değil de kadınla denkleşin demeye çalışıyor ve bu noktada işe yarıyor bence. Ama böyle derse de bu erkeklerin egosu yaralanacak ve fikir pek satmayacağı için en mantıklısı kadından üstün olun demek.

Bir şey daha eklemek istiyorum. Genellikle üstün olmak deyince çoğu maddiyata yöneliyor. Ancak toplumda, ailelerde hatta medyada kadınlara zorla zengin bir erkek bulmaları konusunda bir baskı varken evrimsel psikoloji düşünmek pek adil değil. Bu zorlamalara kimi sorguluyor, kimi sorgulamıyor farkındayım ancak erkeklerin zannettiğinden biraz daha ciddi olabilir bu tarz baskılar kadınlar üzerinde.

Daha kapsamlı bir evrim anlayışı

Şimdi hem evrime girip hem de madem kadınlar daha zekiydi neden her şeyi erkekler icat etti bla bla diyenler için yazayım. Başlangıçta erkekler avlanır ve vahşi hayvanlara karşı koruma sağlarken kadınlar daha pasif olan toplayıcılık ve şifacılık gibi şeylerle muhataptı. Bakınız aslında hep erkek fiziksel olarak üstündü çünkü diyoruz ama daha eskilere gidersek bu da bir muamma. Şu bir gerçek, bebeği kadın taşıdığı ve bebeğin ilk yıllar temel ihtiyacını -emzirme gibi- kadın karşılamak durumunda olduğu için koruma işi de erkeğe düştü. Şimdiki gibi kadınların bir iki çocuk doğurduğunu düşünmeyin. Kadınlar o dönem insan ömrü ne kadarsa o süre boyu ergenlikten itibaren doğuruyordu. Sonra tarım devrimi yaşandı ki bu devrimi o dönemin toplayıcıları olan kadınların gerçekleştirdiği düşünülüyor. Ve eskisi kadar avcılık ve korunmaya ihtiyaç duymamaya başladık.

Ancak erkek testosteronun sağladığı saldırganlıkla donanmıştı. Ve hayvanlara saldıramayınca insanlara saldırmaya başladı. Başta yağmacılıkla başlayan saldırılar zamanla savaşlara dönüştü ve dünya savaşlarına kadar devam etti. Öldürülme ve tecavüz riskinde olan ve fiziksel güçten ziyade saldırganlığı erkekten çok daha az olan kadın daha çok hanede kaldı, sindirildi. Kaldı ki bu haliyle bile kadınların ne kadar çok cinayet ve tecavüz kurbanı olduğunu görebiliyoruz.

Ancak sonra sanayi devrimi başladı. Bunun için insana ihtiyaç vardı ve insanlar toprakları işlemeyi bırakıp kentlere göç etmeye başladılar. Ancak erkek şiddeti insanlığın ayağına sıkmıştı. O kadar çok insan ölmüştü ki fabrikalarda çalışacak insan kalmamıştı. Böylece kadına ciddi bir görev düşmüştü. Çarkların dönmesinde kadının etkisinin büyük olduğu anlaşılınca kadın hakları gelişmeye başladı. Gerçekten sonuçlar beklenenin çok üstündeydi. Son yüzyıla kadar insanlığı insanların yüzde ellisi olan erkekler yönlendirirken yüzde yüzü katıldığında son yüzyılda iki kattan çok daha fazla ilerlemiştik. İnsanlık daha önce hiç ilerlemediği kadar hızlı gitmişti. Önceden kadın koca tarafından alınıp satılan bir köleyken zamanla insan hakları kapsamında erkekle eşitlenmeye başlamıştı. 

İlişkilerdeki en büyük sorunlardan biri

Bana göre evlilikler ve ilişkilerdeki en büyük sorun sorumluluk dağılımındaki sıkıntı. Bugün para kazanma işi hem kadın hem erkeğinken ev içi işler ve çocuk sorumluluğu tek başına kadına itiliyor. Bu durumda kadın aşırı sorumluluk yükleniyor. Erkeklerin ev içi sorumluluklardan kaçması dünyada yaygınken gelişmiş ülkelerde bir miktar daha ev içi sorumluluklara dahil oluyorlar. Ancak bu gelişmemiş ülkelerde sıfıra inebiliyor ve neredeyse her şeyin sorumluluğu kadına itiliyor. Aslında ilişki içi pek çok sıkıntının sebebinin kaynağı bu olabilir. Sorumluluk almak istemeye erkek kadınla çatışmaya başlar, sorumluluk istemeyen erkek aldatır, sorumluluk istemeyen erkek alkolik olur, sorumluluk istemeyen erkek doğru düzgün baba olamaz, sorumluluk istemeyen erkek kadına şiddet gösterir gibi örnekler uzayıp gider. 

Sorumsuzluğa giden yol

Aslında ev içi sorumluluklar ve temel ihtiyaçlardan erkek kaçtıkça başka konularda da becerisini kaybediyor. Sabrı olmuyor, iletişim yeteneği olmuyor, odaklanamıyor gibi gibi sonra herhangi bir işte de tutunamıyor. Bunun en büyük sebebi erkeğin önceden de sorumluluktan azade olmasıydı. Eskiden de kadın ekinleri biçer, hasat eder, hayvanlara bakar, çocuklara bakar ve evini aşını hallederdi. Zaten erkek çoğunlukla kadını bu işleri yapsın diye parayla satın alırdı. Bizim toplumumuzda da erkek o arada kahveye gider takılırdı.

Peki aileler nasıl geçiniyordu derseniz herkes toprağını devrediyordu, geniş aile şeklinde yaşıyordu. Kadın erkeğin ailesine gittiği için erkeğin çok sorumluluk almasına gerek yoktu. 

Gerçek evrimsel psikoloji

Alın size evrimsel psikoloji. Neden erkek sorumluluktan kaçıyor, çocuk gibi çünkü genetiğinde yok. Tabii hatırlatsanız çocuk ebeveynleri ne derse desin onların davranışlarını kopyalardı. Ee anne çalışırken baba dışarıda takılıyor. İşte aile dizimi gibi durum. İşte büyük büyük ailelerimizden mecburen geçiyor bu tarz davranışlar.

İşin kötüsü bugün işler değişti. Bu yazımda da yazdım kolektivizmden bireyselciliğe geçildi. Yani artık herkes sıfırdan başlıyor. Herkes kendi toprağını dairesini alması gerekiyor. Yani öyle erkeğin ailesinden geçinme devri kapandı. İşte erkek de öylece kalakaldı. Artık evin geçimini sağlaması ve temel ihtiyaçlarını kendisi karşılaması gerekiyor. Ee ama genetikte yok. O zaman erkeğe zor geliyor ve kadın erkek arasında çatışma başlıyor.

Sorumsuzluğun topluma yansıması

Bu erkeklerin sorumluluk istememesi meselesi ciddi anlamda büyük ve toplumsal alana da yayılabilecek seviyede. Bu yazımda kendi nefretimi kusmuştum. Bakınız geçenlerde Atatürk düşmanı paylaşımlarıyla gündem olan Sevan Nişanyan demiş ki erkek kadını öldürüyorsa da kadının suçu. Bakınız toplumda her şey kadının suçu. Bu yazımda kadının çalışmak zorunda kalmasına kadar suç kadına atılmış. Bakın kadınla hiç alakası olmayan bir şey düşünün mutlaka suç kadına atılır. Orada ne işi varmış, neden konuşmuş bilmem ne. En kötü adamın bile suç annesindedir onu öyle yetiştirdiği için. Babasının varlığı sorgulanmaz bile. Yani erkeklerimizdeki sorumluluk bilincini bir miktar daha bu söylemlerden anlayabiliriz.

Türkiye’de durum

Şimdi ben genel eğilimlerden bahsediyorum belki siz de diyeceksiniz ki ben dışarıda sabah akşam çalışıyorum ve tek başıma evin geçimini sağlıyorum. Kadın hiçbir şey yapmıyor. Evet çoğu erkek böyle diyor ama aslında çocuk bakıcısı ve ev yardımcısı tutsan o da bir ya da iki maaş eder. Yani kadın evde değer üretiyor. Ama bunu görememe sebebi çoğu erkeğin dışarı çıkıp para kazanmak istememesi. Hatırlayın önceden de erkek bir şey yapmıyordu. Ailesinden kalan toprakları ve evi genelde kadın işliyordu. Her neyse bazen kadın kendi çalışmadığı için değer bilmeyebiliyor ya da düğün esnasında çok para istiyorlar. Sonuçta kadın evde köleyse ben de kapitalist düzende köleyim. Giderler eşit paylaşılmamalı? Evet bu konuda haklılar ve genelde bizde görülen bu durumu biraz daha ayrıntılı bir sonraki yazımda anlatacağım.

Türkiye diğer ülkelerden biraz daha farklı çünkü biz sanayi devrimini biraz geç yaşadık. O yüzden Avrupa gibi bireycilik çok yaygınlaşmadı. Geniş aile modelinden çıkalı çok olmadı. Hatta hala tam olarak çıkamadığımızı düşünüyorum. Geniş aileden çıktık çıkamadık bir anda tüketim pompalandı. Tüketim kültürünü alan aileler zaten geniş aile mantığından çıkıyor. Sonra tüm maddi sorumluluk erkeğe kalınca mızırdanmalar başlıyor. Biraz da şanssız döneme denk gelindiğinin altını çizmeliyim. Tarihte bu büyüklükte bir ekonomik kriz yaşayacağımızı galiba kimse tahmin etmemişti.

Adaptasyon

Şu bir gerçek yeni düzenin hizmet sektörüne ve yaşayış tarzına kadınlar daha iyi adapte oldu. Kadınlar hem şikayetsiz çalışıp evlerine para getirdiler hem de eve gelip diğer sorumlulukları yerine getirdi. Bu arada erkek hem patronu olmadığı işlere gitmekten şikayet etti hem de eve gelince hiçbir sorumluluğu yerine getirmek istemedi. Erkeğe zor geldikçe yükler kadına yüklendi ve evde çatışmalar başladı. Evrimsel cevabı basit. Yukarıda yazdım. Yüzyıllarca erkek ailesinin evinde sadece güvenlik görevlisi gibi dikilirken kadın parayla köle gibi alınıp iş yaptırıldı. Hangisi bugüne uygun? Tabii ki kölelik. Buyrunuz gerçek evrimsel psikoloji, kadın köleliğe alışkın olduğu için kapitalizmin kölesi olduğumuz bu sisteme daha iyi adapte oldu.

Alternatif

Tabii şimdi çok daha mantıklı başka bir çözüm daha var. Şimdi evlenince yük en çok kadına biniyor. Tekrar edeyim para kazanma sorumluluğu bizim toplumumuzda kadın erkek arasında eşit bölüşülürken ev sorumluluğu tek başına kadına atılıyor. Bu durumda evliliklerde en fazla sorumluluk kadına biniyor. O zaman size en öldürücü soruyu soruyorum. O zaman kadın neden evleniyor? Evlenmese çok daha iyi kariyer yapar.

Kadın sadece çocuk için erkeğe ihtiyaç duyuyor ki çocuk dayatması da toplum tarafından kadına bindirilen başka bir yük olmadığını düşünürsek bile toplumumuzda babalık görevi de reelde kadının üzerine atıldığı için ve çocuklarda yanlış baba örnekleriyle psikolojileri bozulduğu için belki de sperm bankası daha mantıklı bir alternatif olacaktır. Ancak zannedilenin aksine kadın evlenmek için de can atmıyor. Toplum tarafından dayatılmasını geçtim, evlenmeyi reddederse toplum tarafından kötü kadın olarak etiketleniyor. Yani çoğunlukla kadın evliliğe itiliyor. Ve iddia ediyorum toplum tarafından zorlanmasa kadınlar çoğunlukla evlenmek istemez ve o zaman erkeklerin red pillden daha etkili yöntemler keşfetmeleri gerekir.

Sonuç

Sonuç olarak bugünün dünyasında sermayesi olan bir avuç zenginden değilseniz, zenginlere para kazandırmak için köle olmaya yönelik bir hayat yaşıyoruz. Bu yaşam tarzı hem para kazanma hem de ev işlerinin sorumluluğunu çoğunlukla kadına bıraktığı için en çok kadına yük yüklemesine rağmen kadın son yüzyılda yükselmediği kadar yükseldi ve başarılı oldu. Çünkü kadın yüzyıllardır köle gibi yaşıyordu ve böylece yeni yüzyıla erkekten daha iyi adapte oldu. Bunun yanında erkek daha çok geniş ailelerde evin erkeği rolünde sadece güvenliği tehdit eden durumlarda rol alıyor geri kalan zamanlarda pasif ve sorumluluktan azade bir hayat yaşıyordu ve zaten medeniyetlerin gelişmesiyle de güvenlik sorunları eskisine oranla büyük ölçüde çözülmüştü. Bu da kadın kadar sorumluluk almamasına rağmen erkeği zorladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir