Türkiye Ekonomisi Nereden Nereye Geldi

Şu an ekonomimizin iyi olmadığı ortada. Şu sıralar en çok konuştuğumuz şeylerden bir de ekonomi. Buradaki yazımda Türkiye ekonomisinin dünya çapında neden geride kaldığını sorgulamıştım. Bu yazımda biraz daha yakın döneme ve bugüne odaklanmak istiyorum.

Elbette yapılan pek çok hata var. Belki çoğunu da bilmiyorum. Fakat bildiğim şeylerden biri üretimimizden çok tüketimimiz olması. Diğer ülkelerde teknoloji gelişirken biz teknolojik açıdan geri kaldık. Hatta var olan bazı sanayi kolları geriledi. Bizim ürünümüz dediğimiz çoğu teknolojik üretim kalitesiz ve daha çok malzemeleri yurtdışından alıp birleştirmeye yönelik. Bu konuda geri kalmamızın tek nedeni parlak gençlerimizin şu an dışarda işsiz gezmeleri ya da yaşam mücadelesi vermesi değil. Bilime yatırım yapılmıyor. Bunu en başta papaz eriğini imam eriğine çevirenlere destek veriliyor denildiğinde anlamıştık. Ancak sonra komple kestiler galiba. Artık bilim insanlarına önceden verdikleri pek çok desteği vermiyorlar. Pek çok yayın desteğini çektiler. Bilim insanları şikayet ediyor. Bundan dolayı dünya üniversite sıralamasında bir anda geriledik ki bu çok kötü bir durum. Benim bizzat başıma gelen şeyse doktora tezim sağlık teknolojisiyle ilgiliydi ancak maalesef destek görmedim. Cebinden ödedim ancak Türkiye’de kalsaydım o ekonomik durumda bir ikincisini yapamazdım.

Tabii bazı ürünleri tüketmek durumundayız. Artık teknolojik ürünlerden de zorunlu tüketim ürünlerinden. Diğer bir zorunlu tüketimimiz gıda. Anladığım kadarıyla tarımda ülkelerin kendi kendine yetmesinin kösteklenmesi 1980’lerde başlamış. Türkiye coğrafya ve iklim olarak oldukça avantajlı bir konumda. Ancak bu dışa bağlanma olayı planlanmış ve dönemimizde zirve yapmış durumda. Sorunlardan bir diğeri üreticinin değil aracının kar etmesi. Aslında bu aracı olayı her sektörde var. Daha önce bir belediyede yaşadığımız olayı yazmıştım. Eşim bir yıl boyunca belediyeye bağlı eğitmen olarak çalıştı. Bir lira bile ödenmedi. Sonunda para istemeye gidince aslında paranın belediyeden çıktığını ama aracıya gittiğini anladık. Aracı kim bilmiyoruz. Zaten aracı derken araya giren anlamında kullandım. Kendi mesleğimden de anladığım üzere para kaynağının yakınında belli başlı insanlar var. Onlar bir bahane uydurup parayı cebe atıyor. Bu durum meşrulaşsın kolaylaşsın diye kanunlar yönetmelikler düzenlenebiliyor. Böylelikle asıl üretici zarar ediyor ve bir süre sonra bırakıp gidiyor. Bu çiftçi için de geçerli bilim insanları için de. Sonra da üretimimiz olmadan tüketimimiz olduğu için zarar ediyoruz. Ancak vergi dengesizliği yüzünden bu zarar da fakirin cebinden çıkıyor.

Ülkedeki siyasi istikrarsızlık yatırım yapacak insanları kaçırıyor. Kanunlar değişken her an bir cumhurbaşkanlığı kararıyla her şey değişebilir. Ülkenin yöneticisi ise bir gün bir şey derken ertesi gün aynısının zıttını diyebiliyor. Kimse böyle bir ortamda yatırım yapmak istemiyor.

Aklıma takılan bir soru daha var. 2000’lerin başında ekonomimiz iyi durumdaydı. O zaman da aynı hükümet vardı. Madem ekonomiyi idare etmeyi bilmiyorlardı nasıl 2000’lerin başında her şey iyiydi?

Bildiğimiz üzere 2001 ekonomik krizinden sonra hükümet değişti. O dönem baya kriz olmuştu anayasa kitapçığından yazar kasaya her şey fırlatılmıştı. Sebeplerine gelirsek 90’lı yılları işaret etmek gerekiyor. 90’lı yıllar çoğumuzun en güzel yılları olabilir. Ancak dünyada hala krizler ve savaşlar hakimdi. Bizi yıkan 99depremi oldu ve ne kadar yıkıcı etkileri olduğunu hatırlayan olur. Sonunda Kemal Derviş ekonomide yeni reformlar yaptı ve imfyle anlaşmaya gidildi. Yeni duruma adapte olurken 2001’de bir anda kriz patladı.

Sonra reformlar meyvesini vermeye başladı ve ülke ekonomisi büyümeye başladı. Bu yeni hükümete denk geldi ancak eski hükümetin başarısıydı.

İşte bu yüzden şu an bir fark var. Şimdi ekonomiyi yeni hükümet yönetiyor ve durum 2000’lerden çok farklı. Aslında o dönemler ben hiçbir şeyin iyiye gitmeyeceğini çünkü mevcut durumun meritroksiden çok farklı bir noktada olduğunun bilincindeydim. Tam da beklediğim gibi oldu. Belki şu an pandemi nedenli tüm dünya kötüye gidiyor. Ancak şu bir gerçek ki diğer ülkelerle karşılaştırılınca bizim ülkemiz çok daha fazla yerle bir oldu. Ayrıca ekonomideki bozulma pandemiden önce başlamıştı.

Şimdi düşününce 2001’deki kriz bizi çok da etkilemedi. Zaten geçici bir krizdi. Ayrıca faizden zengin olan insanlar da oldu. Halbuki şu an normal vatandaşın hiçbir konuda avantajı yok. Şu anki kriz hem kronik hem de daha kötüye gideceği belli.

Kısaca ekonomik olarak mutsuzuz. Konudan biraz çıkacağım ama 90’lara göre baya mutsuzuz. Çünkü o dönem ekonomimiz kötü bile olsa vatandaşa bazı kolaylıklar vardı. Şu an hayatla mücadele vermemiz gerekiyor. İdeoloji ve kültür değişimi açısından da kimse mutlu değil. Çünkü bir şeyler dayatılıyor. Önceden bir erovizyon derecemiz olurdu. Uefa kupası alırdık. Şimdi hiçbir eğlencemiz, gurur kaynağımız kalmadı. Sürekli televizyonlarda ülkemizin kurucusuna küfür edip halkı aşağılayanları görüyoruz.

Bir şeyler değişir mi bilmiyorum. Belki vasıfsız ve eğitimsiz insanlar arasında işler biraz kolaylaşmış olabilir ancak eğitimli ve vasıflılar için hayat çok daha zor bir halde.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir