Türkiye Neden Ekonomik Olarak Geri Kaldı?

Bugün neden ülke yaşanmaz hale geliyor neden yurtdışına göçüyoruz ya da göçmek zorunda kalıyoruz diye araştırdığımızda altında mutlaka ekonomik sebeplerin yattığını görüyoruz. Elbette yakın zamanda yapılmış hatalar vardır ancak ülkede hiçbir dönem ekonomi mükemmel olmamıştı. Bunun da altında yatan sebeplere baktığımızda ülkenin zaten ilk başlangıcında ekonomik olarak 1-0 yenik başladığını Osmanlı’dan kalan borçları üstlendiğini görüyoruz. Her ne kadar Atatürk fabrikalar kurarak ülkeyi sanayileştirip makus kaderimizi değiştirmeye çalışsa da sonuçta dünyaya kıyasla geri kalmıştık. Bu bilmecenin ipucu da Osmanlı’daydı.

Osmanlı’daki geri kalma sebeplerini okulda sırasıyla görmüştük ama daha ayrıntılı düşününce ülkenin dünyanın en büyük imparatorluklarından biriyken bir anda geri kalması garip değil miydi?

İşte Marx ülkelerin evrimini incelerken batı ve doğuyu karşılaştırmış. Aslında Hegel’in dialektik felsefesini de benimserken tüm toplumların ilkel komünal olarak başladığı sonra feodal, emperyalist, kapitalist olduktan sonra sosyalist sonra da tekrar komünist topluma geri döneceğini öngörmüş. Ancak bu formül doğu toplumlarında tutmamış çünkü bu ülkeler hiçbir zaman feodal aşamaya geçmemiş. İşte bu ülkeleri Marx asyatik toplum ya da asya tipi üretim tarzı yani atüt kapsamında değerlendirmiş.

Bu arada Marx bu ülkelerin gelişmemiş olduğunu söylemiyor. Aslında yaşadığı dönem boyunca sürekli Osmanlı yanlısı olmuş ve asıl medeniyetin ve adaletin doğuda olduğunu savunmuş. Öldükten sonrası da enteresan. Sosyalizmi benimseyen ama hiç feodal düzeni yaşamamış Rusya bu atüt meselesine sansür uygulamış.

Feodaliteden yola çıkarsak Roma imparatorluğundaki aristokrasi ve feodaliteden etkilenen Avrupa yönetimine, feodal düzenle devam etmiş. Bu düzene göre toprak sahipleri varmış ve toprağı işleyen köylüler yani serfler varmış. Serfler toprakları işlerken tüm karları toprak sahibi olan lordlara kalıyormuş. Böylelikle sermaye birkimi bu sınıflı sistemde birden çok noktada olmuş. Bu soylu sınıfı, kralı kontrol edebiliyormuş. Halbuki Osmanlı’da böyle bir sistem yokmuş. Çok benzer bir toprak sistemi varmış. Yine köylüler toprağı işliyormuş. Önceleri tımar yani asker yetiştirmede kullanmışlar. Sonra iltizamla köylülerin karını vergi olarak devlet toplamış. Gerçi bu vergi toplanımında belli paşaları kullanmışlar ve onlar belli dönemlerde bu uygulamayı keyfi yapıp cebe para atmaya başlamış. Sanırım bu durum Türkiye’de bugünün de problemi. Ancak Osmanlı’da tüm kar devlette toplanıyormuş. Hiçbir zaman başka hiçbir mercide para toplanmasına izin verilmiyormuş. Mesela zengin paşalar bir hata ettiklerinde ya da öldüklerin tüm malları müsadere edilip devlet tarafından geri alınıyormuş. Bu Marx’ın doğu tipi despotizm olarak adlandırdığı durumu Osmanlı’da Fatih Sultan Mehmet başlatmış.

Marx bu durumu coğrafyaya bağlamış. Doğu toprakları daha kurak olduğu için devletin geniş alanda sulama imkanı sunması gerekiyormuş. Bunun karşılığında sermayeyi merkezde toplamış.

Ancak benim anlayamadığım şey bu feodaliteden kapitalizme direkt geçmiyor. Çünkü bu feodalite dışa kapalı, ticaretin olmadığı bir dönem. Ancak bir süre sonra ticaret gelişmeye başlıyor. Ticaret yollarını ellerinde tutan doğuya karşı yeni arayışlar ortaya çıkıyor ve böylece coğrafi keşifler gerçekleşiyor. Sonra Avrupa toplulukları yeni buldukları yerleri sömürgeleştiriyorlar gerekirse soykırım yapıyorlar. İşte kapitalizm aslında bu aşamadan sonra gelişiyor.

Osmanlı da geniş topraklarıyla sömürgesi olan topluluklardan biri olarak geçiyor ancak Avrupa gibi değil tabii. Osmanlı tüm toplulukları halkı olarak benimsemiş. Sadece müslim, gayri müslim ayrımı yapmış o da zamanla emperyalist güçlerle yapılan ticari anlaşmalar sayesinde müslimlerden daha avantajlı konumlara geçmişler.

Bana göre burada en büyük etken coğrafi keşifler. Ama Marx burada sermaye biriktiği için coğrafi keşif mümkün oldu mu demek istemiş tam anlamadım. Bir de bu feodalitede miras hukuku var. Tüm haklar sadece büyük oğlana kalıyormuş. Diğer çocuklar da boş zengin çocukları olarak ortada kalıyormuş. Acaba onlar mı öncü oldu demek istemiş tam anlamadım. Ama bana sorarsanız ticari yollar doğunun elinde olduğu için kendilerine alternatif aramak zorundalardı. Yani aslında bence doğuya kıyasla geri kaldıkları için kendilerini yenilemek zoruna kalıp bir atılım gerçekleştirdiler.

Marx belki şu konuda haklı olabilir: Her aşama birbiri içine geçmiş dönemlerden oluşuyor. Yani sömürgecilik dönemine girdiğinde Avrupa’ya hala feodalizm hakimdi. Bu durum bizi bugünkü kapilitalizme getirmiş olabilir.

Marx’a göre bundan sonraki aşama sosyalizm olacak. Ancak bu sadece bir teori ve şu an kapitalizmden direkt sosyalizme geçen bir topluluk yok. Yani şu aşamadan gerçekten sosyalizme mi geçeceğiz belli değil. Marx kapitalizmi toplumların gelişim aşamalarından biri olarak değerlendirmiş ancak bu sistemin güzel bir sistem olduğu şüpheli. Önceden serfler ve köylüler çalışır kazancını toprak sahipleri yermiş. Şimdi de aynısının laciverti gibi biz çalışıyoruz karın çoğunu başkası yiyor. Şu anki sistemin feodalizmden türediği belli. Belki atılımı batı değil doğu gerçekleştirseydi şu an çok daha farklı bir sistem hakim olacaktı.

Ayrıca Marx’ın bir öngörüsü var ama bu formül bizim için hala tutmuyor. Biz hala tam olarak kapitalist değiliz. Ekonomik olarak sömürü ülkelerden biriyiz. Belki de coğrafi keşiflerdeki gibi bir atılım gerçekleştirme sırası bizdedir. Ancak insanlık evriminde olduğu gibi bu atılımın kapitalizm ve emperyalizmden daha insancıl olması dünyadaki eşitsizliğe daha etkin bir çözüm bulması gerektiği kanısındayım.

Dün yaşanan emperyalizden dolayı bugün dünyanın küreselleştiğini görüyoruz. Belki biz hiç sömürgeleştirilmedik ancak çoğu doğu medeniyeti sonradan batı medeniyetleri tarafından sömürgeleşti. Kültürünü ve dilini dayatan batı yüzünden çoğu doğu ülkesinde ingilizce yaygın bir şekilde konuşuluyor mesela. Gerçi biz de ekonomik anlamda sömürgeleştirildik. İşte bu küreselleşme ilerler yarın sınırlar ortadan kalkarsa işler kesin değişir. Ya daha kötü sömürülürüz ya da sosyalizme geçeriz. Çünkü küreselleşen dünyada sömürülen bir ülke kalmayacağı kesin. Ama küreselleşme sınıflaşmayı gerçekten ortadan kaldıracak mı? Bana Marx’ın senaryosu çok iyimser geldi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir