Para Biriktirme Yöntemleri 1-Giderleri Azaltma

Geçen gün aşırı cimriler diye bir program izledim ve kendimi gördüm. Kendini cimri sanıp çöpçü olanlarda değil ama geri dönüştürüp çevre dostu temizlik ürünleri yapanlarda. Bu şekilde bile zor geçinince yine ilk aklıma asgari maaş giren evlerin nasıl geçindiği oldu. Sonuçta bu bir Türkiye gerçeği. Asgari maaş açlık sınırının altında. Birkaç asgari maaşla fakirlik sınırını geçmek bile güç. Et 70 lira olmuş. Meyve sebze fiyatları sürekli artıyor. Daha temel ihtiyaçları karşılayacak durumda değiliz. İnsanca yaşama mertebesinden gitgide uzaklaşıyoruz. Bir taraftan asgari maaşın bile lüks olduğu gerçeği var ki maalesef ülkemizde işsizlik aşırı fazla. Türkiye işsizlik oranları işkura güncel kayıtlara göre belirlenmesi yanılgı yaratıyor. Verilere göre sigortalı sayısı nüfusun 1/4’ü bile değil. Ve sigortalıların neredeyse yarısı asgari maaşla geçimini sağlıyor.
Tv programları, sosyal medya bize neredeyse müsrifliği marifetmiş gibi gösteriyor. Müsrifliğinizle hava attığınızı sansanız da bir süre sonra kredi kartı borçlarınız sizi rahatsız etmeye başlayacak.
Ben de sizlere dev bir hizmet verip para biriktirme yollarını sıralamaya karar verdim. Üç bölümden oluşacak bu yazı dizisinin ilki opan bu yazının amacı, bize popüler kültürle bir tüketim modeli dayatıldığı ve kredi kartıyla kısa süreli mutluluk uzun süreli depresyon sağlandığı için en çok ihtiyacımız olan şey giderleri azaltmak. Bunları yaparsanız giderleriniz %100 azalacak ve size yine insanca yaşama garantisini veriyorum.

Yemeğinizi evde kendiniz yapın: Dışarıda yemeyi azaltarak giderlerinizi neredeyse %40 azaltabilirsiniz. Dışarıda 300 liraya yediğiniz bir et yemeğini evde 20 liraya yiyebileceğinizi biliyor muydunuz? Siz de İnternetten şef gibi yemek yapmayı öğrenebilirsiniz. Aklınıza en uçuk ne geliyor bir düşünün. Mesela suşi. Bir makro marketten gayet ucuza yosun alıp geri kalan pirinç, havuç, soğan, balık vs ile japon restoranını eve getirebilirsiniz. Ayrıca alacağınız yosun eğer her gün suşi yapmayacaksanız uzun bir süre yetecektir.

Açken alışverişe gitmeyin: Çoğu tasaruf listesi size alışveriş listesi yapmanız gerektiği ve alışveriş listesinin dışına çıkmamanız gerektiğini söyler ama ruh haliniz belli olmaz ve çikolata reyonu sizi çağırır. Bunu engellemek için sihirli bir yöntem var. Alışverişe tıka basa tok gidin.

Alışveriş fişlerinizi inceleyin: Alışveriş fişlerinizi mutlaka inceleyin ve giderlerinizi çoktan aza sıralayın. Gereksiz pahalı bulduğunuz bir ihtiyacınızın internetten fiyatını araştırabilirsiniz. Fakat internetten alacaksanız kargo ücretini de hesaba katmayı unutmayın. Ucuz diye her şeye atlamayın. Alacağınız şeyin gramajına ya da sayısına bakmayı unutmayın. Ücretleri birim başı hesaplayın. Daha ucuz diye alacağınız az miktardaki şeyi bir hafta sonra tekrar almak zorunda kalabilirsiniz.

Daha küçük evler seçin: Daha küçük ev seçmek size pek çok konuda tasaruf sağlar. Elektrik, ısınma, mobilya, temizlik masraflarınız evinizi küçültmenizle azalacaktır.

Kendi ev temizliğinizi kendiniz yapın: Evin küçüğü büyüğü olmadan en az yüz lira veriliyor ev temizliği için. Ancak gündelik kısa bir temizlik ve haftalık ayrıntılı bir temizlikle temizlikçi tutmanıza gerek kalmayabilir. Zaten tanımadığınız bir temizlikçi tuttuğunuzda düzgün iş yapıp yapmadığını anlamak için peşinden koşmanız yeterince vaktinizi alacak. Kendi temizliğiniz için anahtar nokta yine küçük kendinize yetecek bir ev.

Kendi sebze meyvenizi kendiniz yetiştirin: Bunun için geniş bir balkon ya da bahçeye ihtiyacınız var. Doğru mevsimde diktiğiniz tohumlar kendi kendine dahi bırakılsalar yetişecektir. Daha hızlı çözümler için fide satın alabilir ya da kendi fidenizi yetiştirip bahçeye o şekilde dikebilirsiniz. Meyve veren bodur ya da minyatür ağaçlarla saksıda dahi 2 senede meyve veren ağaçlara sahip olabilirsiniz. Kendi ürünlerinizden tohumunuzu alarak tohum masrafından da kurtulabilirsiniz. Ayrıca gdo, zirai ilaç derdiniz de kalmaz.

Et giderlerinizi azaltın: En pahalı gıda et. Satılanların da ne olduğu belli değil. Ben köylerden hayvan satın alıp kestirerek buzluğa attım ve aylardır et almıyorum. Hatta yeriniz müsaitse kendi tavuğunuzu yetiştirerek yumurtanızı da beleşe getirebilirsiniz. Bir et tavuğu iki ayda, yumurta tavuğu beş ayda mahsül veriyor. Et tavukları 4-5 kiloya ulaşabiliyor.

Balığınızı kendiniz tutun: Yakınlarınızda deniz veya göl varsa kendi balığınızı kendiniz tutabilirsiniz. Özellikle boğaza yakınsanız boğazdan çok balık çıktığı için şanslısınız. Ancak biraz kalabalık olduğunu ve oltalar birbirine karışırsa kavga çıktığını söylemem gerek. Mevsimleri, hangi noktalardan balık tutacağınızı, hangi saatlerin uygun olduğunu, ne tür balık çıktığını ve o tür balığı tutma tekniklerini önceden araştırırsanız belki başarılı olursunuz. Haydi rastgele.

Balık hali: Balık halinden bir kasa balığı çok ucuza getirebilirsiniz. Ancak hale gecenin köründe ya da sabaha karşı gitmeniz gerekiyor.

Toprak mahsülleri ofisinden alışveriş yapın: Pirincin yarım kilosu markette 8 lira pazarda 4 lira toprak mahsülleri ofisinde 1 lira. Ayıklama size kalıyor. Tercih sizin. Toprak mahsülleri ofisinde hububat da satılıyor. 150 liraya manuel buğday öğütme makineleri var. Belki kendi ununuzu kendiniz öğütürsünüz. Hem tam buğday unu, hem kepeği elde edersiniz. Aldığınız unda beyazlatıcı var mı derdine son. Peki kendi ekmeğinizi yapmaya ne dersiniz? İnternette 15 dakikada yapılacak bir ekmek tarifi gördüm ve yaptım. Nefis oldu. Hem doyurucu hem de beyazlatıcısız sağlıklı ekmek.

Yemek için kullandığınız bazı ürünleri kendiniz yapın: Salçadan kışlık menemene, reçelden sirkeye. Eskiden hepsi evde yapılırdı. Sağlıklı, katkı maddesiz, ucuz. Hem de zannettiğinizden çok daha kolay.

Kendi süt ürünlerinizi kendiniz yapın: Yoğurdu yarı fiyatına mal edebilirsiniz. Evde tereyağı ve kaşar bile elde edebilirsiniz. Kaşar ne kadar pahalı değil mi? Hem de içine ne karıştırılmış bilmiyoruz. Tereyağının da içinde ne olduğunu bilmiyoruz. Hazır sütlerin yağlarının alınması ve içindeki koruyucu maddeler sağlık açısından düşündürücü. Yoğurt mayalamak sütü ısıttıktan sonra inanılmaz kolay. Sütü kestirip süzerek nefis peynirler de elde edebilir eğer isterseniz evde krem peynir bile yapabilirsiniz. Daha profesyonel peynirler için peynir mayası almalısınız. Doğal şirden mayası alarak tamamen doğal markettekilere taş çıkaracak peynirler yapabilirsiniz. Belki birkaç deneme gerekebilir.

Kendi aburcuburunuzu kendiniz yapın: İnanır mısınız yufkadan cips yapabilirsiniz. Peki kakao yağı, pekmez ve kakaodan sağlıklı çikolata yapabileceğinizi biliyor muydunuz? Dondurma içinse ister kremalı ister tek meyveli ister de yoğurtlu yapıp buzluğa atıp yarım saatte bir çıkarıp karıştırarak markettekilerden daha doğal ve sağlıklı ürünler elde edilebileceğini biliyor muydunuz? Süt reçelinden yaparsanız karıştırıp durmanıza da gerek kalmaz. Bu konuda örnekleri çoğaltmak mümkün. Çok hızlı ve az malzemeli tarifler uygulanabileceği gibi çocuğunuzun sağlığı için meyvelerden lolipop ya da şiş yapabilirsiniz. Gerçek meyve suyu ve bulabilirseniz agar agarla doğal jelibon yapabilirsiniz. Söz etmeden geçmeyelim marketlerde satılan meyve sularının gerçek meyve suyu olmadığını biliyor muydunuz? Mevsiminde portakal ve nar sıkarak hastalıklardan kurtulabilirsiniz. Çilek ve vişne gibi meyvelerin üstüne şeker koyun ve suyunu salmasını bekleyin. Bu kadar kolay.

Çocuğunuza kendiniz oyuncak yapın: internette o kadar çok çeşit amigurumi paterni var ki şaşırırsınız. İsterseniz kumaşlardan dikerek doldurma oyuncak da yapabilirsiniz. Doğal dal dilimlerini zımparalayıp waldorf eğitimine uygun oyuncaklar yapabilirsiniz.

Çocuğunuzu özel okula göndermeyin: Çocuğumuzu neden özel okula gönderiyoruz? Çünkü devletteki eğitimin yetersiz olduğunu düşünüyoruz. Ama şunu belirteyim, belki birkaç yerleşmiş kurum dışında asla özel kurumlara güvenmeyin. Adam Finlandiya eğitim sistemi diyor ama Türk eğitim sistemine bile uygun değil çünkü öğretmeni bile yok. Ama siz var sanıp elemanların diplomasını bile sormuyorsunuz. Siz çocuğunuz ingilizce öğreniyor sanıyorsunuz ama adam işportacı siyahilerden öğretmen topluyor. Adam öğretmenlere maaş vermemek için her sene öğretmen değiştiriyor. Maaşını vermediği yanına kar kalıyor. Valla bizzat gördüğüm yaşadığımı anlatıyorum. Siz çocuğunuz eğitim alamasın diye para ödüyorsunuz. Üstelik çocuklara öğle yemeğinde verilenlere girmeyi pek midem kaldırmayacak. Yazık. O kadar paranız varsa birini okutun. Çocuğunuzu devlet okuluna verin.

Özel sağlık kurumlarına gitmeyin: Bir sağlıkçı olarak kendi uzmanlık alanıma geldim. Birincisi hastane değil iyi doktor araştırın. Eğer iyi doktor devlet hastanesindeyse tereddüt etmeyin. İyi doktor her yerde dolu olacaktır. Özelde de size aşırı vakit ayıramayabilir. Ama devlette iyi doktor kalmamış hepsi özele kaçmış olabilir. Bu durumda özele gitmek mantıklı olabilir. Ama doktordan bağımsız bir işiniz varsa mesela işiniz fizyoterapistleyse devlete gitmeye çekinmeyin. Mantığı anlatayım. Son beş yılda özel sektör maaşları neredeyse asgariye indirdi. Böylelikle iyi ve tecrübeli personel devlete kaçtı. Şöyle de bir şey söyleyeyim. Özelde size bakan kişinin diploması olup olmadığını bilmiyorsunuz. Özel hastanelerde genelde lise mezunu herhangi birini çalıştırırlar. Önemli operasyon ve girişimsel işlemlere bile hiç sağlık eğitimi almamış kişiler girebiliyor. O yüzden devlet hastanesinde en azında size bakan kişinin sağlık diploması olur.

Kendi dekorasyon ürünlerinizi kendiniz yapın: Masalarınıza runner ve amerikan servisi dikebilirsiniz. Ahşap boyama öğrenerek birçok dekorasyon ürününüzü ucuza kendiniz üretebilirsiniz. Sehpadan, vazoya, anahtarlıktan kutulara kadar pek çok şey bu şekilde yapılabilir. Son dönem penye iplerinden dev örgüler moda oldu. Evin halılarını ve pufları bu şekilde kendiniz yapabilirsiniz. Origamiden çiçekler, quillingden muhteşem panolar yapabilirsiniz. Yabancı videolarda sunta ve matkapla raf ve dolap yaptıklarını da gördüm. Hiç denemedim ama belki mümkündür.

Kışlık hırka ve kaşkollarınızı siz örün: Bence her şey kendin yapınca daha değerli oluyor. Belki hırka biraz zor ama atkı ve berelerinizi istediğiniz modelde örebilirsiniz. Belki uzmanlaşır hırka ve kazaklarınızı da örersiniz. Çocuğunuza kazak örmek de göründüğü kadar zor değil. Merserize ipten yazlık modeller de yapabilirsiniz.

Kıyafetlerinize yorum katın: Bence en gereksiz harcamalardan biri de marka kıyafetler almak. Benim aldığım marka kıyafetler on liralık mallardan daha hızlı eskidi. Bu da beni fazlasıyla gıcık etti. Bende takıntı illa marka alacağım diyorsanız ikinci elleri satılıyor. Oradan da alabilirsiniz. Neyse alacağınız basic bir tişörte yorum katarak ederini arttırabilirsiniz. Nakış biliyorsanız işleyebilirsiniz. Babanne işi gibi düşünmeyin. Gayet modern desenler bulabilirsiniz. Kurdeleler, boncuklar…Kumaş kalemleriyle tişörtünüze desenler çizebilirsiniz. Tişörtünüzü farklı şekillerde kesip modaya uygun modeller yapabilirsiniz.

Eskilerinizi atmayın: Eskilerinizi atmadan önce nasıl değerlendirebileceğinizi düşünün. Bir pantolonu; şorta, eteğe ya da bir çantaya dönüştürebilirsiniz. Delinen bir tişörte farklı desenlerden yama yaparak apayrı bir model çıkarabilirsiniz. Ya da solan bir tişörtü boyayabilirsiniz.

Dikiş dikmeyi öğrenin: Aslında dikiş dikerek pahalı modellere sahip olabilirsiniz. Burda gibi dergiler patron ve dikiş tarifleri veriyor. Acemiler için daha basit modellerin olduğu sayılar bile çıkarıyorlar. Dikiş benim hayalim. Umarım bir gün öğrenirim.

Isınma giderlerimizi azaltın: Isınma giderlerinizi mantolama ya da pencerelerinize ısı yalıtımlı camlar yaptırarak azaltabilirsiniz. Evde olmadığınızda doğal gazı kapatmaktansa doğal gazı en düşük ayarında sürekli açıkta bırakın. Geçen sene şömineli bir evdeyken akşamları şömine yakarak 500tl tasaruf etmiştim. Köze gömdüğüm patatesler de bonus oldu.

Gereksizse söndürün: Gece ışık gereksizse söndürün. Yanılıyor muyum? Elde bulaşık yıkamanın su giderlerini arttıracağını biliyor muydunuz? Ayrıca enerji dostu beyaz eşya ve ampul kullanarak elektrik masraflarınızı azaltmanız mümkün.

Kuaför masraflarınızı azaltın: Bu madde biraz kuaförleri ekmeğinden edecek ama benim düşüncem şu, eskiden kuaförlerin de bir yeteneği vardı. Minik bir fırça ve kurutma makinesiyle mükemmel bukleler yaparlardı mesela. Şimdi ince saç düzleştiriciler var. Ee bunu ben de yaparım. O zaman neden kuaföre gidiyorum ki? Açıkçası artık düzleştirici ve maşa alarak her türlü saçınızı kendiniz yapabilirsiniz. Vloggerlardan makyaj yapmayı öğrenmeyen kaldı mı? Düğüne mi gideceksiniz? İnternetten topuz modelleri öğrenin. Saçınızı mı boyatacaksınız? Artık ombre setinden röfle setine kadar satılıyor. Gerçi saç boyası konusunda beklentiniz çok yüksekse kuaföre gidin. Macera ruhluyum diyorsanız şansınızı deneyebilirsiniz. Tek başınıza saç boyayamak herkesin başarabileceği bir şey değil. Ama yardım edecek bir arkadaşınız varsa neden olmasın? Saç boyası konusunda en önemli handikap hangi saç ve tene ne rengin nasıl elde edileceğini kuaför kadar bilmemeniz olacaktır. İşte bu konuda şansa ihtiyacınız var. İnternetten biraz araştırma yapabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken en önemli nokta saçınızı yakmamalısınız. Bunun için boyayı saçınızda çok bekletmemelisiniz. Eğer doğal saç renginizi bir anda çok açmak istiyorsanız bunu kademeli yapmak en iyisi. Kuaförün de saçınızı yakmayacağının garantisi yok. Mesela ayda bir boyayın. Boyadan sonra saçınızı iyi bir bakımdan geçirin. Mesela kreatin bakım için kuaförlerde kullanılan malzemeleri sipariş edip evde uygulayabilirsiniz. Başlangıçta ücreti çokmuş gibi gelebilir ancak toplamda kuaföre vereceğinizden çok daha az bir para olacak. Saçınız koyu bir renge boyayıp sonra açmak istiyorsanız da hayallerinizi başka bahara ertelemelisiniz.
Bir diğer anlamadığım kuaför gideri epilasyon. Benim bulduğum çözümler giderden çok elalemden utanmamdan kaynaklandı. Bu konuda dikkat edilmesi gereken hususlardan biri de epilasyonda bulaşabilecek hastalık ihtimali. Sıcak ağda tabletleri, ısıtıcısı ve kağıdı alarak evde kendi epilasyonunuzu yapabilirsiniz. Hazır ağda bantları biraz daha pahalıya geliyor ama hazır ağda bezlerinin yüz alternatifleri de kolaylık sağlıyor. Son dönem popüler olan şeylerden biri de lazer epilasyon. Bu yöntem kılları ömür boyu ortadan kaldırmayı garanti etmiyor. Gerçekten altı ay, bir yıl çıkmayabiliyor ama sonra tekrar çıkıyor. Kadınlık hormonlarının sağı solu belli olmuyor. 25 yaş öncesi tutmaz diyorlar. Bir de bu işin hamileliği var derken yaş oluyor 35. Yine de iyi bir yöntem derseniz onun da artık ev tipi var. Hpl deniliyor bu makinelere. Belli atım sayısından sonra kafasını değiştiriyorsunuz. Epey gidiyor.

Kendi temizlik ürünlerinizi kendiniz yapın: Temizlik ürünlerinin kanserojen ve çevreye zararlı olduğunu duymaya kaldı mı? Sirke, sabun tozu, boraks, karbonat, arap sabunu. Bunları karıştırarak yüzey temizliyiciden, bulaşık deterjanına çamaşır deterjanına kadar birçok şey yapabilirsiniz. Kimyasalın kokusuna mı hastasınız. Sevdiğiniz bir bitkinin esansiyel yağını kovanıza damlatın.

Kişisel temizlik ve bakım ürünlerinizi kendiniz yapın: İnternette inanılmaz sabun tarifleri buldum. Ama benim yüzde yüz doğal sabunlarım köyden geliyor zaten. Ben de istediğim yağı ekleyip sıvı sabun ve şampuana dönüştürüyorum sabunları. Ancak bir süre sonra şampuan sevdasından vazgeçtim çünkü saçımı güzelce temizleyemedim. Bakım malzemelerinizi de kendiniz yaparak ve yüzde yüz doğal malzeme kullanarak içinizi rahatlatabilirsiniz. Shea butter, hindistan cevizi yağı, aloe vera benim en sık kullandıklarım. Yağların doğalını araştırıp bulmak önemli. Bunlar ilk başta fiyat olarak çok tutsa da uzun süre gidecektir.

Makyaj ürünlerinizi kendiniz yapın: aktifleştirilmiş kömürden eyeliner ve maskara, balmumu boyalardan da ruj yapabilirsiniz. Hem de içine istediğiniz yağ ve vitamini ekleyerek içeriği zenginleştirebilirsiniz. Güneş kremi ve bakım kreminizi ekleyerek fondoteninizi çoğaltabileceğinizi biliyor muydunuz? Buna bb krem deniliyor.

Acele gitmeyin ecele gitmeyin: Arabanızla daha yavaş giderek yakıt giderinizi azaltabileceğinizi biliyor muydunuz? Hem olası bir kazayı önlemiş olursunuz. Hem de hız cezası masrafından kurtulursunuz. Dur kalk yapmanın yakıt tüketimini arttıracağının altını çizmeliyim.

Sonuç olarak sağlık giderlerinizi azaltın: Şu ana kadar saydığım maddelerin hemen hemen hepsi sadece tasaruf değil sağlığınızı da nasıl koruyacağınızın ipuçları. Bu şekilde aslında sağlık masraflarınızı da azaltmış olacaksınız çünkü daha az hastalanacaksınız belki olası bir kanser durumunu önleyeceksiniz. Sağlık giderleriniz de otomatik olarak azalmış olacak.

Seyahat etmeden önce en ucuz ulaşım alternatifleri araştırın: Ulaşım ücretleri gerçekten çok pahalı hale gelmeye başladı. Ayrıca köprü geçişleri de çok pahalı. Birden fazla yöntemi araştırarak seyahat giderlerinizi azaltabilirsiniz. Mesela artık İstanbul’da ücretli yollarda da trafik sıkışık oluyor. Bu durumda ücretsiz yolu tercih edebilirsiniz. Köprü geçişleri feribottan daha pahalı olabiliyor. Bunu hesap edebilirsiniz. Uçak ücreti otobüs ücretleriyle aynıya gelebiliyor. Bu durumda en azından zamandan tasaruf etmek için uçak tercih edebilirsiniz. Uçak bileti ararken önceden planladığınız bir gezinin biletini erkenden alarak ya da araştırırken esnek gün ve esnek saatlere göre bakarak daha ucuz bilet bulabilirsiniz. Skyscanner gibi sitelerde biraz mesai harcamanız gerekebilir ama değecektir. Yurt dışı gezisi yapıyorsanız gideceğiniz ülkeye yakın başka bir ülkeye uğrayarak bilet fiyatınızı düşürebilirsiniz. Bunun için yine skyscanner gibi sitelerden gidiş yönünüzü boş bırakıp en ucuz ülkeleri sıralayarak en yakın ülkeyi seçebilirsiniz. Gerçekten bazı ülkelere gidiş çok ucuz olduğu için tasaruf edebilirsiniz. Mesela Türkiye’de olmayan ama Avrupa içi çok ucuza gelen hava yolu şirketleri var. Tren de ucuz bir ulaşım alternatifi olabilir ama hızlı tren fiyatları çok uygun değil.

Seyahat etmeden ucuz kalacak yer bulun: Gözünüze kestirdiğiniz bir otel bazı dönemlerde ve erken rezervasyonla kat kat ucuza gelebilir. Onun dışında bizim milletimizin çok açık gözlü olması turizmi öldürüyor bence. Mesela eşimle Likya yolunda yürürken Üçağız’da bir yerde kalalım dedik. Adam bir gecelik 100 dolar dedi. Tabii biz pazarlıkla fiyatı epey düşürdük. Vay be nasıl düşürdük diye sevinirken odaya girince düşürdüğüm paraya bile acıdım. İyi ki kendi çarşafımı getirmiştim yoksa yatağa yatamayacaktım. Yatağın altından çıkabilecek yaratıklara korkuma gece bölük pörçük uyudum. Sabah kalkınca da dev bir salyangozla göz göze geldik. Düşününce ben Paris, Milano, Viyana, Brüksel gibi şehirlerde de kalacak yer ayarladım kendime. Çoğu kahvaltı dahildi ve bazıları üç yıldızlı oteldi. Ve 25 doların üstünde ödemedim. E tabii böyle olursa vize problemi olmayan yabancı turist bir daha ülkemizi tercih etmez gibi geliyor. Kamping durumları da can sıkıcı. Kampingler size çadır kuracak alan dışında bir şey sağlamamasına rağmen fiyatları otel fiyatına. Ben artık direkt çadıra uygun alan bulup beleş geçiniyorum. Yani artık kamping tercih etmemeye başladım. İnternetten kalacak yer ayarlamak bile sıkıntılı. İnternette 50lira diyor, otele gidince bu sefer 100lira diyor. İnternette kahvaltı dahil diyor gidince kahvaltı yok diyorlar. Çok yanıltıcı olabiliyor. En iyisi iyice araştırıp gerekirse çevremizden iyi olduğunu duyduğumuz yerleri tercih etmek.

Seyahat etmeden önce uygun aktiviteler planlayın: Tatile gitmeden önce nereleri gezilir, giriş ücreti var mı, giriş ücreti çoksa değer mi, çevrede ekstra herhangi bir aktivite var mı araştırın. Yemekleri ya da diğer aktiviteleri internette kampanyalardan satın alabilirsiniz. Mutfağı olan apartlar bu konuda pratik olabiliyor. Kendi yiyeceğinizi kendiniz hazırlayabiliyorsunuz. Arkadaşlarla çıktığımız bir Likya yolu gezisinde Kaş Limanağzında bir yerde yiyip geçelim diye tutturdu arkadaşlar. Biz normalde ekmek, ton balığı alıp sandiviç yapıp yiyorduk. Girdiğimiz restorant aşırı pahalıydı. Zaten oraya para verirken bile içim gitti. Üstüne zehirlendik. Ben hiç o kadar ağır bir zehirlenme yaşamadım hayatımda. Ve işin kötüsü eşim neredeyse ölüyordu. Ertesi gün gidip paramı geri istedim ama vermediler. Bu kadar da pişkinler. Yani şu ana kadar da anladıysanız sadece tasaruf edin demiyorum. Verdiğiniz paranın karşılığını da almaktan bahsediyorum. Yani aldığım ürün ve hizmet kaliteli ve sağlıklı olsa içim yanmayacak. Bu yönden dikkat edin diyorum.

Benzinli araç kullanmayın: Benzin en son araştırmalarıma göre Norveç’ten sonra en pahalı bizim ülkedeydi. Yıllar oldu belki şimdi Norveç’i de geçmiş olabiliriz. Gaz benzine göre yarı yarıya daha ucuz. Neden kazıklanıyoruz ki?

Park yerlerine dikkat edin: Yaşadığınız yeri bilmem ama benim yaşadığım yerde ispark asfaltın bile olmadığı tüm boş alanlara çöktü. Bir yere gideceğinizde benzini de hesaba katarsanız toplu taşımadan çok daha pahalıya gelebilir. Ama çoluk çocuk toplu taşıma zor hatta imkansız derseniz ücretsiz bir park yeri bulup -belki bir avm parkı olabilir- gideceğiniz yere biraz yürüyebilirsiniz. Bunu isparkın kar ve zararı açıklandıktan sonra ekliyorum. Açın bakın sizce bu vatandaşın cebinden herhangi bir hizmet vermeden havadan alınan paralar hangi zenginlerin cebini şenlendiriyor tahmin etmeye çalışın böylelikle de adamlara para yedirmeye yanaşmazsınız diye düşünüyorum.

Ücretsiz geçişleri kullanın: Vatandaştan o kadar vergi alınmasına rağmen yollar ve köprüler ödenemeyecek kadar pahalı. Neredeyse yaktığın gaz kadar parayı yola verebiliyor sonra da hay senin vereceğin hizmete diyip devlete dert yanabiliyorsun. Bunun sebebi yolların ücret garantisiyle yabancı firmalara devredilmesi. Kendi toprağından haraç ödeyerek geçecek duruma düştük. Vatan toprağı resmen fersah fersah satılmış. Google haritalarda ücretsiz geçişleri kullan diye seçenek var onu tıklayarak bu durumdan kurtulabilirsiniz.

Talana destek olmayın: Son on yılda baya bildiğniz Allah’ın yarattığı orman, deniz, sahil, göl gibi doğal güzelliklere de çökülmüş. Bayağı telle duvarla çevirmişler önceden vatandaşın ücretsiz girdiği yerlerden genellikle 50tl olmak üzere 10-100tl arası ücret alıyorlar. Bu doğal güzelliğin lokasyon olarak bağlı bulunduğu belediyenin orayı sanki kendi malıymış gibi başka kuruluşlara, özel veya yabancı şirketlere kiralanması hatta bazı yerlerden duyduğum kadarıyla bazı devlet adamlarına veya akrabalarına peşkeş çekilmesinden kaynaklanıyor. Bazı işletmeler bölgenin temizliği ve halka hizmet edecek alanlar yaparken bazıları öylece mekana çöküp vatandaştan haksız para alıyorlar. Bunun için görmek istediğiniz doğal güzelliğin çökülmüş kısmından vazgeçip çevresini dolaşıp o bölgelerde piknik ya da deniz keyfi yapabilirsiniz.

Toplu taşıma kullanın: Yukarıda da bahsettiğim üzere özellikle de tek başınıza bir yere gidiyorsanız gaz da aslında çok ucuz olmadığı için özel araba pahalıya gelecektir. Hem cebiniz hem çevreniz için bu durumlarda toplu taşıma kullanabilirsiniz. Ayrıca metro, metrobüs gibi araçlarla trafiğe takılmamak da avantajlı.

Güneş enerjisi: Kendi evinize güneş enerjisi, ısı pompası hatta rüzgar tribüni gibi enerji kaynakları yaptırabilirsiniz. Başlangıçta pahalıya gelebilir ama uzun vadede kar edebilirsiniz. Ayrıca daha çevre dostu bir hayat yaşarsınız.

Bonus: Mevlüt bulma grubu: Benim memleketimde çok mevlüt olur. Lokma hayrı bile dökülür. Her yere yürüyerek ulaşılabilince yol masrafı da olmuyor. Memleketten birkaç arkadaş birleşip sosyal medyada böyle bir grup kurmuşlar. Mevlüt bulan fotoğraf, menü ve adres bilgisini paylaşıyor ve böylelikle mevlüte gidiyoruz. Bunun bir diğer versiyonu ramazan çadırları. Tabii biz İstanbul’da yaşadığımız için grup içeriğini eğlence amaçlı takip ediyorduk. Sonradan grup çok ünlü olmuş ve artık farklı şehirlere de gruplar açılmış.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir