Orta Avrupa Gezisi
2012 yılında bir çılgınlık yapıp Denizli’den Polonya’nın kuzeyinde bir şehir olan Olsztyn’e otobüsle gitmiştik. Bu kadar uzun bir yolu herhangi bir turla gitmek mümkün mü emin değilim. Biz belediyenin halk dansları ekibi olarak gitmiştik. Öyle olunca pasaporttur vizedir hiçbir şeyle uğraşmadık. Herhangi bir yerde kalmadık. Giderken 3 gün otobüsteydik. 4 gün de dönerken otobüste geçirdik. Gençtik sıkıntı olmadı ama ayaklar davul gibi oldu. Polonya’da belediyenin sağladığı tesislerde bir hafta kaldık. Yemekleriyle kalacak yeriyle gayet rahat ettik. Sırayla gezdiğimiz yetleri anlatacağım. Her gittiğimiz yere ancak bir gün ayırabildiğimiz için çok ayrıntılı gezemedik.
Kavala
İlk gün çok ara vermeden yola çıktık. Sadece sınır kapılarında ve Çanakkale boğazını geçerken ara verdik. Ve ilk durağımız Kavala oldu.
Kavala küçük şirin bir Yunan kasabası. Aslında Ege’deki sahil köylerinden çok bir farkı yok. Evlerdeki tarihi doku çok tanıdık. Dükkanlara giriyoruz insanlara derdimizi ingilizce anlatamıyoruz ve çok garip bir şey oluyor. Türkçe anlıyorlar!
Kavala’da Kavalalı Mehmet Ali Paşa çok önemli. Onun yaptırdığı imarethaneye giriyoruz. Aziz Nikolas Kilisesi’ni görüyoruz.
Leziz Kavala kurabiyelerinden alıp bir sonraki durağa ilerliyoruz. Polonya dönüşümüzde denize girmek için buraya bir kez daha uğruyoruz. Mükemmel bir deniz. Sıcak, sığ ve dalgasız. Özellikle denizi unutamıyorum.
Selanik
Selanik’e akşama doğru varıyoruz. Aslında çok vaktimiz yok. Kordonuyla birlikte İzmir’e benzetiyoruz. Meşhur Beyaz Kule’nin altında ücretsiz bira tadımına denk geliyoruz. Sonra da bizim için en anlamlı ziyaretlerden birini gerçekleştiriyoruz. Atamızın evi. Akşam vardığımız için maalesef açık değil. Burada cadde ismi, yazılar her şey Türkçe. Hemen arkasında Türk konsolosluğu var. Bu topraklar Türkiye Cumhuriyeti koruması altında.
Budapeşte
Bir günümüz olduğu için hop on hop oflarla gezmek istedik. Hava kapalıydı.
Olsztyn
Geldiğimiz bu noktaya 3 günlük geziyle geldik. Burada bir hafta kaldık. Hükümetin sağladığı konuk evinde konakladık. Bir hafta boyunca bazen akşam bazen öğlen halk oyunları gösterilerinde sahnede yer aldım. Aralarda boş vaktimiz oldukça gezdik. Gördüğümüz yerler:
Burada Kopernik çalışıp bazı icatlar gerçekleştirmiş. Şehrin pek çok köşesinde olduğu gibi burada da Kopernik heykeli var.
Burayı yerliler deniz gibi kullanıyor. Su soğuk ama baya kumsal gibi yapmışlar. Güneşlenip göle giriyorlar. Biz göl gibi kullandık.
Etrafta çok eskilerden kalma baba heykelleri var
Bunlar da çok eskilerden kalma inançlarda kullanılıyormuş.
Gdansk
Gdania nehri kenarında bir şehir. Çoğu Avrupa şehri gibi nehir manzaralı. Meşhur caddesi uzun pazar. Buradan alışveriş, hediyelik alıyoruz. Diğer şehirlere göre burası uygun fiyatlı geliyor. O dönem için ingilizce bilen maalesef çok değildi. Bir miktar iletişim problemi yaşıyoruz.
Berlin
Nedense en fazla eğlendiğimiz gezi oldu. Gördüğümüz yerler.
Soykırım anıtı; buranın fotoğrafını çekmiştim ancak şimdi bulamıyorum. İkinci dünya savaşında ölen yahudilerin anısına yapılmış.
Burada Berlin Duvarının yıkılmamış parçalarını görebilirsiniz. Bu bölge çok renkli ve pek çok duvar sanatı var. Enteresan bir şekilde Berlin duvarının parçalarını satıyorlar.
Prag
Prag’da bir günümüz gerçekten çok güzel geçti. Şu zamana kadar gördüğüm şehirler arasında en güzeliydi diyebilirim. Hatta ikinci dünya savaşında daha az zarar görmesinin bir sebebi de şehre kıyamamalarıymış. Tura eski şehir meydanından başladık. Tam bir orta çağ kentiydi.
Astronomik saat kulesi. Eski belediye sarayına yapılmış bu saat 600 yıllık.
Meydandan sonra çok güzel bir köprü olan Charlie köprüsünden geçtik.
Prag kalesinin içinde gezilecek çok yer var. Yukarıdan Prag manzarasını da izleyebileceğiniz yerler var.
Aziz Vita Kilisesi: Bu kilise de kalenin içindeki yapılardan biri.
Ayrıca Prag’da Çek birası içtim. Biraz da şarap satın aldım. İnsanlar çok misafirperverdi.
Viyana
Viyana’da bir gün ayırdık. Tarihi bölge çok geniş olmadığı için Shönbrun Sarayı harici her yere yürüyerek gittik.
Bu sarayın içine girmedik. Ama bahçeleri bir harikaydı.
Bir günde buraları gezdik gördük. Ancak ben size bir ikinci Viyana gezisi yazabilirim. Ertesi yıl Salzburg’a bu sefer bilimsel bir etkinlik için gitmiştik. Viyana’da da bir gün geçirdik. Bu sefer Belvedere sarayına gittik. Burada Gustav Klimpt’in eserlerini gördük.
Akşam operaya gittik. Mozart çikolatalarından ve Mozart çikolatalı likörlerinden aldım.
Belgrad
Osmanlı etkisinin hissedildiği bu şehirde kale meydana çok yakın. Bu kalede toplar ve askeri sergiler var. Buranın hemen yanı Knez Mihaliova caddesi. Canlı bir yer.
Biz ayrıca Üsküp’e gittik. Ancak akşam vardık. Çok fazla bir yeri gezemedik ama güzel bir yemek yedik. Şaşırdığımız şey burada hiç ingilizce bile denemeden direkt Türkçe anlaşabilmemiz oldu. İnsanlar çok misafirperverdi.
Fotoğraflar bana aittir.