Modern kadın ve gerçeküstü beklentiler

Bu yazımda kısaca modern kadın ve sorumluluklarından bahsetmiştim. Bu sefer sakince ve adilce bu rolleri tartışacağım.

Modern hayat kadından çok şey bekliyor. Ve bence artık gerçekçiliğini yitiriyor. Sırasıyla bahsedeyim. Öncelikle modern dünyada kadının iyi bir kariyer yapıp, çalışıp iyi bir para kazanması bekleniyor. Eğer kadın çalışmazsa ailenin geçim derdinin olması kadının suçu sayılıyor ve asalak yerine konuluyor. Çoğunlukla dillendirilmese de iyi bir maaş alması da bekleniyor. Öyle asgari maaş pek kabul edilmiyor.

Bunun için 20-30 yaş arası iyi bir üniversite okuyup, üniversite sonrası yüksek öğretimi tamamlayıp, mesleki sertifikalar alıp işte dil tahsil ve iş deneyimini halletmek gerekiyor. Tabii bunları hem çalışıp hem yapacaksınız. Çoğunlukla kız çocuğu olunca aileler yatırım da yapmak istemiyor o yüzden kendi kendinize yatırım yapacak pozisyona ulaşmanız gerekiyor. Bu durumda 30 yaşında ortalama bir maaş alabiliyorsunuz. Daha yükselmek için evlenmeden, çocuk yapmadan bir 40’ı görmeniz lazım ama 30 bile zorlama çünkü evlenmediniz diye hor görülmeye 22 yaşında başlıyorsunuz üniversite biter bitmez. Hatta belki siz daha üniversitedeyken bile anan 15’te evlendi 17’de doğurdu baskıları başlıyor. Ama bir taraftan modern olma baskısı olduğu için hor görüle görüle ailenizi iyi bir şekilde geçindirecek yaşa 30’a bir şekilde geliyorsunuz.

Yaşlanmayacaksınız

30’dan sonra metabolizma yavaşlıyor ve şişmanlamaya başlıyorsunuz. Fertilite de azalıyor. Fertilite önemli çünkü evlenme sebebiniz çocuk doğurmak. Çocuk doğuramazsanız sizin suçunuz oluyor. Çünkü her şey kadının suçu. Her neyse sorun olmadı çocuk doğurdunuz. Ama yavaşlayan metabolizmaya bir de hamilelik kiloları ekleniyor. Ancak o kilolara lohusalık döneminde bile tahammül edilmiyor. Çocuk çıkınca pop diye inecek karın. Kadın vücudu değil lastik ördek mübarek. Bu yazımda bahsetmiştim. 

Bir de yıllar geçtikçe yüz yaşlanıyor tabii ki. Ama olmaz yaşlanma da kadının suçu. Kadın bakımlı olacak her zaman 18’inde kalacak.

Bir de emzirme var. Çocuğunuza mama verirseniz eksik anne olursunuz. Sadece emzirmelisiniz. Ayrıca sadece emzirerek çocuğun çok iyi kilo alması topaç gibi olması gerekiyor ki genelde mama çocuğa kilo aldıran ama siz kadınsınız mama gibi olmalısınız. Bir yandan diyet vs yapmanız gerekiyor ki tığ gibi olacaksınız. Ancak siz yedikçe sütünüzün kalitesi artacak. Ama siz yemeyeceksiniz. Çıkmaz sokak. Çıkmaz döngü.

Kendinizin kopyasını yaratıp işe giderken evde bırakmalısınız

Şimdi kadınsanız çocuk doğurmak zorundasınız. Çocuk doğurduğunuzda da çocuğa bakmak zorundasınız. Bu anne olarak sizin göreviniz. Bakıcı zinhar kabul edilemez. O yüzden çocuğun 24 saat başında olmalısınız. Ama hatırlatayım kadının para kazanmama lüksü de yok. Çünkü para kazanmazsa kadın asalak olur. Ailenin fakirliğinin sebebi kadın olur. Ve sıkı durun Norveç’te yaşamıyoruz. Doğum izni 2-4 ay. Yani kısaca hem çocuğunuzu yalnız bırakmamanız hem de para kazanmanız zaruri.

Bebeğe anneanne ve babanne bakması bizim toplumumuzda kabul edilebilen bir şey ama anneanne veya babanne çocuğa bakmayı reddedip sonra size “cık cık bak işe gitmek için çocuğu bırakıyor. Üstüne bir de zengin değil.” Diyerek ayıplayabiliyor. Hatta bireyselleşmenin etkisiyle torununa bir saat bile tahammül etmek istemeyen aileler oluştu. Aslında zor koşullara denk gelmiş bir nesiliz. Dedim ya geçiş aşamasının ortasında kaldık. Kollektivist beklentiler var ama kişiler bireyci. Her neyse baba işsizse evdeyse dahi kadının hem para kazanması hem çocuğunun başında 24 saat durması gerekiyor. Babanın durması annelik sayılmadığı gibi babalık bile sayılmıyor. Biz de hem anne hem baba olması gereken kadın.

Eh tabii hem full time çalışmanız gerektiği hem de çocuklara rağmen evinizin gümüş gibi tertemiz, düzenli olması ve restorant kalitesinde yemek yapmanız gerektiğini eklememe gerek yok herhalde. O zaten rutinimiz.

Kısaca modern hayat kadına acımasız. Hala burada yazdığımın harici bir çözüm bulamadım. Ama arayışlarım devam ediyor.