Hep bir sıkışmışlık hissi
Bu yazımda felsefe yapmayı bırakıp biraz kendi duygularıma yer vermeye karar verdim. Bu sefer tam bir blog gibi olacak.
Evet sevgili blog sürekli bir girdiğim delikte sıkışmış gibi hissediyorum. Yani bir yola giriyorum ama sonra o yoldan da geri dönemiyorum yani istesem de geri dönemiyorum.
Bu fenomenlerin ilki devlete memur olarak atandığımda başladı. Atandığım dönem kimse atanmak istemiyordu çünkü herkes özellerde devlettekinin iki katını alıyordu. Ama ben şanslı biri olarak her çalıştığım yerden ya hiç maaşımı alamamıştım ya da eksik almıştım. Para için katlanılacak bir durum değildi. Ayrıca maaşını alamayınca çok daha büyük sefalet oluyordu. Ben de o dönem devlete girmeye karar verdim. Devlete girmemle bir iki sene içinde maaşların asgariye düşmesi bir oldu. Yani ilk etapta tam asgari olmasa da asganin bir tık fazlasıydı. Her halükarda devletten azdı maaşlar. Ve herkes devlete geçmeye çalışmaya başladı. Hani memuriyette körelmeyeyim özele geçeyim gibi bir hayal kuramadım. Hoş zaten özellerde de kalite o kadar kötüydü ki.
Son seneler memur maaşıyla da geçinmek zorlaşınca memuriyetten de istifa ettim. Şu an yurtdışında yaşıyorum ve ülke bıraktığımdan çok daha kötü durumda. Geleceğinden de pek umut yok. Hani şu an ülkeme döneyim, artık kendi dilimi konuşayım, başka ülkede yabancı olarak yaşamayayım, kendi topraklarıma alışkın olduğum iklime döneyim deme şansım kalmadı. Hoş son 10 senedir Türkiye’de kendimi yabancı hissediyordum ya.
Kısaca hep bir sıkışmışlık hissi bir geri dönememe durumu yaşıyor darlanıyorum.