İnstagram Anneleri
Annelik direkt pratikte öğrenilen bir şey ama ben ekstra ebeveyn kitapları okudum. Allahtan da İnstagram ‘dan öğrenmemişim diyorum şimdi.
İnstagram ‘da öyle şeyler çıkıyor ki karşıma. Zaten şu yazımda gerçek dışı stratejiler verildiğinden bahsetmiştim. İşte çocuğunuza kızmayın, ceza vermeyin, sınır koymayın. Bir tanesine “millet çocuğu olmadan ahkam kesmeye kalkıyor” yazacaktım yorumları kapatmış. Herhalde benim gibi yazan çoktu.
Ceza konusu apayrı. Artık neyi ceza sayıyorlarsa. Mola paspası ya da git odana düşün muhabbeti cezadan sayılmıyormuş. Basbayağı ceza işte. Neyse öyle her cezayı cezadan saymıyorsak sıkıntı yok ben de cezasız yetiştiriyorum o zaman.
Her şey kolay mı?
İzleyenler çocuk yetiştirmek çöpsüz üzüm sanıyor. Sanki genç nüfus sıkıntısı çekiyoruz da memlekete çocuk lazımmış gibi. Tabii millet çok kolay bir şey sansın arka arkaya yapsınlar. Adamın çocuğu iki yaşına gelmiş hala başına geleceğin farkında değil. İnstagram annesi izleye izleye çocuğu güneşe koyup sulayarak yetiştireceğini sanıyor.
Adem Güneş de cezasız çocuk büyütmeyi savunuyor. Kendisi güvenli bağlanmayla ilgili gerçekten değerli bulduğum ve takip ettiğim bir pedagogdur. En azından o cezasız çocuk büyütmenin alt yapısını detaylı açıklıyor. Öncelikle 6-7 yaşına kadar çocuğun başında anne olmalıdır diyor. Ama doğum izni biter bitmez evin maddi yükünü omuzlanmayan kadın kaldı mı günümüzde bilemiyorum. Alternatifleri de var anneanne babanne baksın gibilerinden ama artık boomerlar çocuk gürültüsünden uzak keyfine bakmak istiyor. Bırak güveniliri normal bir bakıcı bulmak zaten mesele. Şu ortamda genelde kadınlara yardımcı biri de yok. Çok ponçik bir adamla bile evlenseniz sonra mahalle baskısıyla “aa eve yardım mı ediyorsun, çocuğunla mı ilgileniyorsun. Bak bak ayıp.” Gibilerinden yorumlarla adamların erkekliğini sorguluyorlar. Sonra şu yazımdaki çaresiz, sinir harbi içindeki hayatlarda çocuk yetiştirmeye çalışıyorsun. Yani Adem Güneş evreni çok ponçik ve pembiş ama çoğunun realitesi biraz daha farklı.
Aslında çocuk belli yaştan sonra sınır istiyor. Çünkü sadece toplum kurallarını değil kendini hayatta tutacak bazı fiziksel bilgilerden de yoksun. Soyut işlemler dönemine girmeden de çocuk anlamayabiliyor. Onu koruyacak bizleriz ama her zaman yanlarında olamayız. Çocukken her zaman yanında olsak dahi yetişkin hayatına da onları hazırlamamız gerek. O yüzden belli sınırları ve kuralları öğretmek can sıkıcı olsa da ebeveynliğin bir parçası. Mesela çocuğa kızmayın diyorlar. Ee mesela çocuk kendini yaralayabilecek veya öldürebilecek bir hareket yaptı. Nasıl kızmayalım. Ya da normal davranalım da çocuk tekrarlasın mı normal zannedip. Elbette kızacağımızı öğrenmesi gerek.
Yeni aile modelleri sınırsız aile modellerine mi evriliyor?
Bu yazımda aile çeşitlerinden bahsetmiştim. İdeali demokratik aile olmak. Yani ne otoriter ne de aşırı serbest aile olmalıyız. Eskiden hep otoriter aile vardı. O yüzden de kendi kararlarını veremeyen otoritenin her türlü isteğine kafa sallayan bir nesil yetişti. Ancak şu bir gerçek ki artık otoriter aile kalmadı. Belki bu paylaşımlar otoriter aile fikrinin yok olması ve evrilmesi için faydalı görünüyor ama ortada otoriter aile kalmamışken de topluma gerçek anlamda ne kadar fayda sağlıyor tartışılır.
Belki bu paylaşımları gören yetişkinler kendi büyüdükleri otoriter aileleri hatırlayıp hak veriyordur. Ancak şu an otoriterden çok aşırı serbest aile olma eğilimi var. Bu da sınırsız, şımarık ve geleceğin narsist, psikopat bireylerin yetişmesine sebep olabilir. Zaten gidişat teorik anlamda da öyle gidiyor. Çünkü otoriter ailede eziyet çekmiş birey kendi çocuğuna serbest olmak istiyor ancak bu sefer de orta yolu bulamıyor. Paternler iki uçta sallanıyor çünkü diğer uç taraf tepki oluşturmuş. O yüzden şöyle de diyebiliriz. Bu paylaşımlar şu anki toplum dinamiklerinin oluşturduğu aile tipinden çok geçmiş aile travmaları olan yetişkinlere yönelik. İç geçirin ama çocuğunuza uygulamayın.
Bu arada her paylaşımdan bahsetmediğimin de altını çizmeliyim. Bazen akıllı mantıklı paylaşımlar da oluyor. Ama benim tepki gösterdiğim paylaşımların bir özelliği de herhangi bir koşul, yaş ve aile tipi belirtmemesi. Mesela çocuğa kızmayın denilip geçiliyor. Ama hangi koşulda? Ya da çocuğu azarlamayın. Ama kaç yaşta elbette iki yaşındaki çocuğa kızmazsın mesela. Ya da anne çocuğa bakmalı? Ama ya çalışmak zorundaysa? O yüzden aslında en mantıklısı ebeveynliği İnstagram ‘dan öğrenmemek. Çünkü aslında İnstagram bir fotoğraf paylaşma platformu ve pek çok konuda ayrıntılı bilgi paylaşması zor. Blog bile daha mantıklı. Ama bir taraftan artık okumak insanlara yorucu gelirken fotoğraf bakmak ya da video izlemek daha cazip geliyor. Bu da her şeyi yüzeyselleştiriyor. Bilmeyen uzmanlar ortaya çıkıyor bu da günümüzün bir sorunu.
Deneyim üzerinden…
Mesela yine bir deneyimimden bahsedeyim. Çocuğum salıncak sırası bekliyordu. Bıkmadan uzun süre bekledi. Epey zaman geçmişti ki artık zaten salıncağın üstündeki çocuk uyumaya başlamıştı. Ben de fark edip annesini uyardım. Dedim ki siz çok uzun süredir biniyorsunuz park da kapanmak üzere bari bir iki dakika da benimki binsin dedim. Anne kendince örnek bir davranış sergiledi. Salıncaktan inmek isteyip istemediğini kızına sordu. Kız da hayır diyip salıncakta iki büklüm uyumaya devam etti. Sonra annesi bana dönüp istemiyor diyip geçti. Benimki biraz ağladı ama dikkatini başka şeye çektim.
Şimdi çocuğun her dediğini yapma konusunda o bazı İnstagram annelerinin dediğini yaptı aslında bayan. Ama ben bırak çocuğuma yarım saat bir saati bir iki dakika bile binse sırada çocuk bekliyorsa kardeş bekliyor o da binsin sevinsin diyorum ve çocuğum o diğer çocuğun sevinciyle mutlu oluyor. Hatta şu an bu davranış otomatikleşti. Artık kendiliğinden diğer çocukları düşünüyor. Bana göre bir çeşit empati eğitimi yapıp örnek oldum.
Toplum kuralları
Sonuç olarak çocuğu bir topluma, topluluğa salıyoruz. Dağ başında yaşamıyoruz ki kurallardan azade yaşasın. Zaten öyle yetişen çocuk problemi okulda yaşamaya başlar. Hatta aslında ne yapsanız problem yaşayacaksınız. Çünkü ortam da sıkıntılı. Ekonomik krizlerin eşlik ettiği inşallah hayra doğru evrilen bir toplumdayız. Kimsenin psikolojisi iyi değil. Kaldı ki ben o ortamdan kurtulsam da bu sefer işin içine göçmen psikolojisi giriyor. Dil karmaşası giriyor. Bir şekilde hiçbirimiz mükemmel toplumlarda değiliz. Zaten insanlık mükemmel bir seviyede değil.
Bu yazımda montessori adı altında çocuktan saksı bitkisi performansı bekleyen bir yerden bahsetmiştim. Adamlar baya baya çocukların önüne kutu koyduk sizinki içinde ne var diye merak etti çok zeki ama bizim yaklaşımımıza uygun değil dediler. Burada da çocuğum 2 yaşında r’leri çıkaramıyor otistik olabilir biz bir seansla düzeltiriz fiyat bilmemkaç diye dolandırmaya çalışanları da gördüm. Şu an yurtdışında bir miktar daha iyiyiz belki de yaşı o kadar küçük olmadığı için ama Türkiye’deki kreşlerden çocuğumun tırnak yeme sıkıntısı baş gösterdi. Kısaca ortam çok da iyi değil. O yüzden bu ortama bir de sınırsız çocuk salmanız sonra başınızı ağrıtacaktır.