3-4 yaş Sendromu

Şimdi dönüp 2 yaş sendromu yazıma baktım da ne güzel günlermiş. Bir de güzel güzel nasıl baş edileceğini falan yazmışım. Bu yazımda farklı olarak 3-4 yaş sendromuyla nasıl başa çıkılamaz onu yazacağım.

3 yaş sendromu -4 yaşında halen devam ettiği için 3-4 yaş sendromu dedim- çocuğun her dediğinize karşı çıkmasıyla karakterize lanet olasıca bir durumdur. Hani uyumsuzluğu geçtim yer yer tehlikeye meylettiği için idare etmesi imkansız durumlara gelebilmektedir. Çocuk asla laf dinlemez. Tehlikeli olmayan durumda kendi haline bırakmak en iyisidir. Çocuğunuz ekstrem davranışlara gebeyse genelde çevredeki insanların tepkisini alırsınız. Bu durumda çevreyi takmamak en iyisi olacaktır. Ancak bir süre sonra insanlar sizinle buluşmak istemiyor. Çocuğu salma ve kavga etme arasında gelip gidiyorsunuz. İkisi de aileden olmayan biri tarafından tolere edilmiyor. Bir de çocuk her şeye o kadar çok karşı çıkıyor ki artık neye karşı çıktığını bilmiyor. Bir şey istiyor. Tamam hadi yapalım diyorsun. Ona da hayır diyor. Ee yavrum istiyor musun istemiyor musun diye soruyorsun. İstiyorum diyor. Ee tamam yapalım o zaman diyorsun. Cevap yine hayır…

Çocuk sürekli ilgi istiyor. Bir süre sonra kendi eşinizle ya da ailenizle ilişkiniz kopmaya başlıyor. Kendinize ait nefes alabileceğiniz bir alan istiyorsunuz. Var olmakla olmamak arasında gidip geliyorsunuz. Var olmamayı seçerseniz bir süre sonra içten içe çocuğunuza öfke duymaya başlıyorsunuz. En iyisi var olmayı seçmek ancak bu durumda çatışma kaçınılmaz hale geliyor.

Sürekli konuşma durumu var. Bu çoğu zaman nazlanma ve vızırdamaya dönüşebiliyor. Sürekli gürültüye alışan bünyeniz dikkatsizlik abidesine dönüşüyor. Baş ağrısı rutiniyle birlikte pek çok işe odaklanamaz ve yapamaz hale geliyorsunuz.

Bu arada 3yaş sendromu konuşmaya da engel bir durum oluyor. Biz 2 yaştan sonra konuşma terapistimize gittimizde fonolojik bir problemimiz olduğunu öğrenmiştim. Fakat normal sınırlar içindeymiş meğer her şey. Çünkü konuşma 2 yaşta başlıyor ve 2-3yaş arası zaten çocuğun sessizlerin yarısını telaffuz edememesi normal kabul ediliyormuş. Ama çocuk telaffuz dinlemeden dedikleri anlaşılsın anlaşılmasın susmadan konuşmaya devam ediyor. Bir de anlaşılmayınca sinirleniyor. Telaffuzu düzeltmeye çalışınca da çocuk karşı çıkma döneminde olduğu için kendi telaffuzunu devam ettirme konusunda ısrar ediyor. Bu durum konuşmada da biraz sorun çıkarıyor.

Neden sorusunun aşırılığını önceden duymuştum. Ancak tam anlayamamışım. İnsanlar çok fazla neden diye soruyor en sonunda tıkanıyorsun ve yine de neden diye soruyor demişlerdi. Ben de zannediyordum ki çocuk en son nedenini bilmediğimiz şeyleri soruyor çok mantıklı diyordum. En son bilmediği şeyi sorduğunda beraber araştırırız falan diyordum. Meğersem bu neden soruları mantık sınırlarında devam eden bir olgu değilmiş. Mesela sorunun cevabı “çünkü bu kalem kırmızı” gibi nitelik cevabı olsa da çocuk yine neden diye devam ediyor. “Çünkü rengi o” dediğiniz zaman yine neden diye soruyor sevimli yavrucaklarımız. Ondan tıkanıyoruz yani.

Disiplin konusu elbette önemli ama ceza olarak sevdiği aktiviteleri iptal etmeye kalkarsanız yapacak bir şey kalmıyor bu durum daha fazla yaramazlığa ve kısır döngüye sebep oluyor. Karşılıklı sinir bozukluğuyla oturuyorsunuz.

Sakarlık ve anlamsız agresiflik yüzünden önemli bir miktar eşyanız parçalanabiliyor en iyisi evi çok pahalı şeylerle doldurmamak. Hani yatak, koltuk, duvarlar bile zarar görebiliyor. En iyisi bu sendromlarım bir sonu varsa o zaman evi yaşanacak hale getirmek. Öncesinde varınızı yoğunuzu ev eşyasına verdiyseniz çok canınız yanacak.

Peki nasıl başa çıkacağız: çoğu sitede gördüğüm başlıkları kendi yorumumla yazmaya çalışacağım.

Durumu kabullenin

Başka şansımız yok ki ne yapalım cami önüne mi bırakalım yavrucaklarımızı.

Dikkati başka yöne çekmeye çalışın

Olmuyor arkadaşım olmuyor. 2 yaşında değil artık çocuk yemiyor. Tutturduğu şeyi tutturmaya devam ediyor. Durduramıyorsun, susturamıyorsun.

Çocuğunuzu başka aktivitelere yönlendirin

Ee çocuk her şeye karşı çıkıyor. Nasıl olacak o?

Davranış tabloları asın

Yok anlamıyor.

Çocuğunuza karşı tutarlı olun

İyi de yukarda dediğim gibi akıl kalmıyor ki ben bazen nefes almayı falan unutuyorum tutar mı kaldı

Çocuğun bir süre düşünmesine izin verin

Bu mola paspası uygulaması mı acaba. Hani paspasta düşünüyor ya. Ceza yani. Bu maddeleri sıralarken neden anlaşılmaz şeyler yazarlar anlamam.

Giyinmek kriz oluyor bırakın istediği gibi giyinsin

Tamam da çocuk çıplak dolaşmak istiyor. Ayrıca Türkiyedeki o müthiş (!) kreşler bu tarz şeyleri pek anlamıyor hemen ebeveyn çocukla ilgilenmiyor etiketi yapıştırıyorlar.

Karnını tok tutun

Yemek yemiyorsa nasıl yapacağım bunu

Hayat zor covid var

Daha zorlaştıran şeylerden biri de kendini yere atan dahası etrafı yalamak isteyen yavrunuz. Eve kapatsanız daha büyük kriz sebebi. O yüzden ya virüs hassasiyetinizi yeneceksiniz ya da çıldıracaksınız. Virüs hassasiyetini yenmek de bir nevi kafayı kırmaktan geçiyor zaten. Yani 3-4 yaş krizi ve pandemiden muhtemelen psikolojik olarak sağlıklı bir birey olarak çıkamayacaksınız.

Kendinizi yere atın ve sinir krizi geçirin

Daha dün bir psikolog hastamla konuştum. Bizde sebep olan problemlerden biri de bir duyguya kapıldığımızda reaksiyon göstermememiz. Peki neden çocuk kendini yere atıp çırpınarak sinir krizi geçirirken biz de bir regresyon geçirip aynısını yapmıyoruz? Çocuk nasıl şok olur ama… Al sana dikkat çekme yöntemi. Muhtemelen halka açık yerdeyseniz başkalarının da dikkatini çekeceksiniz böylelikle.

Anneye Bağımlılık

İşte bu yaşamdığımız bir şey. Bunu güvenli bağlanma ilkelerini uyguladığımdan dolayı olduğunu düşünüyorum. Burada biraz bahsetmiştim. Süper gece uykusu için de sitede yazılarım mevcut. Ben çokca şikayet edilen anneye bağımlılık durumunun 3 yaş sendromuyla alakalı olduğunu zannetmiyorum. Bence çocuk normal şartlarda anneden yavaş yavaş kopmalı. Ancak biraz erken ve bir anda kopunca ya da güvenli bağlanma hiç inşa edilmemişse çocuk bu ihtiyacını karşılamak için anneye daha çok yapışıyor. Halbuki 2 yaş da 3 yaş sendromu da bireyselleşmeye yönelik sendromlar.

Peki bu krizler gerekli mi?

2 yaş sendromuna göre çok daha gıcık olduğunun farkındayım. 2 yaşındayken çocuğun derdi bir birey olmak. Özgürce kendi işini başarmak, yetişkin gibi olmaktı. Bu 3 yaş sendromuyla çocuk hayır demeyi öğreniyor ve hayır derse karşı çıkarsa tepkiler ne olacak onu iyice öğreniyor. Sonuçta bu da bir insan olma birey olma durumu. Her şeye evet dese insanlar olur mu? Zaten en büyük sorunlardan biri her şeye kafa sallayan insan modeli. İnsanlar kendi düşüncelerini üretebilmeli. Ebe yavrum, tabii ki diğer insanlara hayır demeyi bileceksin de anana babana eziyetin niye? Ancak şöyle de bir şey var düşününce; her ana baba hep mi haklıdır ömür boyu? O ana baba da insan. Herkesin hatası var. Yani çocukların ana babalarının hatalarını tekrar etmemesi için çocuk anasına babasına da hayır demeyi öğrenecek. Zaten ister kabul edin ister etmeyin bu fenomen gerçekleşiyor ve buna günümüz bilim insanları 3 yaş sendromu diyor.

Sosyolojik boyutta incelersem de şimdiki çocuklar daha özgür oldukları için bu 3 yaş sendromu dediğimiz doğal çocukluk evresini daha rahat gözlemlemekteyiz. Geçmiş yıllarda yetişkinlerin çocuklara saygı göstermemesi ve otoriter aile modelinin yaygın olması sebebiyle bence bu sendrom da 2 yaş sendromu gibi anne terliği sendromuyla söndürülüyordu. Sonuç daha otoriteye boyun eğen, sorgulayamayan bir nesildi. Şimdi çocukluk döneminin önem kazanmasıyla insanın doğasını daha rahat anlamaktayız. Gelecek nesiller nasıl olacak ben de çok merak etmekteyim.

Evet kısaca bu yazımda 3 yaş sendromuyla nasıl başa çıkılamaz onu anlattım. Her şeyle de başa çıkabilmek zorunda mıyız canım. Bir şey de kalıversin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir