Eski nesil ve yeni nesil ebeveynlik
Geçen yazımda toplumda beslenme ile toplumdaki gelişme arasındaki ilişkiyi incelemiştim. Bu yazımda da eski nesil ebeveynlik ile ilgili fark ettiğim benzeri bir zihniyetten bahsedeceğim.
Şu an küçük çocuğu olan nesil y kuşağı. Onların ebeveynleri de baby boomer kuşağı. Şimdi önce boomerların haklı tarafından bahsetmek istiyorum. Boomerlardan önceki nesil, ebeveynlik te sonraki nesil için bir gaye vardı: Tecrübelerini aktarmak. Aslında bu örüntü insanoğlunu hayatta tutan ve geliştiren en önemli şeylerden biriydi. Fakat boomerlar bu emeli gerçekleştiremeyen ilk nesil oldu. Artık kollektif bir bilgi makinesi vardı. İnternet.
Y kuşağından meraklı olanlar ebeveynlil ile ilgili her şeyi internetten öğrendi. İnternette sayısız insanın tecrübesi, yorumları ayrıca uzman tavsiyeleri vardı. Y kuşağının hiç tecrübesiz teorikleri boomerlardan daha iyiydi.
Boomerların gözünden modern eğitim metotları
Bu yazıda bahsedeceğim şey, eğitimden ziyade eski nesilin çocuk yetiştirmekten tek anladıklarının yemek yedirmek olduğunu keşfetmem. Bu ülkede boomer ve x kuşağının genel özelliği, y kuşağında da yer yer rastlanan çok şükür z kuşağında azalan bir durum var. O da sofistike bir şeyle karşılaşınca “aman o da neymiş, en iyisini ben bilirim” havasına girmek. Belki modern eğitim metodlarını takip edenler benzeri tepkilerle karşılaşmışlardır. “Ne eğitimi be” diyip sizi küçümsemişlerdir. Zaten kitap okuyana da deli gözüyle bakan vatandaşların bol olduğu bir toplumda yaşıyoruz.
Çocuğa özgüveni gelişsin diye ve sorumluluk sahibi olsun diye günlük işlere dahil etmek büyüklerimiz tarafından eksik annelik olarak tanımlanıyor ve sanki 18 yaşından küçük sigortasız işçi çalıştırmışız gibi davranılıyor. Tabii eskiden çocuk bir şey beceremez gibi davranılıp kişisel bakım aktivitelerine kadar sadece anne yaparmış. Bunun sonucu, 40 yaşına gelip kendi işini yapamayan kadına muhtaç erkek popülasyon. Kızlar için de kızını prenses değil de klasik Türk toplumu hizmetçisi olarak yetiştirenler için ergenliğe kadar her işi yapılır ergenlikte de çocuğa vahiy inmesi beklenir ve özgüveni yerle bir edilir. Zaten bizim gibi toplumlarda kadının özgüvensizi makbuldür. Kızını prenses gibi yetiştiren de vardır. Bu grup yıllar ilerledikçe artıyor. Bunu da başka bir yazımda karşılaştırma yazısı olarak yazacağım.
Çocuğa yaptırdığımız duyusal, algısal, beceriye yönelik tüm eğitim aktiviteleri küçümsenir. Böyle olunca da bizim zamanımız denilen zamanlar da ne yapılıyordu diye düşünmeden edemiyorum. Tabii ya çocuklar başıboş sokağa bırakılıyordu.
Disiplin olayı tartışmalı. Şüphesiz önceden otoriter aile vardı. Otorite aracı anne terliğiydi. Her ne kadar o günleri gülümseyerek hatırlasak da artık bu yöntemler kabul görmüyor. Hatta o kadar kabul görmüyor ki zamanında bu disiplin araçlarının içinden geçmiş büyüklerimiz o günleri reddediyor. Siz de çocukluk travmanızla şizofren yerine konulduğunuzla kalıyorsunuz. Şu an demokratik aileler daha yaygın olsa da çocukların travmatize edilmemesi konusunda iyice hassas davranılmasının daha disiplinsiz çocuklara sebep olup olmadığı tartışmalı.
Yeni nesil ve eski nesil ebeveynlik arasındaki bazı farklar
Ben boomerları suçlamıyorum. Bunlar o zamanlar normal görülen şeyler. Zaman değişiyor. Her nesil farklılaşıyor. Ancak bence şu dönemki ebeveynlik çok daha zor. Bu dönemde okuldaki öğretmenler hiçbir disiplin aracı uygulamıyor ya da uygulayamıyor. Ebeveynden imkansız beklentiler içine giriyorlar. Ebeveyn katılımlı ödevler gününüzün yarısını alabiliyor. Halbuki ben çocukken ailemin ödevimden bile haberi olmazdı. Şu an tüm ebeveynler her gün çocuğuyla bir eğitici aktivite yapmaya çalışıyor. Bunun için araştırıyor, kendileri materyal yapıyor ya da satın alıyorlar. Bu ebeveynlere sorsan kendi çocukluklarında aileleriyle oynamamışlardır bile.
Artık kaçırılır, araba çarpar endişesiyle çocuklar sokağa salınmıyor. Özel parklara götürülüp hususi başında bekleniyor. Çocuğu ekstra spor veya sanat kurslarına göndermek normal karşılanıyor. Eskiden çocuğun akademik başarısını etkiler endişesiyle okul dışı aktivitelere hoş bakılmazdı. Bütün bu sorumluluğun yanında ekonomi de aileleri artık daha fazla zorluyor. Ekonomik krizler eskiden de var olsa da vasıflı ve eğitimli kesim şimdi eskisinden daha çok zorlanıyor. Eskiden en azından kooperatife giriliyormuş.
Bu yazıda vurgulamak istediğim geçen yazıda bahsettiğim beslenmenin nesillere nasıl damga vurduğu. Anladığım kadarıyla çocuklarda beslenme eski nesil için hayati önemdeymiş. Özellikle 12 yaşına kadar yemek çocuğun ağzına tutulurmuş. Burada yine sorumluluk verilmeyen çocuk olgusu var. Şimdi blw gibi yöntemlerin yanında 12 yaşında annesi tarafından ağzına kaşık tutulan bir çocuk düşünebiliyor musunuz? Çocukların etrafı kirletmesi ayrı bir şey. Peki eskiden çocuklar hiç mi etrafı kirletmezdi? Benim hatırladığım kadarıyla şimdikilerden de beter kirletirdik. Ancak boomerlara sorsan her şey çok tertipli düzenliydi. Çocuğun nasıl beslendiği önemli olmaksızın kilolu olması önemli eski nesile göre. Gerçi onlar da haklı o zamanlar bu kadar kilo yapıcı sağlıksız besin yoktu ki. Hoş biz de bir deri bir kemiktik zaten.