Sosis Partisi Film Yorum
Dünyanın bir süper marketten ibaret olduğunu düşünün. Düşünsenize paketinde bekleyen bir sosissiniz ve dünyada gördükleriniz süper marketten ibaret. Tek etkileşiminiz marketteki diğer ürünlerle. Marketin dışı, müşteriler sizin için tam bir muamma. Market ayrı bir dünya. Çeşit çeşit ürün var. Hatta hint yemekleri, meksika ve alman yemekleri gibi reyonlarda ayrı kültürler yaşanıyor. Böyle bir dünyada yaşasaydınız hayat amacınız, inançlarınız ne olurdu hiç düşündünüz mü? Sosis partisi tam da bunu anlatıyor. Hayatımızın tüketime dönüştüğü bu devirde çok güzel bir konu seçimi olmuş.
Animasyon olduğuna aldanıp sakın çocuğunuzla izlemeye kallmayın. Film uyuşturucu kullanımından cinselliğe kadar pek çok +18 sahne barındırıyor. Ama sosis ve sandiviç ekmeğinin sevişmesi ve diğer ürünlerin sevişmesi falan aslında komik.
Süper markette her gün, güzel bir şarkıyla başlıyor. Her ürün müşteriler tarafından alınmak istiyor. Hayat amaçları bozulmadan alınmak. İşte böyle bir markette yaşayan bir sosis aynı rafta beraber yaşadıkları bir sandiviç ekmeğine aşıktır. Bir gün amaçları gerçekleşir ve alışveriş sepetinde yerlerini alırlar. Bütün ürünler çok heyecanlıdır. Ama sepete konan başka bir ürün olan ballı hardal çok panik yapar ve harika ötesinin (market dışını böyle adlandırıyorlar.) aslında hiç güzel olmadığını müşterilerin barbar olduğunu ve kendilerini öldüreceğini söyler. Bu acıya katlanacağına intihar eder. Sosis ve sandiviç ekmeği ambalajından çıkıp ballı hardalı tutmaya kalkarlar ama engel olamazlar. Bunun akabinde ortalık karışır. Sepet devrilir. Ürünler yere dökülünce tam bir kaos olur. Kırık bir reçel kavanozunun başında ağlayan fıstık ezmesi, hasarlanan bir tuvalet temizleyici… Bu arada sosis ve sandiviç ekmeği kaçar. Görevli ortalığı temizler.
Sosisin kafası karışmıştır. Acaba gerçekten harika ötesi yalan mıdır? Ballı hardal ölmeden önce bozulmayanların her şeyi bildiğini söylemiştir. Böylece sosis son kullanma tarihi geçmeyen çok eskiden beri markette yaşayan ateş suyu ve arkadaşlarına ulaşıp bunu sormaya karar verir. Sandiviç ekmeği, çörek ve lavaşla yola çıkarlar.
Sosis, market kapandıktan sonra çılgın bir partinin olduğu içki reyonuna girer ve ateş suyu ve arkadaşlarını bir mağarada ateş başında bulur. Ateş suyu kızıl derilidir ve kendi reyonundan eden krakerlerden şikayet eder. Gerçekleri duymadan önce biraz tüttürüp kafa bulurlar. Sonra ona gerçekleri açıklarlar.
Şarkı ve harika ötesini kendilerinin uydurduklarını söylerler. Normalde tanrılar sandıkları müşteriler onları yiyecektir. Çünkü bu onları güçlü kılmaktadır. Önceden tüm ürünler alınmaktan korkar hayatlarını korkuyla yaşarlarmış. Korkunun ecele ne faydası var en azından mutlu yaşasınlar diye harika ötesi ve şarkıyı uydurduklarını söyler. Ama zamanla ürünler şarkının sözlerini değiştirmeye kalkmışlar. Ayrımcılık yapıp tanrıların bazı ürünleri sevmediklerini onların yok edilmesi gerektiğini söylemişler. Ateş suyu bunları anlatırken arka planda dünyanın savaşlar ve nazileri içeren kısa bir tarihi market ürünleri üzerinden anlatılıyor. Böylelikle bugüne ulaşmışlar. Sosis bunun üzerine tüm gerçekleri herkese anlatacağını söyler. Ateş suyu ve arkadaşları nasılsa buna kimsenin inanmayacağını düşünüp takılmaya devam ederler.
Sosis önce kanıt bulmaya çalışırlar. Bir taraftan çöpe giden hasarlı tuvalet temizleyici deterjanını akıtmış, yerine ölmek üzere olan üzüm suyunu içmiş, intikam için geri dönmüş, sosis ve arkadaşlarının peşine düşmüştür. Bu yolda taco da onlara katılır. Sosis mutfak reyonunda bulduğu tarif kitabını kanıt olarak canlı yayın yapıp tüm markete gösterir ama kimse ona inanmak istemez. Bu arada ambalajdan arkadaşı küçük sosis satın alındığı için bir müşterinin evine girer. Tüm ürünler çok heyecanlıdır. Her şey çok mükemmeldir. Sonra olan olur ve tanrı sandıkları müşteri patatesi acımasızca soyar. Peyniri cipslerin üstüne hunharca rendeler. Mikrodalga fırında can vermekte olan cipsler bunu hak edecek ne yaptıklarını sorarlar kendi kendilerine. Haşlama suyundan kaçan birkaç tane bebek havucu tanrı yer. Küçük sosis bu katliam ortamında kendini pencereden atar. Sokağa düşen küçük sosis orada uyuşturucu satıcısından mal almakta olan bir tanrının peşine takılır. Onun evinde her şeyi bilen, kendine pille çalışan tekerlekli sandalye yapan ve Stephen Hawking’e aşırı benzeyen bir çiğnenmiş sakıza rastlar. O küçük sosisi markete geri götürür. Sonunda markette ortalık biraz karışır bunun üzerine ürünler birlik olmaya karar verirler ve hepsi sevişmeye başlar. Son sahnede ateş suyu ve çiğnenmiş sakız birlikte tartışıp aslında hayatın bir illüzyon olduğunu, her şeyin görmedikleri başka tanrıların eğlenmesi için uydurulduğu, bunun adının da çizgi film olduğunu söylerler ve hep beraber başka boyuta geçerler.
Animasyon filmi, insanın din anlayışını ve insanlık tarihini sorgulaması açısından ilgimi çekti. Sonunda kadim bilgelik ve bilimle her şeyi çözmeleri de çok güzeldi. Başka yorumlara baktığımda insanların sevişme sahnelerinden çok rahatsız olduğunu gördüm ama ben orada savaşma seviş mesajı verdiklerini düşündüm. Genel olarak ayrılmayın, ayrımcılık yapmayın, birlik olun mesajları verilmiş bana göre.
Çocuk filmi çıkınca bu film çıkıyor bu ne ya bilmeyen bir çocuk için çok masumca ama kardeşim bari şu filmi çocuk filmlerinden kaldırın