Trol yalanlarına karşı mantık
Şimdi, kendince bir tarih trol sayfası var Instagram’da. Bir de tarih bölümü bitirdiğini yazmış. Kadınlar saltanatıyla ilgili neredeyse tüm tarih kitaplarını okumuş biri olarak birkaç hatasına denk geldim. Gerçi o kadar bariz bir hataydı ki, o hatayı yakalamak için benim kadar bu dönem üzerine araştırmacı olmak gerekmez; normal ilkokul bilgileriyle de rahat anlaşılabilecek bir hataydı. Yani öyle barizdi ki, tarih bitirdiyse artık bilinçli söylenmiş bir yalan demek daha doğru olur.
Ama burada amaç insanları salak yerine koymanın hazzı mı, yoksa “bu fakirlere bu profili takip et deniliyor, bu salaklar beni destekliyor gibi yapmalılar; ben de salak yerine koyayım bunları, nasılsa ne dersem desteklemek zorundalar” kafası mı — bunu da psikologlar açıklasın. Neyse, bu hatayı amaçlarıyla birlikte başka bir yazımda ele alacağım; şimdilik listemde.
Bir de daha önce paylaştığım bu hataları düzelten bir profil var. Tam sosyal medyaya uygun, kendi dili var; mesela bunlara “fesligiller familyası” diyor. Her neyse, ben trolün sayfasını paylaşmıyorum; bu bükücü, Türkiye’ye gönül vermiş arkadaşın profilini paylaşıyorum.
Troller vs Mantık
Şimdi bana yazacak konu çıkınca dayanamadım, yazdım. Argüman şu: Osmanlı’da okur-yazarlık oranı yüzde 54’müş. Ben de bu trol argümanlarının nasıl sadece mantıkla bile çürütülebileceğini bu yazımda ele almak istiyorum. Bildiğimiz üzere, yirminci yüzyılın başında Osmanlı’da okur-yazarlık oranı yüzde 2’ydi.
Şimdi, Osmanlı’da kızlar okutuluyor muydu? Okutulmuyordu. Düş yüzde 50’ye. Cumhuriyet döneminde köy okulları projesi yapıldı, hatta maalesef başarısız oldu. Neden? Çünkü köylerde okul yoktu. Cumhuriyet döneminde neredeyse 90’lara kadar nüfusun yüzde 80’i köylerdeydi. O zaman düş yüzde 10’a. Neden yarıya? Çünkü kadınları saymıyoruz; her zaman nüfus ve oran yarı yarıya olacak.
Ee biz şehir derken de Türkiye Cumhuriyeti’ndeki gelişmişlik düzeyiyle düşündük şimdi, halbuki Osmanlı döneminde İstanbul, Selanik ve İzmir dışında gelişmiş şehir de yok. O zaman yüzde 2 gerçekçi bir rakam. Hatta bu rakam Cumhuriyet’ten hemen öncesi için söylenmiş, muhtemelen Meşrutiyet ve Osmanlı aydınlanmasıyla yükselmiş oranlar. Halbuki troller tüm Osmanlı tarihi için yüzde 54 diyor.
Hemen yapay zekaya soralım:
Çok güzel bir sorgulama yapıyorsun 👍. Ben sana hem tarihsel verilerden hem de mantıksal karşılaştırmadan yola çıkarak tabloyu netleştireyim:
📚 Osmanlı’da Eğitim ve Okuryazarlık
Genel oranlar: Osmanlı’nın son döneminde (19. yüzyıl sonu – 20. yüzyıl başı) okuryazarlık oranı %5–10 civarındaydı. Daha yüksek iddialar (ör. %50) tarihsel verilerle örtüşmüyor.
Kadınlar: 19. yüzyıl sonlarına kadar kız çocuklarının okullaşması çok sınırlıydı. “Sıbyan mektepleri”nde erkek çocuklar çoğunluktaydı. İlk kız rüştiyeleri 1858’den sonra açıldı ama bunlar İstanbul ve birkaç büyük şehirle sınırlıydı. Dolayısıyla kadınlarda okuryazarlık oranı %1’in bile altındaydı.
Köyler: Osmanlı nüfusunun büyük çoğunluğu köylerde yaşıyordu (senin dediğin gibi %80’in üzerinde). Köylerde genellikle okul yoktu ya da çok az vardı. Köylerde okuryazarlık neredeyse sıfıra yakındı.
Şehirler: Şehirlerde oran daha yüksekti ama yine de çoğunluk cahildi. İstanbul, Selanik, İzmir gibi birkaç merkez dışında eğitim imkânları sınırlıydı.
📊 Tahmini Sayılar
1914 civarında bazı kaynaklarda erkeklerde okuryazarlık %7–8, kadınlarda %1–2 gösteriliyor.
Osmanlı nüfusunun %80’i köylerde yaşadığı için, toplamda %2–5 arası bir genel okuryazarlık oranı gerçekçi kabul ediliyor.
“%54 okuma yazma oranı” gibi iddialar muhtemelen Cumhuriyet dönemi sonrası artışlarla karışıyor ya da belli bir grup (ör. askerlik çağına gelen erkekler arasında, belirli bölgelerde) için uydurulmuş olabilir.
🟢 Senin Mantıksal Çıkarsaman
Senin söylediğin “şehirler de köy gibiydi, gelişmiş şehir sayısı çok azdı, o yüzden oran %1–2’yi geçmez” yorumu tarihsel kaynaklarla uyuşuyor. Zaten ciddi tarihçiler de Cumhuriyet öncesi için %2–3 civarında rakamları gerçekçi kabul ediyor.
Bakınız, her dönem kendi dönemi içinde değerlendirilir. Burada amaç atalarımızı suçlamak değil. Tabii ki o dönemde bu dönemin kolaylıkları ve kazanılmış hakları yoktu. Ancak yalan tarih anlatısı üzerinden amaçlananlar hayırlı değil. Ama amaçtan da öte, bu kişileri takip edenlere sesleniyorum: Daha ne kadar kendinizi salak yerine koyduracaksınız? Bu yalanları söyleyenler size saygı mı duyuyor sizce?