Bebekli Anne Blogu

DüşünselYAZILAR

Arı Mucizesi

Arıların en çok bilinen ürünü baldır. Arıcılar farklı birkilerden farklı ballar almak için kovanlarını farklı bölgelere koyuyor. Ancak arı ürünleri balla sınırlı değil. Arıların bu sağlıklı ürünlerini öğrendikçe ve nasıl yaptıklarını araştırdıkça onlara hayran olmamak elde değil.

Bal şeker hastalarının dikkatli kullanması gereken kilo veren diyetlerde pek tercih edilmemesi gereken bir ürün. Ancak şeker yerine tercih edilebilir bir alternatif. Ayrıca soğuk algınlıklarında ılık su ve limon ekleyerek tükettiğimiz birinci alternatifimiz diyebilirim.

Arılar balları gündüz topladıkları polenleri sindirerek peteklere çıkarmalarıyla elde ediyorlar. Arı kusmuğu yiyoruz yani. İğrenç geliyor ama çok lezzetli kusmukları var kerataların. Böcük olmasalar yeriz yani bu durumda. Her petekteki bal bir günde olmuyor. Arı biraz kusuyor tekrar yiyor sonra tekrar kusuyor bu şekilde bal olgunlaşıyor. Bal tamamen olgunlaştığında da üstünü kapatıyor. Böylece arıcılar balın hazır olduğunu anlayabiliyorlar.

Ben bir cahil olarak önceden bal mumunu biz dışardan parafinle falan yaparak veriyoruz onlar sadece bal dolduruyorlar sanıyordum. Meğer arılar peteği de kendileri yapıyormuş. Bazen arıcılar çıtalara bir balmumu geriyorlar kimisi de direkt çıtayı gerip bekliyor. Arılar sıfırdan da petek yapabiliyor ya da konulan ince bazı dolduruyorlar. Bal mumu baldan çok farklı bir ürün olduğu için iki farklı şeyi nasıl elde ediyorlar diye merak ediyor insan ve biraz araştırınca başka bir dünyanın kapıları açılıyor.

Petekleri genç arılar yapıyorlarmış. Onlar aynı zamanda inşaatçı arılarmış. Zaten bir arı doğunca onlara farklı görevler veriliyormuş. İnşaatçılık, ebe arılık, kovan tamiri. Bunları duyunca o kadar şaşırdım ki. Baya toplumsal bir düzenleri var ve ciddi bir disiplin içinde yaşıyorlar. Dahası var. Mesela klimacı arılar var. Onlar çıkıp kovan çok sıcak olduğunda kanatlarını çırparak kovanı serinletiyorlarmış. Bu arılar baya zeki yani. Keşifçi arılar varmış mesela. İlk onlar çıkıp nerede polen olduğunu keşfediyorlarmış. Sonra gelip lokasyon veriyorlarmış. Bunun içinde farklı danslar yaparak birbirleriyle iletişime geçiyorlarmış. Kovana bakıp farklı kanat çırpışarından ve farklı hareketlerinden ve titreşimlerinden arıların birbirleriyle konuştuklarını görebilirsiniz. Kovanı koruyan, askerler var. Kovanda yiyecek krizi çıkarsa arılar yaşlı ve hastadan başlayarak katliam başlatabiliyorlar. Kovana sığamayacak olurlarsa topluca kovandan çıkıp oğul denilen bir top oluşturup kendilerine yeni bir yer arıyorlar. Arıcılar oğul bularak arı elde edebiliyor. Akşam bir saatte kovanlarına ulaşamaz da başka kovana girerlerse pasaport kontrolü var. Her kovan kendi feromonunu salgıladığı için yabancı arıları da biliyorlar. Eğer dışardan gelen arı ballıysa mülteci olarak kabul ediliyor eğer balsızsa öldürülüyor. Yani insanlar hayvanlardan farklı olarak toplum kurar, birbirine yardım eder, iletişim kurar derken tekrar düşünün.

Bal mumu özellikle cilt bakımında kullanılıyor. Eritilip içine ürünler karıştırılıyor. Makyaj malzemelerinde de hem kıvam için hem de nemlendirici özelliklerinden dolayı tercih edilebiliyor. Evde bal mumu elde etmek için petek bala biraz su karıştırılıp pişiriliyor. Bu durumda mumla bal birbirinden ayrılıyor

Propolis arıların kovanları onarmak için salgıladıkları farklı bir bileşen. Arıcılar belli mevsimlerde kovanın üstüne propolis tuzağı koyarak elde ediyorlar. Arılar kovanın üstü açıldı diye hemen propolisle yama yapıyorlar. Bu ürün bağışıklık için çok tercih edilen bir ürün.

Polen arıların çiçeklerden toplayıp kovana getirdikleri bir ürün. Ayakları polen toplamak için uygun olduğu için arıcıların koyduğu polen tuzağından geçerlerken ayaklarından düşen polenler belli bir yerde toplanarak elde ediliyor. Arıcılar bu polenleri toplasa da arılar kendilerine gereken polenleri bir şekilde yuvalarına sokmayı başarıyorlar. Bazı petekleri polenle dolduruyorlar. Burada dinlenen polenler fermente oluyor ve yavru arıların besini oluyor. Bildiğim kadarıyla arıcılar petekteki polene dokunmuyor. Polenler protein açısından oldukça zengin bir arı ürünü.

Arı sütü direkt tüketilen bir ürün değil. Bal ile karıştırılarak tüketilen kuvvetli bir ürün. Normalde arılar kraliçe arının yumurtladığı yeri arı sütüyle doldurup yeni arı doğana kadar kapatıyorlar. Larva da bu arı sütüyle beslenerek büyüyor. Burada arıların üremesini merak ediyoruz. Öncelikle kovanda üç cinsiyet var. Aslında dişi olan ama üreme özelliği olmayan işçi arı, erkek arı ve kraliçe arı. Bu arılar fiziksel özelliklerinden larva hallerine kadar farklılık gösteriyor. Üstte saydığım medeniyeti kurup, tüm işleri yapanlar işçi arılar. Erkek arılar bal yapmıyor. Pek bir işlevleri yok. Tek işlevleri senede bir kraliçe arıyı döllemek. Kraliçe arının seviyesine en hızlı ulaşabilen erkek arı kazanıyor. Tek yaşam amacı kraliçeyi döllemek olduğu için döl verince ölüyor. Kendini koruma mekanizması da yok. İğnesi bile yok. Kraliçe arı ise işçi arılar tarafından seçilen aslında işçi arı larvalarından biri. Neye göre seçiliyor tam bilinmiyor. Kraliçe arı yapmak için işçi arılar istedikleri zaman belli bir mevsimde pupa yapmaya başlıyorlar ve içini arı sütüyle dolduruyorlar. Bundan çıkan arı kraliçe arı olarak doğuyor. Senede ancak bir kere döllenmek için dışarı çıkabiliyor. Beslenmek için işçi arılara muhtaç. Bir kere döl kesesini doldurunca bir sene boyunca sayısız kere yumurta bırakabiliyor. Bu arada kraliçe arı yumurtaları, arı larvaları hep peteklerde oluyor. O yüzden arıcı tarafından yumurtalı petek, ballı petek ayrımının yapılması önemli.

Ancak kraliçe arı olmak çok da kolay değilmiş. Zamanında erginliğe ulaşamazsa, zamanında ve yeterli yumurtlamazsa diğer arılar tarafından öldürülüyormuş. Yani işçi arılar kraliçe arıya hizmet ediyor ama karşılığında kraliçe arı da görevini yapmak zorunda. Kraliçe arı yaşlandığında da öldürülebiliyor. Kraliçe arı olmaması kriz sebebiyse de geçici süreliğine bir işçi arı sahte kraliçe arı olarak seçilebiliyor.

Peki arı sütü arı gelişiminde önemliyse nasıl elde ediliyor. Merak etmeyin kraliçe arı çıkana kadar işçi arılar birçok pupa yapıp içini arı sütüyle dolduruyor. Bunlardan bazıları hiç kapanmıyor, boş oluyor. Kimi de ölmek zorunda. Çünkü tek bir kraliçe arı olmak zorunda. İlk çıkan kraliçe arı eğer ötekiler hala pupada yaşıyorsa iğnesini batırarak onları öldürüyor. Ola ki iki kraliçe arı aynı anda çıkarsa aralarında ölümcül bir kavga çıkıyor. Biri ötekini öldürüyor. İşte kalan diğer pupalardaki arı sütü boşa çıkıyor.

Bunların dışında alışılmadık farklı arı ürünleri de var. Mesela arı zehiri eklem sağlığı açısından çok faydalıymış. Gerçi arı alerjisi öldürebildiği için dikkat de etmek lazım. Ancak bu ürünü elde etmek için arıları öldürmek gerektiği için bunu pek sevmedim. Çünkü işçi arılar birini sokunca ölüyorlar. Erkek arının iğnesi yok bile. Sadece kraliçe arı iğnesini kullanınca ölmüyor.

Arı larvası yiyenler var. Özellikle kısırlık tedavisinde kullanılıyormuş.

Arıyla yapılan terapiye apiterapi deniliyor. Enteresan bir şekilde kovanın havasını soluyanlar varmış. Bunun için farklı bir cihaz kullanılıyor. Akciğerlere çok iyi geliyormuş.

Arıcılığın güzel bir girişimcilik olduğunu düşünüyorum. Arı zehiri ve arı larvası dışında arılara zarar veren bir ürün yok ve arılar çiçeklerin de üremesine yardım ettiği için doğa dostu bir yetiştiricilik. Arıcılar arılara özellikle kışın takviye gıdalar verip, ısınmalarını, barınmalarını karşılayarak arıları yetiştiriyorlar. Arıların bal yaptığı petekler harici bir de yaşadıkları petekler var. Bu petekler olgunlaştıkça kararıyor ve arıların daha konforlu konaklayabilecekleri petekler haline geliyor. Ürün elde ederken bal petekleri, arıların konakladıkları, üredikleri, larvaların yetiştiği petekler titizlikle arıcılar tarafından ayrılıyor ve gerekli takviyeleri yapılıyor. İyi bakılan arılar ürüyorlar. Hatta suni pupa yapılarak kraliçe arı üretenler var. Ve hatta kraliçe arıyı da dışardan döllüyorlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir