DOKTOR KORKUSU OLANLAR iÇiN GEBELiK REHBERi
Benim gibi iğne korkunuz varsa ve kafanızda sürekli felaket senaryoları üretiyorsanız hamile olduğunuzu öğrenince dehşete düşmüş olabilirsiniz. Bizde felaket senaryoları üretmek genetik. Bir de meslek icabı sağlıkla alakalı felaket senaryolarını bilmek hatta örneklerini görmek yardımcı olmuyor. Benim gibi manyaksanız gelin ve benim derin araştırmalarıma kulak verin. Zira tüm felaket senaryolarını sıralamaya çalıştım. Dikkatli okursanız vücudunuza kaç defa iğne saplanacağını da hesaplayabilirsiniz. Belirsizlikten korkacağınıza bilin ki hazır olun. Emin olun benim gibi doktor korkusu olan biriyseniz okuyunca içiniz rahat edecek.
Şunu da eklemek isterim ki yazıdaki her şey kendi araştırmalarımı ve tecrübelerimi yansıtıyor. Herkesin bünyesi farklı olabilir. Bu yüzden sağlık durumunuzla ilgili her şeyi mutlaka doktorunuza danışın.
Gebelik Öncesi:
Eğer çoğu anne baba gibi planlı bir gebelik düşünüyorsanız önerilen birçok şey var. Gebelikten üç ay öncesinden folik asit kullanılmaya başlanması nöral tüp defektlerinin oluşmasını önlemek için önemlidir. Folik asit ayrıca balık ve yeşil yapraklı sebzelerde de bulunuyor. Alkol ve sigara bebek gelişimini etkileyeceği için kesinlikle bırakılması gerekiyor. Ayrıca kahve tüketimi de önerilmiyor. Bu dönemlerde çok sıcak banyolar yapılması da önerilmiyor. Çünkü embriyo gelişimini olumsuz etkileyebilir.
Gebelik öncesi bazı testlerin yapılması düşüklerin önlenmesi için faydalı olabilir. Ayrıca son dönem infertilite dediğimiz kısırlık problemi oldukça yaygın. Birçok çift tedaviyle çocuk sahibi olabiliyor.
Elisa ve talasemi testleri artık evlenmeden önce rutin olarak yapılıyor. Elisa testi; Aids, Hepatit C, Hepatit B ve Hepatit A gibi virütik ve kan yoluyla geçen hastalıklarla ilgili bilgi veriyor. Bu hastalıklar cinsel yolla da bulaştığı için evlenmeden önce aile sağlığı merkezleri tarafından yapılması zorunlu. Hepatit B bulaşıcılığı yüksek ve toplumumuzda çok yaygın olan bir hastalık. Bulaştığı zaman bulgu vermeyebiliyor ve seneler sonra aniden karaciğer yetmezliğine sebep oluyor. Artık Hepatit B’ye karşı üç doz aşıyla korunabiliyoruz. Eğer aşınız yoksa aşılanabilirsiniz. Besinlerden geçebilen Hepatit A’nın da aynı şekilde aşısı var. Bu virüs 30 yaşından sonra bulaşırsa yüzde bir oranında karaciğer yetmezliğine sebep olabiliyor. Çok daha fazla tehlikeli olan Hepatit C ve Aids’e karşı maalesef aşı yok. Eğer bu hastalıklar kanda pozitif çıkarsa yalancı pozitif olma ihtimaline karşı tahlilleri tekrarlamak için mutlaka telefonla sizi merkeze çağırıyorlar. Talasemi taşıyıcılığı pozitifse sizi aramıyorlar. O yüzden talasemi taşıyıcısı olup olmadığınızı bilmiyorsanız mutlaka testin sonucunu almaya gidin. Talasemi taşıyıcılığı anemiye sebep olabilir. Ama asıl tehlike hem anne hem baba talasemi taşıyıcısıysa ortaya çıkıyor. Bebiş talasemi hastası olabiliyor. Ayrıca bu tahlillerde kan uyuşmazlığına da bakılıyor. Eğer kadın negatif erkek pozitif kan grubuna sahipse bebekte doğar doğmaz patolojik sarılık görülebiliyor. Bu durumda kan değişimi yapılıyor. Gebelikte bu durumu önlemek için uygulamalar yapılabiliyor.
Elisa testleri gebelik öncesi tekrarlanabilir. Çünkü bu hastalıklar anneden bebeğe geçebilir. Onun dışında kan şekeri ve tiroid fonksiyonları değerlendirilmelidir. Rubella, toksoplazma ve kızamıkçık varlığı ve bağışıklığı kan tahlillerinde bakılmalıdır. Bu problemler gebe kalmaya engel olabilir. Ya da gebe kalınırsa gelişim bozuklukları ve düşüklere yol açabilir. Kadınlarda rahim ağzı tarama testleri, rahim ağzı kanseri erken teşhisi ayrıca bakteriyel ve mantar enfeksiyonlarının belirlenmesini sağlar. Erkeklerde sperm sayısı ve hareketliliği de değerlendirilebilir.
Bir çift bir sene denemesine rağmen çocuk yapamıyorsa buna infertilite deniliyor ve daha ileri tetkikler yapılıyor. Bazı durumlarda birden fazla düşükle karşılaşılmadan ileri tetkik yapılmıyor. Ileri tetkiklerde kan tahlili ve üreme organları taranıyor. Kan pıhtılaşma faktörlerinde anomali bulunması düşüklere sebebiyet verebiliyor. Bu durumda gebelik döneminde sürekli ilaç kullanılması gerekiyor.
Gebelik testleri:
Ev tipi gebelik testleri hemen sonuç vermeyebilir. Hatta erken dönemde gebelik olmasına rağmen negatif sonuç verebilir. Şimdi gebelik oluştuktan
bir hafta sonra sonuç veren testler varmış. En erken sonuç veren şey kan tahlilidir. Benim gibi iğneden korkan biriyseniz her şüphede koşup damarınızı deldirmeyin. Klasik ev tipi gebelik testlerinde bir damla idrarınızı damlatıp bir süre bekliyorsunuz. Tek çizgi negatif, çift çizgi pozitif sonuç anlamına gelir. Eğer pozitif çıkarsa kendinize bir kadın doğum uzmanı ayarlama zamanı gelmiş demektir.
Erken gebelik belirtilerinin çoğunluğu adet öncesi belirtilerle karışabilir. Kasık, meme ağrısı, meme hassasiyeti, uykuya eğilim gibi. En önemli belirti adetin gecikmesidir. 2-3 gün gecikme anlamlı olmayabilir. Siz yine en az 5 gün bekleyin.
Gebeliğinizi öğrendiğinizde gebelik haftası hesaplama esası son adet tarihi olduğu için en erken dört haftalık gebelik olmuş oluyor. Yani birinci ayınızın sonu ya da ikinci ayınızın içindeyken bebişinizi öğreniyorsunuz.
Kadın doğum doktoruna gittiğinizde yapılan ultrasonla ve gebelik kesesinin görülmesiyle teşhis konulur. Size de milim çapındaki bebeğiniz ve kesesinin ilk görüntüsü saklamanız için verilir. Erken dönemde gebelik kesesi görülmeyebilir. Bazen vajinal ultrasonla kese görülebilir. Kesenin yumurtalık yakınında ekilmesi dış gebelik denilen problemdir. Çok tehlikelidir. Hayati tehlike oluşturduğu için acil ameliyata alınır ve ileri vakalarda ilgili tüp kesilip alınır. Tekrarlama riskine karşı sonraki gebelik tüp bebek yoluyla yapılır. Bunun dışında embriyo yerine mol gebelik (halk arası su gebeliği de denilir) görülürse bebek oluşmamış demektir ve ufak bir operasyonla rahim temizlenir. Yani erken hekim kontrolü bu durumlara karşı çok önemlidir.
Doktora gittiğinizde ultrason görüntüsüyle birlikte kan tahlili yapılır. Annelik hormonu denilen Beta Hcg değerinin normal olup olmadığı önemlidir. Evde yaptığınız idrar tahlili de idrarda bu hormonun miktarına göre pozitif ya da negatif çıkar. Ayrıca yukarda gebelik öncesinde yazdığım kan tahlilleri yapılmadıysa yapılır. Toksoplazma enfeksiyonunun hamilelik döneminde geçirilmesi bebekte ciddi gelişim bozukluklarına yol açabilir. O yüzden eğer bağışıklık yoksa annenin sebze ve meyveleri iyi yıkayarak yemesi ve hayvansal ürünleri iyi pişirmesi gerekmektedir. Annede anemi varsa demir takviyesine hemen başlanılır. Ayrıca gebelik öncesinden başlanmadıysa folik asit takviyesine hemen başlanılır. Üçüncü ayın bitimine kadar devam edilir. Vitamin desteğine de hamilelik boyunca devam edilir.
Ikinci kontrolde bebeğin kalp sesleri alınır. Bebeğinizin kalp seslerini duyduğunuzda çok duygulanabilirsiniz. 6-9. haftalar arasında kalp sesleri alınmalıdır. Eğer kalbi çalışmaya başlamazsa düşük olur. Düşük oluşmadıysa da anne hayatını riske atmamak için bebek alınır. Bundan sonra eğer sağlıklı bir gebeliğiniz varsa sekizinci aya kadar kontroller aylık olarak devam eder. Her kontrolde kilo ve tansiyon takibi yapılır, ultrasonla bebeğe bakılır.
Birinci trimesterde anne adayı bazı rahatsızlıklar yaşayabilir. İkinci aydan itibaren mide bulantısı, kusma ve uykuya eğilim başlar. Üçüncü ayın sonuna kadar bu bulgular devam eder. Mide bulantıları sabahları daha fazladır ve birçok gıdadan tiksinmenize sebep olur. Bu dönem genellikle kilo alınmaz ve karnınız belli olmaz. Yine de büyük boy spor pantolonlarla daha rahat edebilirsiniz.
Birinci trimesterin sonunda tarama testleri yapılır. 11.-14. haftalar arası yapılan tarama testi, ikili tarama testidir. Ve tarama testleri arasında en hassas olan testtir. Bu testte annenin kanındaki bazı hormonların seviyesine bakılır ve ayrıntılı ultrason görüntülemeyle bebeğin ense kalınlığı ölçülür. Bu test down sendromu ve trizomi 18 gibi genetik bozukluklardan kaynaklanan hastalıkları tarar. Bu test bir tanı testi değildir. Risk yüzdesi verir. Bu risk yüzdesi anne yaşına da bağlı olarak artar. Anne 35 yaşından büyükse riskli çıkar. Eğer risk fazla çıkarsa amniyosentez ya da sonraki tarama testlerine yönlendirilir. Bugün tarama testleri tüm gebelere yapılıyor. Kesin sonuç vermediği için yaptırmak strese girmek lazım mı emin değilim. Zaten bir problem varsa da önleyebileceğiniz bir şey yok. İsteğe bağlı kürtaj on haftadır. Fakat çocukta anomali kesinleşirse bu durumda isteğe bağlı kürtaj yapılabiliyor. Doktorların ısrarının en önemli sebebi anomali önemli boyuttaysa belli bir aydan sonra hem bebeğin hem de annenin hayatını tehlikeye atmasıdır.
İkinci trimester:
Bu dönem folik asit kesiliyor. Anemi olsa da olmasa da demir takviyesine başlanıyor. Bazı doktorlar kalsiyum desteği veriyor. Kalsiyum almasanız da D vitamini desteği almak önemliymiş. (Çoğu kalsiyum tableti D vitamini de içeriyor.) Bazı doktorlar omega takviyesi veriyor. Bazı doktorlar da tüm bu takviyeleri süt ürünleri, balık ve güneşten alınması gerektiğini söylüyor. Bu dönem çatlak kremleri kullanmaya başlamak önemli. Bende işe yaramadı. Ben karnım şişecek diye karnımın üstüne uygulamıştım. Ama hamileliğimin son ayında bir anda bacaklarımda ve kasıklarımda çatlaklar çıkmaya başladı. Siz siz olun kalçalarınıza, kasıklarınıza ve bacaklarınuza da çatlak kremi sürün. Bazıları hindistan cevizi yağı veya badem yağı öneriyor. Bazıları da badem yağının kıllanma artışına sebep olduğunu söylüyor. Zaten hamilelikte kıllanma olabiliyor. Ayrıca yüzde lekelenmeler olabiliyor. Siz ne olur ne olmaz yüzünüze iyi bir güneş kremi kullanın.
İkinci trimesterin ilk haftaları yani 14.-16. haftalar bebeğinizin cinsiyetini öğreneceğiniz haftalar. 12. haftadan itibaren kesin olmamakla birlikte cinsiyet ultrasonda görülebilir ama acele etmeyin sabırlı davranın. Zaten alışveriş için daha çok vaktiniz var. Bazen bebek göstermeyebiliyor ve 16. haftada bile öğrenemeyebiliyorsunuz. Ayrıca artık karnınızda şekilsiz bir hücre yığını değil minyatür bir bebek var ve çoktan hareketlendi. O artık karnınızda zıplıyor, dönüyor.
İkinci trimesterde yapılan testlerin başında yine tarama testleri geliyor. Bunlardan ilki üçlü, ikincisi dörtlü tarama testi. Tarama testleri ilk çıktığında sadece üçlü tarama testi varmış. Sonra duyarlığı daha iyi olan ikili tarama testi çıkmış ve üçlü tarama testi popülerliğini yitirmiş. İkili tarama testinden tek farkı nöral tüp defektlerini belirlemesi. Bunun için kanda AFP değerine bakılıyor. Bazı doktorlar sadece buna baktırılmasını önerebiliyorlar. Benim doktorum ikili tarama testinden başka bir tarama testi önermedi.
Diğerlerinden daha yeni olan dörtlü tarama testi anladığım kadarıyla önceki tarama testlerinde yüksek risk çıkınca uygulanıyor. Dörtlü tarama testinde de yüksek risk çıkarsa kesin teşhis için amniyosentez öneriliyor.
Bazıları amniyosenteze karşı çıkıyor. Çünkü % 1 olasılıkla düşüğe sebep olabiliyor. Tarama testlerinin bize verdiği zaten risk yüzdesi. Bunun için yüzde birlik düşük riskinin alınmaması gerektiğini söyleyenler var. Öte yandan amniyosentezin düşük riski oluşturmadığını söyleyenler de var.
Koryon villus biyopsisinde kordondan değil plasenta sıvısından örnek alınıyor. Amniyosentezden daha kolay olmasına rağmen bu yöntem de riskli.
Fetal Dna testleriyle tüm bu riskler ortadan kaldırıldı. Nispeten yeni olan bu testle kesin teşhis konulabiliyor. Sadece kan vermeniz yeterli. Kan örnekleri yurtdışına gönderiliyor. Önceden bu test herkesin yaptıramayacağı kadar pahalıydı. Ancak şimdi biraz daha uygun hale gelmiş. Belki de amniyosentez ve koryon villus biyopsisi tarihe karışacak bu testle.
İkinci trimesterde sağlık ocağınız sizden kan sayımı ve açlık kan şekerinizi ölçen bir kan tahlili isteyecek. Unutmadan söyleyelim, doktorunuz dışında bağlı olduğunuz sağlık ocağı da gebeliğinizi takip ediyor. Sağlık ocaklarının gebeleri takip etmesi zorunlu. Eğer bir sağlık ocağına kayıtlı değilseniz mutlaka 14. haftadan önce kayıt olmalısınız yoksa sağlık ocakları sizin yüzünüzden ceza yiyor. Onlar da kilo ve tansiyon takibi yapıyorlar. Hatta bebeğin kalp seslerini bile alıyorlar. Tabii siz doktora gittiğiniz için ilk dönemlerde çoktan kalp seslerini duymuş oluyorsunuz. Sağlık ocağındaki cihazlar biraz daha ilkel olduğu için kalp seslerini çok daha geç alıyor. Yine de bebeğinizin kalbini bir kere daha dinlemek sizi rahatlatacak.
İkinci trimesterde yaptırmanız gereken bir şey de tetanoz aşısı. Çünkü tetanoz mikrobunu kaparsanız erken doğum gerçekleşir. Bu yüzden 4. ve 5. Aylarda iki doz halinde tetanoz aşısı yapılıyor. Sağlık ocağında da yaptırabilirsiniz. Biraz acıtıyor. Acıtmayan hemşire bulsanız da ilerleyen günlerde kol ağrısı yapıyor.
Yirminci haftada rutin olarak ayrıntılı ultrason öneriliyor. Bu görüntüleme yöntemiyle normal ultrasonla fark edilmeyecek pek çok şey fark edilebiliyor. Ayrıca dört boyutlu ultrasonla bebeğinizi gerçek boyutuyla ayrıntılı fotoğrafını çektirebilir ve videolarını izleyebilirsiniz.
İkinci trimester anne adayının geçirdiği en rahat trimester. 14. haftadan itibaren düşük riski azalıyor. Mide bulantıları baş dönmeleri bitiyor. Gebenin neredeyse hiç problem yaşamadığı bu trimesterin ortasından itibaren yavaş yavaş karın kendini belli etmeye başlar ve insanlar otobüslerde size yer vermeye başlıyor. Ya da başlamıyor. Malum insanımız eğitime dirençli olabiliyor.
Ayrıca 16. haftadan sonra bebek hareketlerini hissedebilmek ayrı bir keyif. Başlangıçta gaz sancısıyla karışabiliyor. İlk gebelikte hareketler geç hissedilebiliyor. Paniğe kapılmamak lazım.
Üçüncü trimester:
Artık tam anlamıyla hamilesiniz. Bu dönem karşılaşılabilecek en önemli şey erken doğum riski. Rutin kontrollerinizin aralığı üç haftaya sonra da iki haftaya düşecek. Doktorunuz kasılmalarınızı önlemek için magnezyum takviyesi verecek. Magnezyumu düzenli kullanmak önemli. Bebek bu aylar çok hızlı büyüdüğü için sizden çok fazla mineral çekecek ve bu da kramplara sebep olabilir. Kramplar bazen o kadar ileri boyutta olabilir ki birkaç gün aksamanıza bile sebep olabilir.
Artık uyumak işkence halini alacak. Yüz üstü zaten ilk trimesterden itibaren yatamadınız artık sırt üstü de yatamayacaksınız çünkü bebek karın boşluğundaki ana atar damara baskı yapacak. Tek alternatifiniz yan yatmak. Bebeğin çektiği minerallerden dolayı kas ve diş ağrılarınız olacak. Ve bu ağrıları çoğunlukla gece hissedeceksiniz. Mide yanmaları geri gelebilir.
Gebenin en çok problemle karşılaşacağı aylar bu aylardır. Sıklıkla karşılaşılan bazı problemler: reflü, kas krampları, sinir sıkışma sendromları, karın kası ayrılması, basur, varis, kılcal damar çatlamaları, karın ve baldır çatlakları, karın fıtıkları, diş çürükleri…
Son aylara doğru artık solunumunuz dahi eski aktivitenize devam etmek için sizi zorlayacak ve ağırlaşma dedikleri şeyi tam olarak hissedeceksiniz. Ayrıca kol ve bacaklarınız şişebilir. Ayakkabınızı bile giyemeyebilirsiniz. Yüzüklerinizi çıkarmanızda fayda var. Zira parmaklarınız şişerse bir daha yüzüğü parmağınızdan çıkaramayabilirsiniz. Bacaklardaki ödem için de bol bol ayaklarınızı uzatın.
İyi taraflarından biri artık istediğiniz gebe kıyafetini giyebilirsiniz. Ben hep hayal ettiğim gebe bahçivan kotlarından aldım. Piyasada bir sürü şirin hamile tişörtü var. Ama herkes bunları giyince ben farklılık olsun diye kumaş kalemi alıp aldığım bir bol tişörte çizim yapmıştım. Hem bana özel tişörtlerim olmuştu.
Bu ay doktor her geldiğinizde bebeğin kilosunu size söyleyecek. Bu aylar kilo artışı önemli. Sizin de en çok kilo alacağınız dönem. Ayrıca doktor ultrasonda plasenta içi sıvının miktarına da bakacak. Sıvının azaldığı durumlar bebek için tehlikeli olabiliyor. Erken doğuma sebebiyet verebiliyor. Tansiyon yükselmesi de en sık bu aylarda görülüyor. Tansiyon yükselmesi sonucu preeklemsi dediğimiz tabloda erken doğum, anne ve bebek ölümleri ya da sakatlıkları görülebiliyor. Eğer tansiyon yüksek seyrediyorsa ve preeklemsi riski varsa bu durum tuzsuz diyetle kontrol edilebiliyor.
Geç doğumlarda bebeğin mekonyum yutması riski gündeme gelebiliyor. Yani bebişiniz ilk kakasını yapıyor ve onu yutunca da zehirlenebiliyor. Eğer plasenta sıvısında mekonyum görülürse anne hemen doğuma alınabiliyor.
Gebelik 40 hafta süren bir süreç ve 37. haftadan itibaren doğum normal sayılıyor. 40. haftadan sonra olan doğumlar miadı geçmiş, 37. haftadan önceki doğumlar da erken doğum sayılıyor. 37. Haftadan önce olan doğumlarda bebek ne kadar erken doğarsa bebeğin hayatta kalma olasılığı o kadar düşüyor.
Üçüncü trimesterde yapılan bir diğer önemli test de bu dönemin başında yapılan şeker yükleme testi. Bebeğin sizden aldıklarından dolayı şekerinizin düşük seyretmesi gerekir ancak böbrek üstü bezleriniz bazı durumlarda şekerinizi düşüremez. İşte bu durum normal kan şeker testinde değil şeker yükleme testinde anlaşılır. Bu test için 12 saat açlık gerekiyor. Ardından açken sizden kan alıyorlar sonra size iğrenç ve aşırı şekerli bir gazoz verip iki saat bekletiyorlar. Tekrar kan testi yapıyorlar. Sanırım gebelikte rutin testler arasında en zoru bu test gebeler için. Bu test 50 gram yükleme testi olarak geçiyor. Eğer şekeriniz yüksek çıkarsa 100 gram yükleme testi yapılıyor yani o aşırı şekerli şeyin iki katı kadar şekerli bir gazoz içiriyorlar ve birer saat aralıkla üç kez daha kan alıyorlar. Açlıkla beraber dört defa kan alındığı için bazen damar yolu açılabiliyor. Ama eğer 50 gram yükleme testi sonucu çok yüksek çıkarsa ayrıyetten açlık kan şekeri de yüksek çıkarsa 100 gram testi yapılmadan da gebelik şekeri tanısı konulabiliyor. Eğer gebelik şekeriniz varsa dahiliye doktoruna yönlendiriliyorsunuz. Kilo kontrolü önem kazanıyor. Bir ay aralıklarla kan şekeriniz kontrol ediliyor. Önce diyetle kontrol altına alınmaya çalışıyor. Tahlil sonuçlarına göre nadir de olsa insülin iğnesi verilebiliyor.
Gebelik şekeri bebeğiniz ve sizin sağlığınız için kontrolü önemli bir problemdir. Bebeğiniz aşırı kilo alıp zor doğuma sebep olabilir. Zor doğum bebeğinizde kalıcı hasarlara sebep olabilir. Akciğer gelişiminde problem olabilir. Ayrıca sizde de şeker hastalığı kalıcı hale gelebilir.
Üçüncü trimesterde yapılan önemli testlerden biri de uzanıp bol bol bebeğinizin kalbini dinleyeceğiniz NST testi. Doktorunuzun yönlendirmesine göre ilki 32. haftada olmak üzere 36. haftadan itibaren her hafta yapılıyor. Ağrısız ve iğnesiz bir yöntem olan bu testte karnınıza elektrot bağlanıyor ve bebeğinizin hareketleriyle kalp atımının uyumunu veriyor. Erken doğum riski ve bebeğinizin normal doğuma uyum sağlayıp sağlayamayacağını gösteriyor. 20-30 dakika sürüyor. Bazen bebek hareketsiz olduğu için testin tekrarlanması gerekebiliyor. Bu durumdan kaçınmak için teste tok girmeye çalışın.
Artık doğum yaklaştıkça son kontroller yapılıyor. Sezaryan planlanıyorsa 38. haftadan itibaren tarih veriliyor. Son kan testlerinde bulaşıcı hastalıklar ve kan pıhtılaşma faktörlerine bakılıyor. Ve anestezi doktoruyla görüşme ayarlanıyor. Sezaryenlik bir durum yoksa 37. haftada çatı kontrolü denilen değerlendirme yapılıyor. Bu değerlendirmeyle annenin leğen kemiğinin yapısı ve açılma durumunun bebeğin geçişine izin verip vermeyeceği anlaşılıyor.
37. haftalarda yapılacak testlerden biri de eğer normal doğum planlanıyorsa Grup B Streptokok testi. Çünkü anne GBS taşıyıcısıysa normal doğum esnasında bebeğe bulaşabiliyor. Eğer test pozitif çıkarsa doğum sırasında damardan antibiyotik veriliyor.
Eğer sezaryen ya da anesteziyle doğum planlanıyorsa kan pıhtılaşma değerleri ölçülür. Pıhtılaşma değerlerindeki sapmalar çoğu zaman düşüğe yol açsa da bazı vakalarda son anlara kadar anlaşılmayabiliyor. Bu da doğumda ya da doğumdan hemen önce ciddi kanamalara yol açabiliyor.
Bu trimesterde en seveceğiniz şey bebeğin her hareketini hissedebiliyor olmanız. Eli sürekli karnında olan hamile bayanları çok iyi anlayacaksınız. Sürekli eliniz bebeğinizin üstünde sakin bir ortamda onunla birlikte olmak isteyeceksiniz. Uyurken bile hareketlerini hissedemezseniz endişeleneceksiniz. Onunla konuşup tepkilerine bakacaksınız. Sırtını okşayıp ilk temaslarınızı gerçekleştireceksiniz. Bebeğiniz de sesinizi tanıyacak. Bence ilk annelik duyguları bu aylarda gelişiyor.
Benim gibi doktor korkusu olan biriyseniz son haftalar acaba doğurmasam mı içimde mi kalsa ya da nasıl çıkacak bu içimden diye düşünmeye başlıyorsunuz ama merak ağır basıyor. Nasıl olacak kime benzeyecek diye merak edip duruyorsunuz. Ama şu günlerinizi kıymetini iyi bilin. Çünkü bebeğinize en yakın olduğunuz son günler bu günler.
Ahahah benim gibi korkak tavsanciklar da varmis👯♀️yalniz olmadigimi bilmek sahaneymis,tesekkurler..