Üniversite okuyun dolandırıcı olmayın

Bugün yine tespit ettiğim üniversite inancıyla ilgili bir gerçekten bahsetmek istiyorum. Hepimizin malumu. Türkiye’de maaşlar geçinmeye yeterli değil. Zam geliyor sonra başka şeylere zam geliyor. Sonra bir maaş kiraya eşit hale geliyor. Ya da total gıda masrafı maaşa eşit hale geliyor. Ee üst baş nasıl alacak bu insanlar. Araba ya da birikim? Hadi ev almaktan bahsetmiyorum artık. Gerçi araba alsan depoyu neyle dolduracaksın? Tatil falan da artık hak getire. Ama neyse bugünkü konum aslında tam olarak bu değil.

Türkiye’de maaşlar aynı. Yani üniversite mezunu maaşı, lise mezunu maaşı, ilkokul mezunu maaşı diye bir şey yok. Memurlukta memur maaşı kazanıyorsun özelde de asgari maaş kazanıyorsun. Meslek ya da vasıf gözetmiyor maaş. Burada yazmıştım biraz.

Ülkeler arası geçim farkı

Şimdi birkaç yıl önce bir platformda konuşuyordum. Ben çok zengin değilim ama çok şükür geçiniyorum. Durumumu anlatmak için yurtdışında yaşadığımı söylemek zorunda kaldım. Anonimdim. Şimdi ben Türkiye’den memuriyetten istifa ettim. Ben istifa ettiğimde memur maaşı asgari maaşın 2 katından fazlaydı. Şimdi iki katından az sanırım. Bir de ben memuriyete girdiğinde 3 katından fazlaydı düşünün. Ve özelde de memur maaşından bir tık fazla alıyordum ama sonra asgariye düştü. Neyse o günler eskide kaldı. Maaşımı Tl’ye çevirirsem memur maaşımın beş katından fazla yapıyor. Hiç üşenmedim oturup hesapladım. Şu anki giderim Türkiye’deki fiyatlarla araştırdım birebir aynı. Yani aynı giderlerle 5 kat fazla maaş aldığınızı düşünün nasıl yaşardınız? İşte öyle yaşıyorum. Yine tekrar ediyorum zengin falan değilim ama şükür tabii. Bu arada birtakım ekstra kazançlarım da var iş yerinden aldığım ama onları saymıyorum.

Aynı şekilde İphone fiyatı üzerinden hesapladım. Son çıkanı bir maaşımla 3 tane alabilirken. Türkiye’de 3 tanesini alabilmem için 15 aylık maaşımı vermem gerekiyor. Bunda hesap tutmadı çünkü Türkiye daha pahalı. Her neyse bu tarz farklılıklar da var. Kimi şey Türkiye’de daha pahalı kimi daha ucuz. Aslında iki taraftaki standart da farklı yani. Mesela bulunduğum yerde rezidansta yaşamak ortalama maaş alanların normal yaşantısıyken Türkiye için lüks. Ya da burada ortalama maaş alan biri son model suv araç alabilirken Türkiye’de bu hayal. Şimdi giderleri bu iki ülke arasındaki ortalama hayatlar üzerinden hesaplıyorum bir de düşünün.

Bazı gençler ne sanıyor?

Her neyse konuya döneyim. Platformda bir çocuk geldi. Konu farklıydı aslında ama maaşımı sordu. Ben yıllık ekstralar hariç ücreti söyledim. Çocuk dedi ki maaşım inanılmaz düşükmüş. Ben de evet zengin değilim ama şükür dedim. O da dedi ki ama dedi maaşım Türkiye için bile çok düşükmüş. Türkiye’de olsam bu maaşın bir de 3 katını alırmışım. Sonra şuna getirdi yine konuyla alakası yoktu ama. Yalan söylüyormuşum üniversite mezunu olamazmışım. Ben şaşırdım. Bu çocuklar Türkiye’de üniversite mezunu ne kadar alıyor sanıyorlar ki? Hatta dedi ki kendisi reşit değilmiş o bile aylık o zamanın memur maaşının dört katını söyledi o kadar maaş alıyormuş.

Şimdi bu arkadaş kredi kartı dolandırıcısı değilse -maalesef o da gençler arasında yaygınlaşan bir durum bu yazımda yazmıştım- nasıl reşit olmayan haliyle memur maaşının dört katını alıyor olabilir ki. Bazı konularda ünlü insanlar olabilir ama oldukça nadirdir varsa da bu kadar dünyadan bihaber değildir gibime geliyor. Ama maalesef sonra da gördüğüm tanıştığım üzere z kuşağı oldukça farklı bir zihniyette. Mesela internette herkesin yaptığı bir şeyi görüyorlar. Çok zengin olacaklarını bir sene içinde ünlü olup Ted talksa falan çıkacaklarını düşünüyorlar. Farklı hiçbir şey yapmadan sanki insanlar kollarını açmış kara gözlerini kara kaşlarını bekliyorlar yatırım yapmak için. İşte bu arkadaş da o parayı kazandığından değil de kazanacağını düşündüğünden sanırım. Ya da zengin çocuğu. Kusura bakmayın da babası o cep harçlığını verecek kadar zenginse onun da legal yollardan kazandığını düşünmüyorum.

Türkiye’de kazanan nereden kazanıyor acaba?

Aslında şu bir gerçek Türkiye’de bir gariplik bir illegal bolluğu var. İnternetten para kazananları aşırı kazanıyormuş gibi görüyoruz. Ben Dilan Polat’ı olaylardan önce hiç duymamıştım ama milyardermiş. Eylül Öztürk’ü yıllardır takip ederim onun takipçi sayısı daha düşük. Sonra bir de Dünya çapında tanınanlara bakıyorum. Hem çok daha fazla yerden kazanıyorlar hem dolar kazanıyorlar hem bizim gibi bir sıfır yenik de başlamıyorlar. (Türkiye’de kara para aklama aktivitesinin bolluğundan dolayı uluslararası ödeme yapan kuruluşlar Türkiye’ye kapalı) Hem ortalama hayat yaşıyorlar hem takipçileri bizimkilerden çok daha düşük. Yani kim parayı nereden bulmuştur kesin bilemem ama bizde bu sosyal medyada dönenin de legal olmadığı ayyuka çıktı zaten. Kısaca bu işlerde de z kuşağının zannetiği kadar büyük paralar dönmüyor normalde.

Yani tabii bir de yalan muhabbeti var. Ben daha ağzımı açamadan yalancı muamelesi görüyorum. Çünkü sanırım sosyal medyada bir mertebeye ulaşmış gibi görünen herkes yalan söylüyor. Tamam da neden? Yani yalandan tatmin olana kadar o bomboş geçirdiğin vakti gerçekten o mertebeye gelmek için harcasan? Yani kendine hiç mi inanmıyorsun diyeceğim de öyle gibi de değil. Millet şizofren gibi.

Her neyse bu benim denk geldiğim çocuktan sonra baktım hakikaten böyle bir inanış var gençlerin arasında. Bir mühendis yazmış. Maddi sıkıntı çekiyorum falan fıstık. Son zamlardan önce aldığı normal memur maaşını yazmış. Özellikle çocuklar inanmıyor o kadar az aldığına. Mühendis olmadığına inanıyorlar. Anladığım kadarıyla bu çocukların çoğunun ailesi üniversite mezunu değil. Kendileri üniversite sınavına hazırlanıyor ve üniversite okuyarak maddi anlamda ailelerinden daha zengin olacaklarını sanıyorlar. Aileleri üniversite mezunu olmadığı için de çok olayların farkında değiller.

Farkındalık üniversite okumanın önüne geçebilir mi?

Şimdi kendi kendime tartışıyorum. Çocuklar durumun farkında olsa üniversite okumak istemeyebilirler. Üniversite okumak güzel şey. Bir taraftan da güvencesiz çalıştırma üniversite mezunu olmayanların arasında yaygın. Yani üniversite mezunları asgari maaşa çalışıyor da üniversite mezunu olmayanları da asgari maaşın altına, sigortasız 7-24 çalıştırılıyor. Yani yine de üniversite okumak faydalı olabilir.

Ama bir taraftan çocuklar durumun farkında olsa ailelerini üniversite masrafına sokacaklarına erkenden iş kurabilirler, yurtdışına taşınabilirler. Eğer iyi bir üniversiteyi kazanamadılarsa hiç gitmeyebilirler ya da açıktan okumanın da önemli bir alternatif olduğunu düşünüyorum ben. İyi bir üniversiteye gidip, yurtdışı yüksek lisans ya da değişim programına katılmayı düşünebilirler. Yani avantajlar ve dezavantajlar kişisine göre mevcut.

Bir taraftan ortam konusunda çok bilinçli olurlarsa dolandırıcı olmayı hedefleyebilirler. Gerçi bana göre riskli ama dediğim gibi z kuşağının kafası farklı işliyor. Çoğu para gelsin de nereden gelirse gelsin diye düşünüyor. Maalesef bunda medyada sürekli zengin hayatlar gösterilmesi ve tüketim pompalanmasının rolü var. Bizim zamanımızda gördüğümüz müzikler, klipler, dizilerle şimdikiler arasındaki fark rahatlıkla görülebilir. Bunları görmek de beni bir miktar üzüyor. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir