Mizojini muhafazakarlık ilişkisi
Bugün artan mizojini yani kadın düşmanlığı ve muhafazakarlık ilişkisini karşılaştırdım. Daha önceki yazımda yeni neslin kadın düşmanlığıyla ilgili yazmıştım. Bu yazıda ise yetişkinlerdeki mizojini konusunu araştırmaya çalıştım ancak çok başarılı olamadım.
Muhafazakar erkeklerde mizojini ortaya çıkışı
Mizojini problemi olan kişilerin diğer ortak fikirlerine baktığımda çoğunun muhafazakar çevrelerden geldiğini fark ettim. Bu kişilerin geldiği ailelerin en büyük özelliği ezilmiş annenin olduğu aileler. Aile içi eğitimde “erkek üstündür” zihniyetiyle çocuk yetiştiriliyor ve bu fikri anne de destekliyor. Ayrıca bu ailelerde kadın hizmetçi olarak görüldüğü için hem evin erkeğinin hem de çocukların ihtiyaçları kadın tarafından gideriliyor.
Bu noktada mizojini probleminin açığa çıktığı birkaç koşul var. Birincisi, bu şartlarda yetişmiş bir erkek eşitlikçi bir aileden gelmiş bir kadınla karşılaştığında nefret başlıyor. Çünkü kadının hiç öyle erkeğe muhtaç olmadığını, ezik olmadığını, zihinsel olarak erkekten aşağı olmadığını hatta muhtemelen eşitlikçi aileden gelen kadının muhafazakar aileden gelen erkeğe göre zeka olarak daha üstün olduğunu görüyor. Muhafazakar erkeğimizin fikrine göre kadın bazı konularda erkeğe muhtaçken erkek de kadına ev işleri temel ihtiyaçlarının karşılanması konusunda muhtaç. Fakat eşitlikçi kadın hiçbir erkeğe muhtaç değilken erkeğin temel ihtiyaçlarını karşılamayı reddediyor. Nitekim eşitlikçi kadın hayat arkadaşı ve yetişkin olarak baktığı karşısındaki bireye. Böylece muhafazakar erkekler daha önce alışık olmadığı kadın tipinden mümkün olduğunca uzak duruyorlar ve düşman oluyorlar.
Muhafazakar çevreden gelmiş kadınlarla evlilik
Şüphesiz muhafazakar erkekler en çok yine erkek kadından üstündür kafasıyla yetişmiş muhafazakar çevreden gelen kadınları seçiyor ve onlar tarafından seçiliyor. Hayatta pek tecrübesi olamamış ve pek eğitimi olmayan kadınlar genellikle her şeye boyun eğme eğiliminde oluyor. Nadiren kurulan bu aileden erkek memnun oluyor ve kadın düşmanlığını sokaktaki, toplumdaki diğer kadınlara yönelterek yok dışarı çıkmasınlar, yok baştan aşağı örtsünler, yok eğitim almasınlar, yok iş hayatına girmesinler şeklinde propagandalar yapıyorlar.
Ancak kadın evde değer görmediğinden olsa gerek bu sevgi ve ilgisini daha çok yine erkek üstündür zihniyetiyle yetiştirdiği çocuklarına veriyor. Bu çocuklar sonra yetişkin olamıyor, anneleriyle bağlarını koparamıyor, balayına annesini götüren varmış. Aslında burada gelişimini engelleyen anne figürüne erkek düşman oluyor ve sonra yine kadın düşmanlığı ortaya çıkıyor. Toplumda kadın erkeğin ailesine tabidir inancı hakim olduğu için kız çocukları bu kadar bağımlı yetiştirilmiyor hiçbir zaman için.
Ancak yukarıda bahsettiğim anneleri artık yeni nesilde göremeyeceğiz. Artık hiçbir kız eğitimsiz ve hiçbir şey görmeden yetişmiyor. Kimse boyun eğmek istemiyor. Ancak hala erkek üstündür zihniyetiyle yetişen kadınlar mevcut. Bu kişiler maddi olarak erkeğin himayesine girmek istiyorlar. Aslında gerçek İslam inancının kadına uyguladığı pozitif ayrımcılıkla durum çelişmiyor. Ki bazı muhafazakar aileler ayrıca bazı dini inançlara çok bağlı. Her neyse hem kendine değer vermeyen hem de erkekten gerçek bir değer görmeyen kızlarımız erkeklerden aşırı maddi beklentiye giriyor. Eh ömür boyu onlardan hizmetçilik beklenecek belki de haklılar isteklerinde. Ancak bu durumda çoğunlukla evlilikler boşanmayla sonuçlanıyor.
Geniş aile modelinin bitişi
Bu sonucun oluşmasının bir sebebini daha keşfettim. Erkeğin burada çoğunlukla mağdur olmasının bir sebebi de erkeğin sorumsuz yetiştirilmesi. Muhafazakar erkekler erkeğe muhtaç olmayan modern kadınla evlendiğinde ev işlerine yardım etmek istemiyorlar. Onlara göre ev işleri erkeğin fıtratına uygun değil. O zaman muhafazakar çevreden gelmiş bir kadınla evlenip o evin maddi tüm sorumluluğunu erkeğin alması gerekiyor ama bu da erkeğe ağır geliyor. Hoppala.
Tamam ekonomik kriz var ekmek aslanın ağzında falan da ne değişti ve ne kadar değişti? Eskiden erkekler her türlü sorumluluğu alıyordu da şimdi mi tembel oldular. Eskiye bakıyorum yine kadın bahçeyi sürer, ekinleri toplar, eker, diker, sular, hayvan bakımını yapar, evi temizler, çocuklara bakarken erkek kahveye gidermiş. Burada ailelerin geçimini sağlayan aslında kadının evlendikten sonra erkek ailesine gitmesiydi. Uzun yıllar geniş aileler içinde yaşamışız.
O yüzden erkekler ne para kazanmak ne ev işi yapmak istiyor. Sorumsuzlukları yeni çıkan bir durum değil. Baştan böyle yetişmiş olmaları. Zaten tüm temel ihtiyacı evlenene kadar anne tarafından karşılanan bir bireyin ne para kazanma konusunda ne de başka konuda başarılı olması beklenilebilir. O yüzden insanlar balayına annelerini götürüyorlar. Hala geniş aile fikri hakim. Geçiş aşamasında olduğumuz için çatışmalar yaşanıyor. Uyum sağlayan başarılı oluyor olamayan ilişkisini devam ettiremiyor.
Geniş aile kavramının bitmesinin en önemli sebebi bu yazımda yazdığım bireyselliğin yaygınlaşması. O yüzden biri balayı yatağında annesiyle yatmak isterken öteki yalnız kalmak istiyor. Çünkü zihniyet bir kesimde değişiyor, diğer kesimde değişmeye başlıyor, diğer bir kesimdeyse çoktan değişmiş.
O yüzden gelişmiş ülkelerde ailelerde ev işi yapmayan erkek bulamazsınız. Her erkek kendi arkasını toplamalı, temel ihtiyaçları konusunda kimseye muhtaç olmamalıdır. En önemli sebebi sorumluluk bilinciyle ve topluluk halinde değil bireysel yaşamaları gerektiği bilinciyle yetişmeleri.
Kadın düşmanlığının daha olası bir sebebi
Ve yukarıda dediğim gibi evlenene kadar temel ihtiyacı anne tarafından karşılanan bir birey ve geniş aile içinde çok bir işe yaramayan baba modeli gören birey aslında iş hayatında da başarılı olamıyor. Çoğu eşitlikçi ailelerde yetişmiş kadın onlardan çok daha başarılı oluyor ve bunu gören bir de egosu şişirilerek yetiştirilmiş işe yaramaz bireyimiz buna da kızıp düşmanlığını perçinliyor.
İlk paragrafımda yetişkinlerdeki kadın düşmanlığını araştırdığımı ancak başarılı olamadığımı söyledim. Bütün bu dediklerim teorik olarak mantıklı ancak çoğu yetişkin genellikle kısa süreli olarak ancak belli kötü deneyimler sonrası kadın düşmanı oluyor. Genellikle ciddi travmalar yaşıyorlar. Aynı şey kadınlar için de geçerli. Ancak tabii yaşanılan travmayı tüm erkeklere veya tüm kadınlara mal etmenin çok mantıklı olmadığını çoğu yetişkin travmanın etkisinin geçmesiyle anlıyorlar.
Benim araştırdığım ideolojik olarak kadın düşmanlığıydı ancak gördüğüm tüm yetişkin kadın düşmanlarının aslında yetişkin taklidi yapan ergenler olduğunu fark ettim. Hatta sanırım bazıları yanlış anlaşılan red pill felsefesi sonucu kendilerinden başarısız bir kötü çocuk örneği yaratmak istemişler daha fazla kızın ilgisini çekmek amacıyla. Bence yine de bu kişilerin muhafazakar arka planları bu yazı kapsamında değerlendirilebilir. Ancak bu yazımda yazdığım deneyimsizlik bunun en önemli sebebi gibi görünüyor.