Temsili demokrasi post modern yalan mı?
Daha önce temsili demokrasi olgusunu sorgulayan yazılar yazmıştım. Biz eğitim hayatımız boyunca cumhuriyet ve demokrasi sevinciyle galgıdık durduk (Bu Denizli şivesi oldu.) Ancak anlamadığımız aslında tam olarak da ülkeyi biz yönetmiyoruz. Biz birilerini seçiyoruz. Onlar bizim adımıza yönetiyor. Sistem zamanla da bizim seçtiğimiz baştakiler ve yakınlarının kalkındığı bir sisteme evrildi. Biz eğitimin getirdiği heyecanla galgırken onlar kalkındı yani.
İşin kötüsü bu neredeyse tüm Dünya’da benzer hale geldi. Çoğu ülke vatandaşları fakirliğe sürükleniyor. Temsili demokrasi de seçtiğimiz kişilerin ne kadar bizi temsil ettiği bir muamma. Şimdiki sosyal medya belki de işleri daha kontrol edilebilir seviyeye getirdi bu sistemi. Kişiler çoğunluk vatandaşın ne istediğini araştırıp öğreniyor ve ona göre popülist söylemlerde bulunuyor. Çünkü neden bulunmasın. Sonra da seçiliyor. Sonra gelsin gemicikler, saraylar…
Bu yazıyı planladığımda daha rahat görmüştüm. Belki biz kendi ülkemizde direkt fiyat artışlarından etkileniyoruz. Ancak bazı ülkelerde vergileri hükümete yıllık bazlı nakit ödemek gerekiyor. Halk bu vergilerin altında ezilirken bakıyoruz yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinde bombalar patlıyor, çocuklar ölüyor.
Bu yüzyılda hala çocuklar mı ölüyor?
Evet bundan 50 yıl kadar önce dışarıdan gelen bir grup insan bir ülkeyi işgal etmeye başlıyor. Son 20 yılda o kadar bomba patlatıyor ki bu oranın yerli halkı tarafından normal karşılanmaya başlıyor. Düşünebiliyor musunuz ömürlerini böyle ortamlarda geçiriyorlar. Dubai’ye gelmeden bilmiyordum. Burada çok Filistin’li arkadaşım ve hastam oldu. Pasaportları yok biliyor musunuz? İstedikleri ülkeye gidemiyorlar. Ellerindeki kağıdı birçok ülke tanımıyor. Allahtan Türkiye tanıyor da turstik amaçlı anca Türkiye’ye gelebiliyorlar.
Ciddi ciddi gözümüzün önünde sayısız çocuk ve bebek öldürüldü. Yahu ibadete giden insanları üstüne lağım sıktılar ya bu nasıl bir hırs. Ve düşünün bu şiddet o bölgenin yerli halkına sonradan gelenler tarafından yapılıyor. Dağdan geldin bağcıyı kovuyorsun yani.
Tam da artık ‘eskisi gibi değil, ulusüstü kurumlar var o kadar savaş oldu artık insanlık olarak dersimizi aldık’ dediğimiz anda tek bir ülkenin red oyuyla BM duruma müdahale edemiyor. Red veren ülkenin zaten savaşlara sponsor olmaktan ekonomik olarak beli bükülmüş. Bir ülkenin yöneticisinin dogmatik düşüncelerle başka bir ülkeyi işgal etmesinden artık ne çıkarı varsa yine kendini öne atıyor. Ortada artık ne bir demokrasi ihtiyacı var ne de petrol. Zaten önceki savaşlara da bulunan kulplara artık kimse inanmıyor. Sonuç olarak insanlar soruyor. ‘Beni refah yaşamaktan alıkoyan vergileri çocukları öldürmek için mi kullanıyorsunuz?’
Tabii geniş çaplı tepkiler meydana geldi. İnsanlar gösteriler düzenledi. Hem de baya baya demokrasinin beşiği olarak kabul ettiğimiz hatta elaleme demokrasi götürmeyi de görev edinmiş ülkelerde meydana geldi bunlar.
O zaman soruyorum. Demokrasi nerede?