Bebekli Anne Blogu

DüşünselTarihYAZILAR

Korona Sıkılmacaları 2

İlk korona sıkılmacaları yazımda daha çok izlediklerimden bahsettim. İtiraf ediyorum Tv izleme sürem korona sürecinde arttı. Ancak kitap okumaya ayırdığım süre de arttı. Bu yazımda okuduğum kitapları değil de yeni öğrendiğim şeylerden bahsedeceğim. Bu süreçte hem okudum hem araştırdım. Tarih ve bilim okudum. Belki bütün bunlar bize okulda öğretildi ama ezberlenip geçilmiş galiba. Peki neler öğrendim:

Oğuz Türkleri’nin Kurduğu Devlet

Oğuz Türkleri, Göktürkler dağıldıktan sonra kurulan Hazar Kağanlığı’nda yaşarlarmış. Hazarlar Musevilik’e geçtikten sonra Museviliği benimsemedikleri ve Şaman kültürlerine devam ettikleri için ayrılıp Oğuz Yabguluğu’nu kurmuşlardır.

Selçuk Bey’in İsyanı

Selçuk Bey, Oğuz Yabguluğu’nda yaşarken İslam’a geçince, gayrimüslimlere vergi vermeyi reddedip yabguluktan ayrılıp, yeni yurt arayışına girmiştir. Devlet de Selçuk Bey tarafından değil torunları Tuğrul ve Çağrı Beyler tarafından kurulmuştur.

Anadolu Selçuklu Sultanları’yla Büyük Selçuklu Sultanları’nın İlişkisi

Anadolu Selçuklu Devleti’ni kuran kişi, Selçuk Bey’in esir edilip öldürülen büyük oğlu Arslan  Yabgu’nun torunudur. Süleyman Şah’ın babası Kutalmış, Tuğrul ve Çağrı Beyler’e isyan etmiş sonuçta o da öldürülmüştür. Süleyman Bey Malazgirt zaferiyle Anadolu’ya giren Türkmenlerin başına geçip Anadolu Selçuklularını kurmuş ancak yine de bir süre Büyük Selçuklu’yla mücadele etmiştir.

Babasını Deviren Şehzadeler

Türk geleneklerinde hükümdar ölmeden önce toprakları oğulları arasında dağıtırmış. Kılıçarslan da önce iki kardeşiyle mücadele etmiş sonra da kendisi toprakları on bir oğlu arasında paylaştırmıştır. Taht kavgaları daha Kılıçarslan ölmeden başlamış, bir oğlu yönetimi Kılıçarslan’ın elinden almıştır. Kılıçarslan veliaht tayin ettiği oğlu Keyhüsrev’le birlikte bu oğlunu devirmiştir. Ancak diğer on şehzadeyle taht kavgaları Kılıçarslan öldükten sonra da devam etmiş, Keyhüsrev kardeşi Süleyman tarafından devirilmiş ve Bizans’a esir düşmüştür. Bizans, Katolik Latin devleti tarafından yıkılınca Keyhüsrev kaçıp tahtı çocuk yaştaki Süleyman’ın oğlundan almıştır. O öldükten sonra birlikte esir dönemini geçiren iki kardeş Keykavus ve Keykubat arasında da mücadele yaşanmıştır. İşte bu Alaattin Keykubat Ertuğrul Gazi’lere uç beyliği veren 1. Alaattin Keykubat’tır.

Hangi Alaattin?

1. Alaattin’in oğullarından birinin, veliahtlık başka kardeşte olmasına rağmen babasını zehirletip başa geçtiği söylenir. Onun döneminde çıkan Kösedağ Savaşı’yla Selçuklu büyük oranda Moğolların yönetimine geçmiştir. Toprakların üç kardeş tarafından yönetildiği dönem bile mevcut. Onların da isimleri Keykubat, Keykavus ve Keyhüsrev.  Bunlar 2. nesil. Çocuklarına hep aynı ismi vermişler. 3. nesil Keykubat, Mesut kardeşleri Moğollar sürekli değiştirmiş. Yani birini indirip ötekini tahta çıkarmışlar. Osmanlı’ya beylik veren de 3. Alaattin Keykubattır.

Osmanlı Aşiret Dönemi İslam Kültürü

Osmanlı henüz aşiretken İslam’ı kabul etmelerine rağmen bir Arap kabilesi gibi de yaşamamış, Türk geleneklerini yaşatırlarmış.  Osman’ın da adı aslında Ataman’mış. İslamın özünü aşirete öğreten Edebali, üzerinde Kayı simgesi olan ve Hz. Osman’a ait kılıcı verdiğinde Ataman, Osman olmuştur.

Osmanlı’nın Kuruluşunda Bektaşi Etkisi

Tekfurlar Osman’ın seferlerinden bunalıp onu Alaattin Keykubat’a şikayet edince Osman, amcası Dündar Bey önderliğinde yakalanıp Selçuklu sultanına gönderilir. Orada Keykubat’ın gözüne giren Osman, Hacı Bektaş Veli’nin yanına gönderilir. Hacı Bektaş’tan onay aldıktan sonra beyliğin başına geçmiştir Osman Bey. Osmanlı devlet olana kadar da Bektaşi etkisi devam etmiştir. Fatih dönemine kadar vezirler Bektaşi teşkilatından Candaroğulları’ndadır. Ayrıca Osman Bey öldükten sonra toprakları iki oğlu arasında dağıtmış ancak Orhan Bey öldükten sonra Bektaşiler bu sistemin şimdiye kadar ülkelerin gerilemesine sebep olduğunu savunup, 1. Murat’ı seçip tahta çıkarmışlardır. Saltanat 1. Murat’tan itibaren babadan oğula geçmiştir.

Kardeş Katli Meselesi

1. Murat öncekilerden farklı olarak tek başına hakim olunca kardeşleri isyan etmiştir. 1. Murat da onlarla mücadele edip öldürmüştür. Hatta hakimiyeti esnasında hükümdarlığını ilan eden oğlunu da öldürmüştür. Yıldırım Bayezid ise kardeşine hiç şans vermemiş, babasının şehit olduğu meydanda kardeşini boğdurmuştur. Yıldırım Bayezid’dan sonra yaşanan fetret devrinde taht kavgası on yıl kadar sürmüş yine tek bir kardeş hayatta kalana kadar devam etmiştir. 2. Murat kardeşlerini öldürmeyi reddetse de kardeşleri isyan çıkarınca öldürmüştür. Fatih Sultan Mehmet tahta geçtiğinde beşiğindeki kardeşini öldürdüğü hatta sonra bu suçu da başkasına yıktığı rivayet edilir. Kardeş katli ilk kez Fatih döneminde resmileşmiştir. Hatta oğlan doğdu diye Cem Sultan’ın beşiğine tekme atıp, çocuğun düşüp gözlerinin şaşı olmasına sebep olduğu söylenir. Gerçekten de Sultan Bayezid ve Cem Sultan arasındaki taht kavgası yıllar sürmüştür. Yine oğulları arasındaki taht kavgaları henüz 2. Bayezid ölmeden başlamış, Yavuz Sultan Selim kardeşlerini ardından babasını öldürüp tahtı ele geçirmiştir. Yine Kanuni Sultan Süleyman döneminde henüz padişah ölmeden türlü entrikalarla şehzadeler katledilmiş sonunda tek bir şehzade kalmıştır. Sonraki padişahlar döneminde tahtın devralınmasını takiben rutin olarak kalan şehzadeler katledilmiş, en fenası 3. Mehmed döneminde yaşanmıştır. Beşiğindeki bebekler dahil 22 şehzade katledilmiştir. Türbeler şehzade cenazeleriyle dolmuş, sonraki padişahlardan 1. Mustafa ve İbrahim öldüğünde boş türbe kalmadığından Ayasofya’nın kenarında bir yere defnedilmişlerdir. Osmanlı’da kardeş katlini, tarihteki en azılı kardeş katili 3. Mehmed’in oğlu 1. Ahmet bitirmiştir.

Osmanlı’da Kadın Etkisi

Osmanlı’da ne ilk etkili kadın Hürrem’di ne de son güçlü kadın Kösem’di. Ertuğrul Gazi’nin annesinin bile babası öldükten sonra bir süre aşirete başkanlık yaptığı biliniyor. Son yıllarda ne kadar Osman Gazi’nin iki eşi olduğu söylense de belgelerde tek eşi olduğu gösteriliyor ve eşi de Bektaşi teşkilatında önemli bir isim olan Şeyh Edebali’nin kızı. Orhan Gazi’den itibaren Osmanlı hükümdarları Bizanslı, Sırplı prenseslerle evlenmiş ayrıca soylu Türkmen kızlarıyla da evlenmişlerdir. Bunların da devlet yönetiminde ne kadar etkili oldukları bilinmiyor. Bununla ilgili daha geniş bir yazı yazacağım. Hürrem Sultan’dan önce yaşamış olan 2. Bayezid’in annesinin devlet işlerine karıştığı yazılı belgelerde gösterilmiştir. Hürrem’den sonra kadınların devlet yönetiminde etkisi kesin ancak son etkili sultan da Kösem Sultan değil. Onu deviren Turhan Sultan da uzun süre ülkeyi tek başına yönetmiş sonra Köprülülere rağmen yine istediği bazı şeyleri yapmıştır. Gelini Gülnuş Sultan da devlet yönetiminde önemli bir yere sahiptir. Gülnuş Sultan’dan sonra eşler değil daha çok padişah kız kardeşleri etkili olmuştur. Kardeşi tahttan indirilip öldürülünce yeniçeri, Esma Sultan’a biat edip tahta geçirmeyi düşünmüştür. Abdülmecid’in kızı Seniha Sultan’ın oğlu Türkiye’nin ilk sosyologu olan Prens Sabahattin, 2. Abdülhamit’e muhalefetinden yurtdışına kaçıp yazarlık yaparak Jön Türkler ayağında önemli bir role sahip olmuştur. Sonra da İttihat ve Terakki’ye muhalefet olmuş 31 Mart ayaklammasında rol oynamıştır. En sonunda da milli mücadeleye destek vermiştir.

Türk-İslam Döneminde Bilimin Altın Çağı

Türk-İslam döneminde bilimsel gelişmelerin altın çağı maalesef Osmanlı döneminde değil Fetret devrinde Timur yönetiminde yaşanmıştır. Timur Semerkant’ta bilime yatırım yapmış bunun sonucu pek çok bilim adamı yetişmiştir.

Osmanlı’da Tarikatlar

Osmanlı yönetiminde tarikatların etkisi büyüktü. Kuruluş döneminde Bektaşi Tarikatı etkiliydi. Alevilik hem Caferilik’ten hem Hanefilik’ten fikir almış, Anadolu kaynaklı tasavvufi bir akımdır. Osmanlı padişahlarının hepsi bir tarikata mensuptu. Kuruluş döneminde Bektaşi, bazıları mevlevi bazıları nakşibendi çoğunluğu da Halvetiye tarikatı ve kollarındandı.

Osmanlı’da Celali İsyanı

Fatih Sultan Mehmet döneminde enderuna, dolayısıyla devlet yönetimine Türklerin girmesi engellenmiş bu da bir düşmanlığa sebep olmuştur. Çoğunluğu Alevi olan Türklerin Yavuz Sultan Selim döneminde Şah İsmail tarafından kışkırtılması tuz biber olmuş ve bu isyanlar seneler sürmüştür. Durum bir mezhep çatışmasından ülkede ekonominin bozulmasıyla eşkiyalığa evrilmiş, uzun yıllar devam etmiştir. Enderun’a Türk yasağını da Kanuni Sultan Süleyman kaldırmıştır.

Yavuz Sultan Selim Neden Türklere Saldırmış?

Aslında Türk ve Müslümanlara değil Hristiyanlara saldırma konusunda neredeyse tüm Osmanlı Sultanları hassastı. Hatta Hacı Bektaş Veli’nin Osman Gazi’ye sırf bu yüzden onay verdiği söylenir. Sadece Yıldırım Bayezid beyliklere saldırmış bu da ters tepince yine müslüman bir topluluk olan Timur Devleti’ne yenik düşmüştür. Timur  beylere topraklarını geri vermiştir. Hep batıya seferler düzenlendiği için Türk nüfus yoğunluğunun azalması tehlike yaratacağı için Yavuz Sultan Selim, Türk topluluklarının topraklarını ülkeye katmış ve Türkler’i Hristiyanların arasına göç etmeye zorlamıştır.

Halifelik Meselesi

Bu konu kesinlikle okullarda öğretilmiyor ve ben bunu öğrendiğimde çok şaşırdım. Sünni inanca göre, ki halifelik sünni inançta olan bir makamdır, Kureyş Kabilesi’nden olmayan halife olamaz. O yüzden Abbasileri ele geçiren Memlüklüler halifeyi korumuş ülkenin dini başkanı yapmıştır. Memlük Sultanı halife olamamıştır çünkü Hz. Muhammed soyundan değildir. Yavuz Sultan Selim, Memlüklüleri yenince halifeyi zindana attırmıştır. Peki mümkün olmamasına rağmen halifeliği almış mıdır? Aslında Osmanlı padişahlarının halifelik ünvanını kullandığına dair yazılı tek bir kaynak yok. Bu da dini başkan olmasına rağmen ülkede şeyhülislamlık makamının olmasını, Osmanlı padişahlarının çoğunluğunun halifeliğe rağmen alkol kullanmalarını açıklıyor. Yani yobazların dediği gibi halifelik Atatürk tarafından değil Yavuz Sultan Selim tarafından kaldırılmış olabilir. Ne zaman ülke dağılma devrine girdi, Rus savaşları ülkenin canına okudu, Kırım’ı bari kaybetmemek için dini olarak bağlamak amaçlı 1. Abdülhamit döneminde bir anlaşmada halifelik geçmiştir. Bu propaganda 2. Abdülhamit döneminde artarak devam etmiştir. Fransız İhtilali sonucu oluşan ulusçuluk Osmanlı gibi çok uluslu bir devleti olumsuz etkilemiş belki de bunun karşılığında 2. Abdülhamit ülke sınırlarını korumanın anahtarını İslam’da bulup halifeliği kullanmaktan başka çare bulamamıştır. Ancak Araplar 2. Abdülhamit’in sözde halifeliğini kabul etmemiştir. Sonuç olarak ulusçuluk fikriyle İngilizlerin öncülüğünde Osmanlı’dan ayrılmıştır. Son dönem ülkeyi İngilizlere satmakta ısrar eden yöneticiler, kurtuluş mücadelesi kazanılınca vatan haini durumuna düşünce halifeliği kullanarak bir süre daha ailelerinin konumunu korumuştur. Ancak İngilizler bunu da kullanmaya kalkınca halifeliğe aslında bir algıya son verilmiştir. Bu arada zindana kapatılan gerçek halife Kanuni döneminde salınmış ancak Mısır’a gidip hak talep edince öldürülmüştür.

Osmanlı’da Ekonominin Bozulması

Osmanlı’da gelirler tımar sistemine bağlıydı. Kanuni döneminde sınırlar bir anda aşırı genişleyince yeni duruma adapte olunamadı ve toprakların parası olana satıldığı iltizam sistemine geçildi. Bu, kısa sürede devletin kasasını ağzına kadar doldursa da bir süre sonra ekonomide bozulmaya, köylülerin sömürülmesine, rüşvetin ve eşkiyalığın artmasına sebep oldu. Ekonominin bozulması sonucu oluşan isyanlarla ilk dönem Türk düşmanlığı sonucu oluşan isyanlar farklıydı. Ezilen ve eziyet gören kesim rüşvet yiyen, cebini dolduran, servetine servet katanlara karşı bazen ayaklanır, saraya kadar gelir, saraya liste verip  istediklerinin asılmasını sağlardı. Bunun en ciddisi 4. Mehmet döneminde yaşanmıştır. Sultan Ahmet Meydanı’ndaki çınar ağacında sallandırılanlar eksik olmamıştır. Bazen vezirler öldürülür üstüne meydana atılan ölülerinden parçalar kesilip şifadır diyerek vatandaşa satıldığı zamanlar yaşanmıştır.

Osmanlı’da Yeniçeri İsyanları

Diğer ülkeler barut ve silah teknolojisinde ileri gittikçe Osmanlı ordusu geri kalmaya başlamış, Osmanlı belki de gavur icadı diyerek bu gelişmeleri kabullenememiştir. Çözüm olarak yeniçeri sayısının aşırı artmasıyla yeniçeri devlet içinde büyük bir güç haline gelip ekonomik bozulmayla birlikte ülkede ciddi karışıklıklara yol açmıştır.  2. Osman’ı tahttan indirip katletmişlerdir. Sonraki dönemde ülkeyi karıştırmak isteyen, yeniçeriyi kışkırtmıştır. Düzenli ordu kuran 3. Selim’i de tahttan indirmişler kurulan düzenli ordu mensuplarını da korkunç kanlı bir eylemle yok etmişlerdir. Öyle ki sonunda yeniçeri ocağı kaldırılınca ülke de yenilik hareketleri başlamıştır.

Sefere Çıkmayan Osmanlı Padişahları

Zannedildiği gibi son sefere çıkan padişah Kanuni Sultan Süleyman değildir. Oğlu 2. Selim ve torunu 3. Murad’ın sefere çıkmadığı doğrudur ancak 3. Mehmet sefere çıkmıştır. 2. Osman sefere çıkmıştır. Bağdat fatihi 4. Murat sefere çıkmıştır. 4. Mehmet ve oğlu 2. Mustafa da sefere çıkmıştır.

Kadınlar Saltanatında Saltanat-ı Mehd-i Ulya Makamı ve Sancağa Gitmeyen Şehzadeler

Nurbanu Sultan’la başlayıp Safiye Sultan devrine kadar valide sultanın padişah öldüğünde veliaht şehzade sancaktan gelene kadar tahtı tutması göreviyle oluşturulmuş bir makammış. Ancak Celali isyanlarının tehlikeli boyutlara varmasıyla şehzadeler sancağa çıkmamış zaten kafes sistemiyle sancak işi sona ermiş.

Kadınlar Saltanatında Saltanat Naibeliği ve Sefere Çıkan Valideler

Bu da zannedilenin aksine Kösem Sultan’la değil Handan Sultan’la başlamıştır. Handan Sultan oğlu 1. Ahmed döneminde 2 yıl, Kösem Sultan oğlu 4. Murat döneminde 11 yıl ve torunu 4. Mehmet döneminde 4 yıl saltanat naibesi sıfatıyla devleti bizzat yönetmiştir. Kösem Sultan’ı deviren Turhan Sultan da 10 yıla yakın saltanat naibeliği yapmıştır. Garip bir şekilde Turhan Sultan oğlu 4. Mehmet’le, Gülnuş Sultan da oğlu 2. Mustafa’yla sefere çıkmıştır.

Kafes Meselesi

1. Ahmet kardeş katlini kaldırıp kafes sistemini getirmiş ama kafese hapsettiği kardeşi 1. Mustafa konusunda bir türlü emin olamamış. Arada onu çıkarıp öldürecek olmuş sonra vazgeçmiştir. Zaten çok kötü koşullarda hapsedilen zavallı şehzade sonunda aklını kaçırmıştır. 2. Osman döneminde Osman bir küçüğü Mehmet’i öldürmüştür. Diğer şehzadeleri de öldürecek olmuş ama kendi bebeğinin ölüm haberini alınca vazgeçmiştir. 4. Murat ise kafesteki 3 kardeşini öldürmüş en küçük kardeşi İbrahim’i de öldürecek olmuş annesi vazgeçirmiştir. Yani erkek evladı olmayan Murat neredeyse soyunu kurutacakmış. Sonra zamanla kafes sistemi esnese de son padişaha kadar kafesteki şehzadeler zehirlenme korkusu yaşamışlardır. Çoğu şehzade kendince panzehir yapıp yıllarca içerek tahta geçtiklerinde sağlıksız bir hayat yaşamışlardır.

Hep Fakirler mi İsyan Edecek?

Deli İbrahim, sarayımı samurla kaplatacağım, hadi zenginler sizde para var pamuk eller cebe deyince bu sefer ağalar sorun çıkarmış ve İbrahim’i tahttan indirmişler bununla da kalmamış sonra onu öldürtmüşler.

Lale Devri Kötü Bir Şey mi?

Lale devri padişahı 3. Ahmet yaptığı pek çok yeniliğin yanında aslında sarayda yaşanan zenginliği halka yaşatmak istemiştir. Halka açık alanları ona göre dizayn ettirip pek çok şenlik düzenlemiştir. Ancak bu ters tepmiş ve yine bir isyanla devrilmiştir.

5. Murat’ın Garip Bir Şekilde Delirmesi

5. Murat amcası Abdülaziz’le Avrupa seyahatine çıkmış, eğitiminde hiçbir şey eksik edilmemiştir. Osmanlı’nın gelişmesi ve yenileşmesiyle ilgili makul fikirleri olan 5. Murat, Namık Kemal dahil pek çok önemli kişilerle ilişki kurmuştur. Hatta Namık Kemal’le çok yakınmış. Bu kadar zeki görünen birinin bir anda delirmesi çok ilginç. Az kaynakta Abdülaziz’in validesinin 5. Murat’a büyüler yaptırdığı, 5. Murat ve validesi saraya gelince saraydan bu abuk subuk büyü malzemelerini attıkları söylenir.

Hatice Sultan’ın Hikayesi

Kardeşi Abdülmecid döneminde yasak olmasına rağmen çocuğu olan Abdülaziz padişah tarafından affedilmesine rağmen kendi padişahlık döneminde çocuğu olan 5. Murad’ı affetmemiş. Yasak çocuk Hatice Sultan, Abdülaziz tahttan indirilene kadar saklanmıştır. 2. Abdülhamit döneminde katı bir şekilde Çırağan’a hapsedilen Hatice Sultan’ın gelin edilmesi çok gecikmiş. Resmen 2. Abdülhamit tarafından göz ardı edilmiştir. Bir daha babasını görememe koşuluyla çok da cazip olmayan bir adamla evlendirilen Hatice Sultan, 2. Abdülhamit’in kızı Naime Sultan’ın kocasını baştan çıkarıp büyük bir skandala imza atmıştır.

İntiharla Yok Olan Bir Aile

Her ne kadar şüpheli olduğu söylense de hatta bu konuda algı oluşturulmasına rağmen Abdülaziz’in intihar ettiği tarihçilere göre daha büyük bir ihtimaldir. Garip bir şekilde oğlu da veliahtken intihar etmiş, kızı da Türkiye’den sürüldükten sonra kocası tarafından kazıklanınca intihar etmiştir.

Kendine Darbe Düzenleyen Padişah

Aslında bu başlık tam doğru olmadı. Çünkü 2. meşrutiyet dönemi çıkarılan 31 Mart Ayaklanması olduğunda 2. Abdülhamit’in pek bir yetkisi kalmamış iktidarda İttihat ve Terakki varmış. Ama 2. Abdülhamit sonuçta padişah. Neyse İttihat ve Terakki’ye 2. Abdülhamit ve diğer muhalif fırkalar ayaklanma tertiplemiş, ayaklanma bastırılmış ve sonuç olarak 2. Abdülhamit ayaklanma işine karıştığı için tahttan indirilmiştir.

İngilizler mi Almanlar mı?

İttihat ve Terakki fırkası da 2. Abdülhamit gibi  Alman taraftarıymış. Ancak 1. Dünya Savaşı yenilgisinden sonra Vahdettin ve Damat Ferit, ülkeyi İngilizlere verecek kadar İngiliz yanlısı olmuştur. Çok gariptir son dönem bazı basın organları ve sosyal medya hesaplarında milli günlerimiz ve bayramlarımızda biz Atamıza hürmet göstermeyiz, Vahdettin’in doğum gününü kutlarız, bugün Atatürk’ün zaferi değil Vahdettin’in bilmemnesidir diyen İngiliz mandacıları hala mevcut. Bunlar o günlerden bugünlere gelen İngiliz yanlıları galiba. Hani Türk bayrağı altında camide namaz kılmaktansa, İngiliz bayrağı altında kilisede namaz kılmak gibi bir fantazileri olmalı. Ya da direkt yurtdışı kaynaklı müslüman görüntülü münafık, vatan hainleri olmalılar. Türkiye’de yaşayıp Türkçe konuşup böyle bir hainlik yapmak inanılır gibi değil. Hani vatanı ne kadara satıyor olabilirler ki aklım almıyor. Her neyse. Anadolu’da direniş başlayınca bu isyanları bastırmak için Mustafa Kemal’i görevlendiriyor Vahdettin. Ama Atam ne yapıyor tabii ki isyanı bastırmaktansa isyanın başına geçiyor. Sonrasını tarih derslerinden hatırlıyoruz. Atatürk aranmaya başlanıyor, idama mahkum ediliyor. Ama milli mücadele başarıya ulaşınca Vahdettin’in saraydaki korumalarına kadar bırakıp gidince İngilizlere sığınıyor ve İngiliz gemisiyle kaçıyor. Sırf kendini kurtarmak için halifeliği kullanmaya çalışsa da dünyadaki hiçbir müslüman topluluk onun ihanetini kabul etmiyor. Böylece İngilizler istese de Vahdettin’in halifeliğinden faydalanamıyor. Sonra özellikle Hindistan üzerinde son halife Abdülmecid’i kullanmaya çalışınca ülke yönetimine dış güçlerin daha fazla karışmaması için hemen halifelik kaldırılıyor.

Çanakale Zaferi’nin Etkileri

Yine tarih derslerinden hatırlanır. Almanlar yenik düştüğü için biz de yenilmiş sayıldık. Gerçekten Çanakkale Zaferi Birinci Dünya Savaşı’nın gidişatını tamamen değiştirmiştir. Rus Çarlığı yıkılınca, milli mücadelede Yunanlıları topraklarımızdan atınca, İtalya’yla diğerleri bozuşunca, İngiltere ve Fransa diğer sömürgeleriyle de uğraşmak zorunda kalınca Türkiye Cumhuriyeti kurtulmuş ve kurulmuş oldu.

Yeni Osmanlıcılık Fikri ve Çelişkileri

Bugün nedense Osmanlı tarihini değiştirip yeniden kurgulayarak bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. Bugün Osmanlı’yı yaşamamız mümkün değil, kimse de kabul etmez. Bir kere teknolojiye alışıldı. İnsanlar cep telefonunu bırakmaz, at arabasına binecek halimiz yok. Eh son yüz yıl teknolojinin geldiği noktayı kim reddedebilir ki. Son yüzyılı görmezden gelmeyelim tabii derseniz de neden Osmanlı’ya dönelim ki? En büyük yanlış anlamalardan biri de Osmanlı padişahlarının gerici ve yobaz olduğu.  İnanılmaz harem eğlenceleri, alemler yapıyorlarmış. Çoğu alkol tüketmiş. Başka kafa yapıcı maddeler kullananlar da olmuş. Neredeyse hepsi edebiyatla ilgilenmiş. Çoğunun kendi divanı varmış. Bazıları musikiyle ilgilenmiş. Yobazların ve hilafetçilerin en büyük günah kabul ettiği şeylerden biri olan resimle de son halife Abdülmecid ilgilenmiş. Nü tabloları bile varmış.

İşgalci miyiz?

Bugün bazı kesim vatan hainleri de konuştukları dilden utanmadan bize işgalci diyor. İngilizler’in Anadolu topraklarını Yunanlılara vermesi argümanı da aynı. Aslında çok saçma. Biz bu toprakları Bizans’tan aldıysak, Bizans da o zaman Makedonlardan aldı. Hadi ikisi de Helenik desen Makedonlar da Perslerden almış. Persler de Hititlerden almış. Hititler’den önce de bu topraklar da Hattiler varmış. O zaman biz işgalciysek, Yunanlılar da işgalci. Öyleyse neden toprakları Yunanlılara bırakıyoruz ki? Hattilere bırakalım bulursak tabii. Aynı mantıkta Avrupalılar da doğudan göçmüş. Amerikalılar da toprakları kızılderililere bıraksın. Bulurlarsa tabii.

Atatürk’ün Türk Tarih Tezi

Maalesef Osmanlı döneminde Türklerin değil yabancıların topraklarımızda yaptığı arkeolojik çalışmalar sonucu Anadolu’nun asıl yerlilerinin tabletleri bulunuyor. İngiltere 3-4 arkeologa çevirmesi için birbirlerinden habersiz gönderiliyor. Sonuçlar aynı. Bulunan yazılar sondan eklemeli dille yazılmış.
Bazı topraklardaki yerlilerin asıl kökeninin belirlenmesinde artık dillere bakılıyor. Bizim dilimiz Dünya’daki en kadim dillerden olan sonda eklemeliler ailesinden. Avrupa Hatti ve Hititlerin dilinin sondan eklemeli olduğunu öğrendikten sonra bu araştırmacılar ölür ölmez bu bilgileri tarih kitaplarından çıkarıyorlar. Ama Atatürk araştırmacı tabii. Bu yayınları buluyor ve gözlerine sokuyor. Hatta bizim tarih kitaplarımıza da ekletiyor ki bilelim ve yabancıların bu argümanlarına karşı hazırlıklı olalım. Ama garip bir şekilde bu bilgiler de tarih kitaplarımızdan 1939’da çıkarılıyor.

7 Kök Soyun Neresindeyiz?

Daha geriye baktığım da hep karşıma Blavatsky’nin öğretileri geliyor. Brahmanlara atfedilen bir kutsal kitap çevirisine göre 4. kök soyun 4. alt soyunda Turanlılar var. Bu isim tanıdık geliyor. 5. Alt soyda Samilerle 5. Kök soyun ilk alt soyu Aryanlar aynı anda çıkıyor. Her kök soyun 5. alt soyunda bir kitlesel yokoluş süreci başlıyor. Bu kitlesel yokoluş acaba Nuh tufanı mıydı? Ama kök soy anlatısına göre bu yokoluş süreci başladığında alt soylar komple ortadan kaybolmuyor. Zaten çoğu tarih kitabında Nuh Tufanından sonra herkesin ölmediği Ad’lar denilen yani Adem’den gelenler denilen grupların var olduğu yazar. Açıkçası olayların tarih ve din kitaplarında yazdıklarını hepsinin sırasını kafamda toparlayamadım.

Şehname’de Türkler ve Nuh Tufanı

Turanlılar’ı Firdevsi’nin Şehname’sinde buldum. Tahmin ettiğim gibi Turanlıların başında giden Tur’un Türklerin atası olduğu söyleniyor. Tur’un efsanevi savaş kahramanı torunu ise Alp Er Tunga çıktı. Şehname’de geçen ilk liderin Hz Adem’in oğlu olduğunu yazan kaynaklar var. Ancak tüm kaynakları karıştırınca benim düşündüğüm kadarıyla olsa olsa Hz. Nuh’un oğlu Yafes olabilir. Bahsedilen ülke de coğrafi olarak Sümerler olabilir ki o insanların yazıyı bulduğu söyleniyor Şehname’de. Zaten Nuh Tufanını anlatan Gılgamış Destanı Sümerlilerde var. Sonra hanedanı öldürüp Dhakak adlı Arap olduğu söylenilen biri yönetimi ele geçiriyor Şehname’de. Bu da belki Akadlar olabilir. Sonra kehanet edilen yine yerli hanedan soyundan gelen Feridun tekrar yönetimi ele geçiriyor. Tarihte de Sümerliler’in bir dönem Akad’ların eline geçtiği sonra tekrar Sümerlilerin devraldığı geçer. Feridun üç oğlunun birisi Tur’u Orta Asya ve Çin’e diğer oğlunu da Anadolu’ya göndermiştir.

Karadelik’in İçinde Ne Var?

En merak ettiğim ama tabii ki cevabını alamadığı soru. Karadeliğin içine düşen cismin enerjiye dönüştüğü ve enformasyonunun orada kaldığı sonra radyasyon yoluyla tekrar evrene yayıldığı düşünülmüştür. Çünkü fizik kurallarına göre madde ya kütle ya da enerji olarak var olabilir. Her şey dönüşür hiçbir şey yok olmaz. Ancak kuramsal fizikte yakın zamanda kara deliğin içine düşen bir şeyin yok olacağı görülmüş. Bu fizik kurallarına aykırı. Ancak karadelik başka bir evrene açılırsa fizik kurallarına uyabilir. Belki biz de karadeliğin içindeki evrenlerden biri olabiliriz.

Sicim Teorisi ve Çoklu Evrenler Kuramı

Atomaltı parçacıkların içinde titreşen 1 boyutlu iplikçikler olduğu düşünülüyor. Çoklu evren kuramına göreyse biz içiçe geçmiş on ya da onbir boyutlu bir evrendeyiz. Ancak 4 boyutu algılıyoruz. Akıl alır gibi değil.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir