Bebekli Anne Blogu

DüşünselRed pillYAZILAR

Red Pill destekçilerine mektup

Red pill okumalarım devam ettikçe yazacak gerçekten çok şey birikti. Bu konuda yazma gereği hissediyorum çünkü sanırım bir nesilden bir kesim bu fikrin etkisi altında kalacak. Gerçek fikrin toplumumuzla uyumlu olup olmadığı tartışılır. Ben de fikri araştırırken dayanamadım ve bir kanala uzun bir yazı yazdım. Yazık olmasın diye burada da yayınlamaya karar verdim. Ama daha detaylı başka yazılar da planladım.

Öncelikle şunu söyleyeyim, evet Red pill’in savunduğu bazı şeyler ve çıkış noktası ortak ama farklı farklı kişiler farklı farklı şeyler söylüyor. Zaten Red pill ile ilgili bu yazımda da bahsetmiştim. Faydalı olabilecek tavsiyelerde de bulunuyorlar. O yüzden eleştirdiğim nokta kişiler değil ortaya çıkan bu akımın nasıl anlaşıldığı ve neye dönüştüğüyle ilgili.

Mektup

İlk Red pill ‘i duyduğumda sosyal medyada birkaç erkek ‘vay efendim kadın sadece zengin erkek peşinde koşar ahlaksızdır, nankördür, açgözlüdür. Vah zavallı biz erkekler vay efendim çok müşkül durumdayız bu kadınlar yüzünden falan.’ diyordu. Dedim ki ‘yahu ne oluyor nedir bu kadın düşmanlığı. Hepiniz bir kadından çıkmadınız mı? Yazık değil mi kadınlar sizi büyütmek için saçını süpürge etti.’ Bana bazı erkek arkadaşlarım döndü. ‘Aman arkadaşım şimdi böyle kadın bulamayan sığır erkekler saçma sapan felsefelerle kadın düşmanı olmaya başladı yolda falan kendine dikkat et. Kadına şiddet olayları artar diye çekiniyorum.’ dediler. Çok şaşırdım ve bahsedilen bu felsefe olan Red pill’i araştırmaya başladım. Bu arada bazı videolarınızda erkek şikayet etmez demişsiniz. Beni buraya kadar getiren de kadınlar üzerinden çok yoğun şikayetler. Hani evet kadın da mızmızdır şikayet eder durur da artık erkeklerin de pek farkı kalmadı. Böyle giderse mızmızlıkta kadınları geçecekler. Sanırım felsefe pek ise yaramamış.

Evrimsel…

Şimdi Red pill felsefesini genel olarak zırva buldum. Birkaç fikrini de mantıklı buldum. Kadının seçici olduğunu kabul ediyorum. Ama evrimsel falan bu kadar ayrıntılı düşünmeye gerek yok. Kadının cinsel ihtiyacı erkeğe göre çok daha az. O yüzden erkek birincil olarak cinsel ihtiyacını gidermeye bakıyor o yüzden haliyle kadından daha az seçici oluyor. Şimdi bu mantığa göre kadın hipergamik erkek de poligamikmiş. Hani kelebekler, kuşlar falan erkeklerin renk skalasına bakar nasıl dans ettiğine bakar ya en iyi dölü seçmek için, erkek de dölü en fazla dişiye yaymaya çalışır. Yahu bir gidin Allah aşkına hayvan mıyız biz? Arada homo sapiens dönemi var, tarım devrimi, sanayi devrimi… Kuyruğumuz düşeli milyon yıl oluyor artık bırakın hayvanız aslında felsefelerini.

Şimdi kadın her yönden daha üstün erkek arıyormuş. Evlilik dediğin kaç yıllık süreç. Bunun ekonomik krizi var, batabilirsin, işten çıkarılabilirsin. Yaş mecbur ilerleyecek bizde malum erkek 30’dan sonra Türk kası yapıyor. Şimdi kafası biraz çalışırsa erkeğin haklı olarak diyor ki ‘kadın benden daha iyi birisine denk gelirse beni bırakır gider.’ Sonra da kadın düşmanı oluyor. O kadar garip ki sanki aldatılanlar daha çok kadınlar değilmiş gibi. Hani belki bunlarla ilgilenen yaşı nispeten küçük arkadaşlarımız bilmiyor ama gerçekten çok farklı bir algı üretiliyormuş gibi geldi bana.

Gerçekte…

Bilim ne diyor diye baktım. Aslında herkes kendine yakın, eşit şartlarda eş seçiyor. Yahu ben neden kendimden daha üstün birini bulup ezileyim. Kendimle eşit birini bulmak varken. Neden sizin alfa diye tabir ettiğiniz erkeği bulayım üzüleceğimi bile bile salak mıyım ben? Ha bak şu var kadında anaçlık var. Sizin serseri diye tabir ettiğiniz sevgisiz kalmış ve kötü yola sapmış erkeklerin annelik algısını resetleyerek doğru yola sokma gibi bir eğilim var evet. Bu oksitosinden kaynaklanıyor yani anaçlık. Bu bazı kadınların yapısında var kabul ediyorum ama çıkış noktası yanlış. Yok efendim erkeğin ne yapacağı belli değilmiş bu da kadında adrenalin salgılıyormuş daha çekici falan çok saçma adrenalin istiyorsam bungee jumping yaparım neden erkekle uğrasayım.

Erkek de poligamikmiş. Arkadaşlar sizin derdiniz toplum düzenini bozmak mı? Bakınız biz maymunluktan beridir topluluk halinde yaşayan canlılarız. Bu şekilde insan olduk. İnsan monogamik bir canlıdır. Tek eşlidir. Erkek poligamik olacak da tek başına mı olacak? Erkeğin poligamik olması kadının da poligamik olması anlamına gelmiyor mu? Gerçi biz erkeğin işine geldiği şekilde bahane üretmeyi severiz. Erkek istediğine gitsin kadın otursun oturduğu yerde. Sanki erkeğin gittiği de kadın değil. Mantık uçarak uzaklaştı. Hani erkek nüfusu kadından çok daha fazla olsa haklılığınızı düşüneceğim. Herkes poligamik olsa çocukların kimden olduğu nasıl anlaşılacak asıl o zaman ahlaki çöküş olmaz mı?

Sosyal evrim

Bakın ben size işler aslında gerçekte nasıl işledi anlatayım. Mağara döneminde vahşi hayvanlardan korunmamız gerekiyordu. Bunu da karnında çocuk taşımak zorunda olmayan erkek üstlendi. Fiziksel olarak da gelişti. Tarım devrimi ve dünyanın gelişmesiyle vahşi hayvan tehlikesi kalmadı ama testesteronun etkisiyle erkek hala saldırgandı böylece yağmalamalar, cinayetler, tecavüzler ve nihayetinde savaşlar meydana geldi. Erkeğin bir koruma görevi vardı bu bir gerçek ama ancak bu konuda ne kadar aktifti. İnsanlar kendi topraklarında geniş aileler olarak yaşıyordu.

Erkeğin koruma harici çok fazla beceri geliştirmesine gerek yoktu. Ancak kadın köle gibi alınıp satılıp tarlada, evde çalışıyordu. O yüzden pek çok konuda hayatta kalma becerisi geliştirdi. Bakın koruma da çok önemli bir stratejiydi hatta önceki yüzyıllar bu rol kadınınkinden daha önemliydi. İşler son yüzyılda koptu. Artık gelişmiş medeniyetlerde gelişmiş profesyonel güvenlik var. Eski savaşlar kalmadı. Artık gelişmemiş ülkelerde vekil savaşları veriliyor. Tilkilerin siyaseti tutmaya başladı. Sonuç olarak erkeklerin en önemli görevleri boşa çıktı. İşte bu yüzden bu kadar mızmız ve ağlak erkeklerden kafamızı kaldıramıyoruz. Bu yüzden işte o dediğiniz feminenleşmiş erkek yüzdesi çok fazla arttı.

Feminizmin doğuşu

Aynı anda da sanayi devrimiyle çalışacak işçiye ihtiyaç duyuldu. Ancak savaşlardan dolayı çalışacak erkek kalmamıştı. Zaten savaşlar insanlığın her zaman ayağına sıkmıştı ve bu yıllardan sonra bu durum daha fazla sorgulandı. Bir çare buldular kadınlar çalışacaktı. Çalışıp insanlığı kurtaran kadın erkekle eşit olmak istedi ve kadın hakları gelişti. Artık insanlığa sadece insanlığı yüzde ellisi olan erkekler değil kadınlar da katkıda bulunacaktı ve böylece insanlık iki kattan çok daha fazla ilerledi aslında. İnsanlık en hızlı ilerlediği altın yüzyılını yaşadı. Bu durum oldu bitti dersler alındı. Kadına siz güçlüsünüz denildi ve yılların ezilmişliği kölelik kafasından çıkmaya başladılar. Tabii bu bir süreç hala devam ediyor. Bu saatten sonra kadın, üstün erkek bulacak kendi ezilecek, güçlü kadın yoktur gibi fikirlerin kalıcılığı yok. Egonuzu boşverin. Daha iyi bir medeniyet kurmak istiyor musunuz buna karar verin. Mantıklı düşünün insanlığa insanların yüzde ellisinin katkısı mı daha iyi olur yüzde yüzünün mü?

Iq çan eğrisi

Bir de bu felsefe herkes için değil sanırsam. Herkesin de söylediği gibi kadın bulamayan erkeklere yönelik. Halihazırda kolay bir şekilde kadınları elde eden erkekler doğal olarak bu felsefeden tamamen bihaber. Şimdi hocamız bir konuşmasında erkek ve kadın iq çan eğrisinden bir videoda bahsetmiş. Bir grup erkek hiçbir kadının olmadığı kadar düşük iq’lu. Şimdi doğal olarak bu grup kadınlar tarafından tercih edilmiyor. Hani üstünlüğü de geçtim eşit olmadıkları için her şeyden önce. Bu kesim arasında red pill felsefesinin gerçek etkisi nasıl olur ayrıca tartışacağım ama anladığım kadarıyla bu kişilere kadın eşit seçer o yüzden eşitlenin denilmiyor da kadın üstün seçer kadından üstün olun deniliyor. Aslında mantıksız değil. Zaten siz kadından sadece öndeki fazlalığınız yüzünden üstünsünüz diye egosu ayakta tutulan bir kesim var bir de onlara siz aslında gerizekalısınız ondan kadınlar size bakmıyor deseniz kimse sizi tıklamaz. Yani işin içinde marketing de var gibi geldi.

Tabii şimdi merakım bu fikir nasıl bir tepki oluşturacak. Bence Red pill ‘in en yapıcı özelliği erkeklere kendilerini geliştirmeleri gerektiğini öğütlemesi. Hani bence yüzde on falan ise yarasa tamamdır. Ama benim gördüğüm Red pill Black pille dönüşmüş. Bu fikirler kadın nefretine dönüşmüş. Çünkü sözüm meclisten dışarı ayrıca her erkek için geçerli değil ve ayrıca iq çan eğrisinin zekiler kısmına denk gelen erkeklerde bile benzer bir özellik var o da erkekler aşırı tembel. Bir konuda icraate geçene kadar bahane uydurması daha kolaylarına geliyor. Siz de diyorsunuz ki kendini geliştir, güçlü ol, ayakta kal vs vs. Çoğu bunlarla uğraşacağına ağır bir kadın düşmanlığı geliştirip cinsellikten uzaklaşacak gibime geliyor. Ha bu red pill mantığında bu kadın düşmanlığı da hesaplanıp onlar iyice soğusun bir zahmet soyları da devam etmesin diye bir hesap var mı bilemeyeceğim.

Ağlanmalar

Bu red pille kafayı bozmuş olan gençler çevrelerinin de farkında olmuyor. Güçlü kadın yoktur diye kadının kafası hiçbir şeye basmaz gibi öğretiyorsunuz burada galiba. Madem bu kadar paragöz kadınlardan şikayetçisiniz kariyeri yerinde iyi para kazanan parada gözü olmayan kadın seçin dedim. İyi de öyle kadın olmaz ki diyor. Bir tanesini ikna ettim. Dedim ki bak ben bilim insanıyım tüm bilimsel çalışmaları diğer kadınlarla birlikte yapıyoruz. Bırakın bu tarz algıları çevrenize bakmanız yeter dedim. Sonra geldi çevresindeki başarılı kadınları saydı haklısınız dedi. Tabii yine algısal olarak zaten o tarz zeki kadınlar yine zekadan dolayı erkek kadından üstüdür diğer türlü benim ego çizilir diyen bir erkekle beraber olmaz o yüzden bu kadınları yok gibi göstermeniz de mantıksız olmayabilir.

Yanlış yönlendirmeler

Kadın paralı erkek seçer derken kadınları da paralı erkek seçin gibi yönlendiriyor olabileceğinizi hiç düşündünüz mü? Bakınız yukarıda anlattığım sebeplerden ötürü artık erkeğe bir ailenin maddi yükünü tek başına almak ağır geliyor bu kesin. Onlar zaten durumdan şikayetçi. Bir de kadını bekleyen tehlike var. Zaten o yüzden kızım güçlü ol kendi ayakların üzerinde dur diye yetiştirildik biz. Erkeğe sorumluluk ağır gelince kadını eziyor, şiddet gösteriyor, aldatıyor. Siz de nafaka ağlaklığı var mı bilmiyorum ama bir de nafaka aldatmacası var. 300-500tl nafakaya kimse geçinemeyeceği için çalışmayan kadın boşanamıyor bile. Adama da kadına da zaten olan olmuş asıl olan çocuklara oluyor.

Kısaca erkek güçsüz kadını ezilince çekip gitmesin, sıkılınca da top gibi duvara fırlatayım hıncımı alayım, eh küçük yaramazlıklarımı da görmezden gelir diye seçiyor. Yani kadın için kesinlikle çok kötü bir şey ve aslında paralı erkek arayan kadınlar erkeğin kadından üstün olduğunu peşinen kabul etmiş kadınlar. Ama bu kadınlar da mutlu olmuyor. Sonra mutsuzluğundan dolayı erkekten daha çok bekliyor, mesela pahalı hediyeler bekliyor. Erkek bunun sorumluluğunu almak istemiyor. Kendi kazanmayan kadın paranın ne kadar zor kazanıldığını anlamıyor erkekle empati yapamıyor. Sonra erkek de mutlu olamıyor. Yani kusura bakmayın ama örnek gösterdiğiniz ilişki tipiyle kimse mutlu olmaz.

ideal ilişki

Aslında maskülenite ve feminenlik yarıştıracağımıza bırakın insanlar nasıl yaşamak isterse öyle yaşasın. Artık erkeklere maskülenite baskısı ağır geliyor. Bırakın yarıştırmayın kadın ve erkeği. Bir olsunlar beraber bir yerlere ulaşsınlar. Bence erkekte geliştirilmesi gereken masküleniteden çok yetişkin sorumluluğu. Yukarıda kaç kere tekrarladım bilmiyorum. Erkek istediği sandığı şeyin sorumluluğunu dahi almak istemiyor artık. Bence en büyük çatışmaların sebebi bu.

Kadına feminenlik gibi tam anlayamadığım bir rol biçmişsiniz. Ama ne olduğunu tam anlayamadım. Anladığım kadarıyla ev sorumluluğunun çoğunluğu kadına itelenmiş. Şimdi sıkıntı şurada çıkıyor. Evin geçimini kadın erkek birlikte sağlıyorlarsa evin işi tek başına kadına itilmemeli. İşte bu çatışma yaratıyor mesela. Çocuk sorumluluğu anneliğiyle babalığıyla kadına itiliyor. Yanlış, sonra çocuk babadan sorumsuzluk görüyor patern tekrar ediyor.

Bir de kadın olmasa aç kalacak bir erkek ne yapıyor biliyor musunuz aşırı tembelleşiyor. Bakıyor kadın iyi para kazanıyorsa işi de bırakıyor. Alfayım ben diyip başkasının altında çalışmam diyip evde yatan bir sürü erkek gördüm. Yani benim neslim pek alfa beta olaylarını bilmiyor ama benzer bir mantık. Ama kimsenin kendi işini kuracak sermayesi de yok. Aklınıza gelecek a’dan z’ye her şeyin sorumluluğu kadına iteleniyor. Kadın her şeyi sağlasın erkek boş kalırsa topluma faydalı olur demişsiniz. Yüzde bir olabilir. Kalan ne yapıyor biliyor musunuz? Bilgisayar oyunları, şans oyunları, sanal sex vs. Yapmayın. Kadın da boş kalsa topluma faydalı olacak. Herkes kendi sorumluluğunu alsın. Ben erkeğim ancak ben topluma faydalı olurum gibi bencilce düşünmeyin. Kadının önünü kesmeyin.

Topluma yayılmış sorumluluk

Hani bir de toplum sorumluluğu var. Sadece ev sorumluluğu da değil mesele. Biraz daha okuyun, düşünün. Adam diyor ki erkek cinayet işliyor çünkü kadın cinayet işletir. Erkek tecavüz eder çünkü kadın kuyruk sallamıştır. Erkek psikopatsa onu annesi yetiştirmiştir yine kadının suçudur. Erkek kötü değildir kötüyse sebebi kadınlar nefes aldığı içindir. Yahu inin artık kadınların sırtından yetmedi mi yüklendiğiniz. Ayrıca kadın neden lider olmasın. Diktatör değil ama lider olur bal gibi siz vazgeçin kadının kafasına erkek üstündür diye vurmayı bakın ne kadar iyi lider olur. Kadın otoriter olmasa da sosyal olarak becerikli. Lider dediğin insanlara emretmez zaten. Sizin lider tanımınız yanlış.

Erkeklerin feminen olması kadınların maskülen olmasını kötüye yormuşsunuz. Bu bana göre önlenemez bir değişim. Yüz yıl önceki erkek-kadın günlük kıyafetleriyle şimdikileri karşılaştırın. Ne kadar farklı ne kadar benzer. İleride erkekler daha da feminenleşecek kadınlar daha da maskülenleşecek. Bence erkeklerin üstündeki maskülenleşme baskısı kalkarsa onlar da rahatlayacaklar. Bırakın insanlar özgür olsun. Bana göre cinsiyet rollerinin ortadan kalkmasıyla medeniyet daha çok ilerleyecek. Kimse o senin rolün bu senin rolün diye birbirine gölge etmeyecek.

Sonuç olarak Red pill’e yönelen ve çoğunlukla kadın düşmanı olan kitle için bu zırva felsefe iyi mi oldu kötü mü oldu tartışılır. Ancak bu felsefeyi bahane ederek kadından daha da uzaklaşıyorlar gibi görünüyor. Umarım bu kadına şiddet olaylarını ya da kutuplaşmayı arttırmaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir