Her Şeyi Örnek Gösteren Aile Sorunsalı

Bugün her şeyi örnek gösteren aile sorunsalını sorguladım. Kimi aile var sürekli bir karşılaştırma sürekli bir örnek gösterme eğiliminde oluyor. Henüz gençken, çocukken en fazla özgüven yaralayan şeylerden biri oluyor. Ancak ben şunu fark ettim. Bu her şeyi örnek gösterme olayı kalıplaşmış bir davranış. Yetişkinliğe ulaştığınızda belli bir başarıya ulaştığınızda hatta klasik örnek gösterilen şahıslardan daha başarılı bireyler olduğunuzda yine bu örnek gösterme davranışından kurtulamıyorsunuz.
Bu durum gerçekten gençken fark edilmiyor. Mesela bir şahıs ailesinin paşası ya da prensesi. Çocukluğunuz boyunca örnek gösterilmiş. Sonra o şahıs ailesinin evinde yaşamaya devam ediyor büyüyünce, ailesinin bulduğu işe giriyor falan. Siz ailenizin yanından uçmuşsunuz ve elle tutulan başarılarınız var. Hala daha o şahısları örnek göstermenin anlamı ne? Orada artık bence kıskanılan aslında o şahısların aileleri bence. Ee o zaman örnek gösterene kadar öyle aile olsaydın?
Şunu fark ettim, insanlar harekete geçene kadar kıskanmayı tercih ediyor. Yani mesela çevrende ya da sosyal medyada gördüğün bir kişiye özendin ya da kıskandın diyelim. İnsanlar onlar gibi olmak için çaba harcayacağına kıskanıp geçiyor. Tabii küfür eden mi ararsın. Gerçek hayatta da arkandan dedikodu mu yapılmıyor, karşında surat mı ekşitilmiyor, laf mı çarpıtılmıyor. Elbette çaba harcamak emek istiyor. Herkesin harcı değil o kesin. Ancak kıskançlık oluşturacak kadar rahatsızlık oluşturuyorsa neden bu enerji onlara özenene kadar onlar gibi olmak gibi pozitif şeylere harcanmıyor ki? Yani anlıyorum o zor yol ama sonuçta mutlu olacaksın?
Mesela bir gezgin vardı. İnsanlar parası var diye küfür ediyorlarmış. Ben de ekonomik kriz var haklılar demiştim. O da bana dedi ki ama sen geziyorsun. Ben de dedim ki çünki ben ekonomik krizi fark ettim ve yurtdışından denklik aldım, iş buldum, hallettim. O da dedi ki bak bir şeyleri değiştirmek için çaba harcamışsın. O insanlar çaba harcayamadığı için gelip sana bana küfür ediyor.

Mutluluk yolunda bir engel daha


Bence insanlara engel olan bir şey daha var. İnsanlar özendikleri kişi gibi olmak için konfor alanından çıkıp diğer insanlardan farklılaşmaya başlayınca da hor görülüyor. Evet sonuç mutluluk olacak ama o yola girmek de hoş karşılanmıyor. Toplumun normlarından çıkmaya cesareti olmayanlar da kıskançlıklarıyla başbaşa kalıyorlar. Bunun da bir sebebi bence bireyci ve kollektivist toplum dönüşümlerinin tam ortasında kalmamız. Mesela şimdi çevremde çok Hintli var. Hepsi çok mutlu. Çünkü başkası olmak istemiyorlar. Durumu kabul etmişler. Fakirseler fakirlikleriyle mutlular. Ancak biz de bir Hindistan gibi kollektivist olmamıza rağmen bireyci gibi başkasına özenip hedef olarak koyuyoruz ancak durumu değiştirmek için aktif hale geçemiyoruz. İşte bu dönüşümün ortasında kaldığımız için. Bu yazımda yazmıştım.
Bu kollektivizmden bireyciliğe geçiş aşaması nesilden nesile değişiyor. Ayrıca kültürden kültüre de değişiyor. Bu dönüşüm kentli kesimde önceki nesillerde başlamışken köyden gelen kesimlerde yeni yeni başlıyor. Ortada kalmamız bir çelişki yaratıyor ve bu tarz negatif psikolojik durumu çoğunlukla kollektif bir biçimde yaşıyoruz.
Tabii bir de özgüvenden azade yetiştiriliş tarzımız var. Bu yazımda epey yazmıştım. Bunun da sebebi yine kollektivist bir kafada olmamız. Kollektivist kafada çocuğa sorumluluk verilmesine gerek olmaması. Ancak bu modelde her şey kadından bekleniyor. Yani çocukların anasından. O yüzden eski tarz kollektivist kafa kadının üstünde yaşıyor diyebiliriz. Ancak bu kollektivist kafadan çıkıp biraz bireyci olmalıyız ki herkes kendi hayatının sorumluluğunu alsın. Bir taraf sorumluluk altında ezilirken diğer taraf da sorumsuzluktan işe yaramaz hale gelmesin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir