Bir Propaganda Aracı Olarak Osmanlı Dizileri

Osmanlıyı anlatan Osmanlı dizileri de belki reyting için başlayıp zamanla ideoloji aracına dönüştü. Bu yazımda çarpıtılan tarih bilgileriyle nasıl algı şekillendirildiğinden bahsetmiştim. Peki bu Osmanlı dizileri ne kadar gerçeği yansıtıyor? Bu yazımda Osmanlı dizileri yorumlayacağım. Hepsinden bahsetmeyeceğim çünkü bazıları sadece tarihi atmosfer yansıtılarak kurgu yapılmış ve hiçbir tarihi olay geçmiyor. Belki de en az risk alanlar bunlardır. Neyse biz başlayalım Osmanlı dizileri yorumlamaya.

Muhteşem Yüzyıl

Osmanlı diyince bu diziden başlamamak olmazdı çünkü aslında Osmanlı dizileri furyasını başlatan dizi budur. Bu dizi ideoloji olarak başlamadı tabii ki. Muhtemelen yabancı dizi piyasasındaki tarihi dizi furyasından etkilenerek çıkmıştı. Ve Türkiye’nin en çok izlenen tarihi dizisi oldu. Dizi inanılmaz eleştirildi. Çünkü mevcut iktidarın ideolojisine uymuyordu. Yansıtılmak için kadınlar saltanatı seçilmişti. Her ne kadar Osmanlıda her daim kadınların sesi çıkmışsa da kadınlar saltanatı döneminde bizzat ülkeyi yönetmişlerdi. Muhteşem Yüzyıl ise kadınlar saltanatını başlatan Hürrem Sultan’ı anlatıyordu. Onu seçmeleri çok normaldi çünkü yıllar boyu tiyatro ve benzeri eserlerde en çok rağbet edilen konu Sultan Süleyman- Hürrem aşkıydı.

Dizinin haklı olarak eleştirildiği yerleri vardı. Benim en çok gözüme çarpan Hürrem’in ilk başlangıçta yaptığı deli hareketlerdi. Böyle bir davranış o zamanki harem nizamında mümkün olmayacağı gibi Hürrem de deli hareketler yapmayacak kadar zeki bir kadınmış. Bir başka gariplik haremdeki herkese sultan denilmesi. Bir görüşe göre kadınlarda sultan sanının kullanılması Kanuni döneminde başlamıştır ve ilk valide sultan sanını Kanuni’nin anası Ayşe Hafsa kullanmıştır. Kız kardeşleri de sultan ismi alsa neden Mahidevran’a sultan deniliyor? Bu görüşe göre Hürrem Sultan Kanuni’yle nikahlandıktan sonra haseki sultan ünvanını aldı. Fakat başka bir görüşe göre ilk valide sultan ünvanını Nurbanu Sultan kullanmaya başladı. Bu durumda Kanuni’nin ailesi hala hatun ya da kadın ünvanını kullanırken Hürrem de nikahlanınca haseki sanı aldı.

Muhteşem yüzyılın tarihle uymayan tarafları

Tabii diziyi uzatmak için uzun uzun entrikalar planlanmış. Mahidevran’ın Hürrem’i pataklaması ilk bölümlere konulmuş. Halbuki tarihe göre Hürrem nikahlandıktan sonra bu durum olmuş. Hürrem hem şair hem müzisyen bir kişilikmiş bunlardan hiç bahsedilmiyor.

Dizi kıyafetleri eleştirildiği üzere Osmanlı tarihine uymuyor. Daha çok Avrupa saray kıyafetleri kullanılmış. Hele o dönem taç kullanılmıyormuş. Bu durumda takke tarzı taçlar daha gerçekçi. Elbiseleri açıklığı eleştirilmiş ancak haremin içinde bu çok sıkıntı olmamalı. Ancak o açık kıyafetlerle başka erkeklerle konuşmaları gerçekçi değil tabii. Hatta kapalı kıyafetlerle geçtim paravan arkalarından konuşmaları gerekiyor. Bu hususa dizinin sonlarında ve Muhteşem Yüzyıl Kösem”de daha çok dikkat etmişler.

Tarihle uymayan bir tarafı da Kanuni’nin annesinin Kırım Hanı Mengli Giray’ın kızı olarak gösterilmesi. Bu tarihte de bir tartışma konusu. Ancak genel tarihi inançlar ve yönlendirmelerde padişahları öz türk yapma çabası var. Ancak gerçekler öyle değil tabii. Mevcut çarpıtma kadınlar saltanatına kadar olan başarı kazanmış padişahlarının anne ve baba tarafından türk olması. Her ne kadar Kanuni’nin anasının, eşnin yanındaki mezarının üstüne başka mezar yapıldığı için bu kayıt tahrif olsa da tarihi kayıtlarda baba ismine bakılacak olursa gayri müslim kökenli olduğu görülüyor. Gerçekte Mengli Giray’ın kızının Yavuz Selim’le evlenip evlenmediği tartışmalı.

Çok bilinmeyen tartışmalardan biri ise İbrahim Paşa’nın Hatice Sultan’la evli olup olmadığı. İbrahim Paşa’nın gerçekten bir aldatma hikayesi var ama sultanı aldatmış olabilir mi? Ancak Hürrem’le birbirlerini tanıdıkları ailecek görüştükleri yazışmalardan belli oluyor.

Haksız eleştiriler

Ancak haksız eleştirilere de hedef oldu. Mesela padişahı sürekli ve mutlak surette hayatını at sırtında geçirdi, hayatı boyunca kadın görmedi diyen bir grup vardı. Bu kişilerin arasında o zaman çocukları nasıl yaptı diye soran olmadı mı bilmiyorum. Ama haremi gösterdiği kadar seferleri de gösteriyordu dizi. O konuda haksız eleştiriye maruz kaldı bence. Kanuni’yi canlandıran aktör Kanuni’yi güzel yansıtmış. Hürrem’i oynayan oyuncu de gerçekten yabancı kökenli olunca dizinin izlenirliğini arttırdı bence. Hatta Hürrem’i canlandıran oyuncu seti bırakınca reytingler düştü ve diziyi tadında bırakarak erken bitirdiler.

Muhteşem Yüzyıl Kösem pek çok konuda ilkinden daha başarılıydı. Dizi ortamı ve kostümler daha göz alıcıydı. Ancak hala kostümler Osmanlıya uymuyordu. Her ne kadar Safiye Sultan’dan sonra Avrupa etkisi hissedilse de o kadar Avrupai giyinmiyorlardı. Taçlar halen çok abartılıydı dizide. İlk Muhteşem Yüzyıl’a göre tam tadında bırakıldı. Daha planlı olduğu belliydi. Kösem’in son dönemini oynayan oyuncu çok başarılıydı.

Bu noktada benim arzum kadınlar saltanatıyla ilgili daha çok dizi çevrilmesi. Kösem uzunluk açısından idealdi. Mesela Safiye dönemi çok fırtınalı. Turhan Sultan, Gülnuş Sultan dönemiyle ilgili bir yapıt yok. Bu dönemlerle ilgili diziler yapılsa süper olur.

Hürrem Sultan

Muhteşem Yüzyıl’dan daha önce çıkan bu mini dizide Hürrem Sultan daha gerçekçi betimlenmiş. Kostüm de bence daha gerçekçi. Ancak burada Kanuni’yi Muhteşem Yüzyıl’dakinden çok farklı görüyoruz. Acaba Kanuni Muhteşem’deki gibi sert mizaçlı mıydı yoksa buradaki gibi yumuşak ve duygusal mıydı? Belki de bu dizide daha gerçekçidir ama Muhteşem Yüzyıl’daki karakter kendini daha çok izletiyor.

Diriliş Ertuğrul

Netflix’te de yayınlanmasının ardından dünya çapında izleyici elde eden Ertuğrul işlediği dönem açısından ne ideoloji kasıyor ne de iktidarı kızdırıyor. Kostümler çok başarılı. Bence oba ortamı da gayet güzel olmuş. Kadınların beyleriyle toylara katılmaları da atlanmamış. Ancak dizi tutunca her zamanki gibi uzatılmış da uzatılmış. Tamam ortam gerçekten entrikalıymış ama entrika üzerine entrika üretmek için resmen tarih uydurulmuş.

Prof. Ahmet Şimşirgil konuyla ilgili şunları söylüyor. “Tapınak Şövalyeleri ile Osmanlı’nın hiçbir bağlantısı olmadı. Ama dizinin 1. sezonu Tapınak Şövalyeleri ile geçti. Ertuğrul, Moğollar’ın eline hiç geçmedi. Dizinin 2. sezonunda Ertuğrul, Moğollar’ın eline geçti. Hatta eline bir de çivi çakıldı. Bize kadar gelseydi adı çolak Ertuğrul olarak gelirdi. Adı tarihe öyle geçerdi. Kayı Boyu, Dodurga’ya hiç sığınmadı. Ama dizide Kayı Boyu Dodurga’ya sığındı. Koskoca Kayı Boyu sığıntı oldu. Baycu Noyan, bizimkilerin eline hiç geçmedi. Ama dizide geçti. Hadi buyurun. Dizinin nesi kaldı? Dizinin yüzde 95’i gitti.” Gerçi yapımcılara da hak vermek lazım. Hakkında çok fazla bilgi bulunmayan bir dönem seçmişler. İşleri kolay değil ancak tarihi açıdan Muhteşem Yüzyıl daha gerçekçi.

Ertuğrul’daki soru işaretleri

Dizide kafada soru işaretlerine sebep olan başka şeyler de var. Mesela o dönem tam bir sünni islam anlayışı yoktu. Osmanlı kuruluşunda ahilerin ne kadar büyük rol oynadıkları biliniyor. Ancak onlardan ve felsefelerinden pek bahsedilmemiş. Doğrusu o dönem tam bir mezhepleşme yerine sufi bir anlayış hakim. Ancak onları katı sünni gibi gösterme de kasılmak istenen algıdan kaynaklı olabilir.

Başka yerlerde denk geldiğim eleştirilerden bazılarıysa şunlar: Moğollar ve inanışlarının kötü olarak gösterilmesi aynı dini paylaştığımız göz önünde bulundurulursa tarih bilinci olan izleyicilerde iyi bir izlenim bırakmamış. Sonuçta bizim de kökeniniz aynı. Bunu unutup kötülemek hoş değil.
Osmanlının kuruluşunda Hacı Bektaş Veli, Ahmet Yesevi, Ahi Evran, Şeyh Edebali daha aktifken daha çok Kayı Boyu’yla teması olup olmadığı tartışmalı olan İbn-ül Arabi seçilmiş.

Bir başka çok kızdığım konu Ertuğrul’un ikinci evliliğini yapması. Tarihlerde böyle bir şey yokken neden böyle bir atraksiyona girilmiş. Kanuni hatunlarla olunca tepki yaratmıştı?

Kuruluş Osman

Kuruluş Osman’la ilgili duyduğum en sık eleştiri Diriliş Ertuğrul’daki olayları tekrar etmeleri. Keşke reyting dertleri olmasaydı da tarihi anlatan kısadan diziler olsaydı. Neyse bu diziyle ilgili en büyük rezalet Osman’ın iki kadınla birden evlenmesi. Halbuki tarihi bilgilere göre Osman sadece Şeyh Edebali’nin kızı Bala Hatun’la evlilik yapmış. Tarihe göre Osman Bey’in ve ailesinin bulunduğu türbe savaşlardan birinde patlatıldığı için sanduka kayıtlarının tarihselliği tartışmalıdır. Osman’ın ikinci eşi iddiaları -ki bu iddia yenidir.- Orhan Bey vakfiyesinde imzaları bulunan üç kadından birinden gelmektedir ve bu kadınların hiçbirinin Orhan Bey’in annesi olduğuna dair bir kayıt yoktur. Hadi üç kadından biri annesi diye kafadan attık o zaman diğer iki kadın kim? Bu kadınlar pekala diğer akrabalar olabilir. Kısaca Osmanlı Orhan Bey’e kadar tek eşli kültüre sahiptir. Orhan Bey’le başlayan çok eşlilikle birlikte Türkten çok yabancı kadınlarla evlenmişlerdir. Bu konuda tarihi ve kültürü değiştirmenin anlamı yok.

Payitaht Abdülhamit

İdeolojik olarak kullanılan tarihi açıdan izlediğim en rezil dizi. İzledim çünkü o dönemi yansıtan çok fazla eser yok. Kostüm ve ortamlar fena değil. Ama dediğim gibi dizi tamamen uydurmak istedikleri tarihe uyuyor.

Hayır Abdülhamit başarısız bir sultandı demiyorum ama en büyük toprak parçasının kaybedildiği dönem için fazla başarılı gösteriliyor. Belki birilerinin kuklası değildi ama devlet yönetiminde de dominant olamamış. Sürekli bir yerler satılmış ki bu da dönemimize benzerlik gösterdiği için mi bu kadar övülüyor acaba?

Abdülhamit’in kişiliği de tam yansıtılmıyor otomatik kalmış. Halbuki biraz paranoyakmış, aşırı sigara içermiş, opera hayranıymış, renkli bir harem hayatı varmış. Bu açılardan Harem Suare Abdülhamit’in kişiliğini daha güzel yansıtmış.

Dizideki aydın düşmanlığı

Dizinin en rezil tarafı Türkiye Cumhuriyet’ini kuran, ülkemizi düşmandan temizleyen zihniyetin ilk çıkış noktaları olan Osmanlı aydınlarını kötülemesi hatta öcü gibi gösterilmesi. Tabii sonuçta istibdat döneminde aydınlarla ters düşülmüş. Gerçi bunun ayrıntılarına çok girilmemiş. Daha çok Seniha Sultan’ın eşi Mahmud Celalettin üzerinden vermişler. Onların da derdi ingilizlerle ortaklık etmek çünkü ingilizlerin ülke üzerinden daha az nemalanacağını düşünüyorlar. Gerçi sonra yanıldıklarını söylemişler. Dizi bu yüzden bunları hain olarak gösterilmiş. Halbuki Abdülhamit karşılığında ülkeyi Almanlara satıyor.

Aynısının laciverti hatta bu hamlelerle başlayan stratejiler “Almanlar yenildiği için yenik sayıldık…” a kadar ilerliyor. Kısaca Mahmut Celalettin gibi bir hocayı, Türkiye’nin ilk sosyologu Prens Sabahattin gibi şahsiyetleri ülkenin geleceğini hiç düşünmeyen öcü gibi düşünmüşler. Halbuki adamlar ülkenin geleceğini düşünüp millete hizmet etmiş ancak sadece tahtta kalmak için ülkeyi pek de sallamayan Abdülhamit’le ters düşmüşler. Şimdiki devletle iktidarı karıştıran zihniyet gibi ancak o dönem devlet bir ailenin elinde olduğu için bu kanıda biraz da haklılar. Ancak görünen o ki aydınlar, bazı Osmanlı padişahları, saray ahalisi dahil dünyanın gittiği yönü görerek yenilikler yapmak istemiş. Lakin ülke de kendini yenilemediği için dağılıyormuş.

Daha da kötüsü Blavatsky gibi ezoterizmin anası, teosofi gibi akımların kurucusu olan büyük filozofu acayip kılıklara sokup diziyi hepten biraz bir şeyler bilen kişilere karşı rezil hale getirmişler.

Kalbimin Sultanı

2. Mahmut döneminde geçen hayali Osmanlı dizileri nden biri. Aslında bir dönem açan 2. Mahmut’la ilgili daha fazla şey çıkabilirdi. Ancak dizi tarih anlatacağına hayali bir aşkı anlatıyor. Halbuki 2. Mahmut döneminde çocuklarıyla haremiyle pek çok karakter ve olay sığdırılabilirdi. Zaten dizi de kısa sürdü.

Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam

İzlediğim en sıkıcı Osmanlı dizileri nden biriydi. Hem saray hem hayali yeniçeri karakterler üzerinden çok fazla odak noktası olan bir diziydi. 3. Ahmet’in ailesiyle ilgili hiçbir şey yok. Halbuki o da haremi zengin bir padişahtı. Sadece bir kızı ve hayali bir halasından bahsediyor.

Fatih

5. bölümünden itibaren yetersiz reytinden dolayı yayından kaldırılmıştı. Aslında çok bahsedilmeyen Fatih’in ve Şehzade Mustafa’nın tartışmalı ölümünden bahsetmiş. Kardeş katlinin ilk çıktığı dönemi atlamamış. Kostümler ve ilişkiler gerçekçi. Fatih daha baskın bir karakter olabilirdi. Bence devamı gelebilirdi.

Son olarak bana göre tarihi gerçeklerle bağdaşmak şartıyla Yavuz Sultan Selim, Yıldırım Bayezid, yukarda bahsettiğim kadınlar saltanatı dönemleri, 3. Selim, Abdülmecid ve Abdülaziz dönemleri dizi yapılırsa tutabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir