Dinde kadın hakları

Bugünkü yazımda dinde kadın hakları konusunu tartışacağım. Daha önce bu yazımda kadına verilen değerin evriminden bahsetmiştim. Ana fikrim insanlık henüz gelişmemişken kas kuvveti, saldırganlık ideal olduğundan dolayı erkek üstün olarak görülmüş, merhamet ve duygusal zeka gibi daha insancıl özellikleri daha ağır basan kadın insanlık daha fazla geliştikçe ön plana çıkmaya başladı. Ancak çok uzun bir zaman kadın baskıyla hayattan soyutlandığı için geçen yüzyılların kaybı ancak kapatılabilecek. Benim buradaki ana fikrim erkek yine cinsel yönelimlerini kadın kadar dizginleyemediğinden dolayı kadını ciddi bir tabu olarak görmüş ve sınırlandırmıştı.


Ben daha çok kendi kültürümü sorguladım. Ülkemizde kadın haklarını sorguladığımızda en çok suçladığımız şeylerden biri ise din. Peki bunu yaparken özellikle tarihsel olarak bakıldığında ne kadar objektifiz?

Çok tanrılı dönem


Her ne kadar tarihte bizim gibi toplumlar anaerkilse de grekoroman kültür ataerkildi. Kadın insan yerine bile konulmuyordu. Kız çocukları kocaya satılırdı ve kadının ana görevi çocuk doğurmaktı. Miras ve hukuki hakları yoktu. Vatandaş dahi sayılmıyorlardı.


Ataerkilliğn nereden çıktığını sorgularsak da durumun daha çok fiziksel ve biyolojik farklılıklardan kaynaklandığı görülüyor. Birincisi yerleşik hayata geçilmesiyle savaşlar olmuş ve erkekler savaşlarda etkin rol üstlenmiş. İkincisi yine yerleşik hayata geçilmesi ve mülk edinimiyle birlikte miras hukukunun önem kazanmasıydı. Böylece kadın çok eşli olmaması ev içinde korunması fikri doğdu. 1

Yahudilik


İşte semavi dinlerin ilki olan yahudilik grekoroman ve ataerkil kültürlerden etkilenmiştir. Yahudi toplumunda kadına eğitim verilmez, miras hakları yoktur, boşanma hakları yoktur ve erkeğin keyfine kalmıştır. Erkek kadını mohar adlı ödemeyle satın alır. (Bu bize mehir olarak geçmiş.) Hatta kadının kutsal kitabı öğrenmesi yasak ve belli dönemlerde ibadetten uzak kalmak durumunda. Kadınların başlarını örtmesiyle ilgili tevratta direkt bir ayet olmamasına rağmen farklı yorumlanmıştır. Bazı cemaatlarda evli kadınlar saçlarını örtmekteydi. 2


Ancak yahudi uygulamaları ve yazmalarının belli dönemlerdeki din adamları tarafından yazıldığı biliniyor. Yahudi kutsal kitabının yazımı ve on emirin kaynağı tartışmalıdır. Hatta Celal Şengör’e göre Hz. Musa’nın yaşadığı bile tartışmalı.

Hristiyanlık


Hristiyanlık kuşkusuz iki cinsiyete daha eşitlikçi davranmıştır. Hz. Meryem figürünün etkin olması, Hz. İsa’ya inanan ve çarmıha gerilmesinden sonra yanında kadınlar bulunması ve onüçüncü havari Hz. İsa’nın tartışmalı eşi Meryem Magdela gibi kadınlar hristiyanlık dininde etkin olmuştur. Boşanma hem erkek hem kadın için kötü olduğu belirtilmiştir.


Ancak incilin Hz. İsa’nın ölümünden 400 yıl sonra yazılması ve hristiyanlık dinini düzenleyen din adamlarının yahudi geleneğine geri dönmesi bu eşitlik yaklaşımını unutturmuştur. Kadınlar yine ikinci sınıf olmuştur. Hz. İsa’yı pek az gören Pavlus yeni ahite kadınların saçını kazıtması ya da kapatması gerektiğini yazmıştır.

Müslümanlık


İslama dönersek o dönem Hz. Muhammed’in de reform yaptığı biliniyor. O dönem de Hz. Muhammed’in eşleri dinin yayılmasında aktif rol almış. İslam kadına şahitlik hakkı bile vermiş. Şu anki düşüncede iki kadının bir erkeğe denk sayılması tartışma konusu olsa da bunun sebebi şahitlik sebebiyle kadının tehdit edilmesinin önüne geçmekmiş. Ayrıca diğer dinlerde bu bile mümkün değilmiş. İslamla o dönem kadının, kızların kuma gömüldüğü dönemlere kıyasla çok şey kazandığı söylense de gerçekte kızların kuma gömüldüğü dönemin Hz. Muhammed’den yüzlerce yıl önce olduğu söyleniyor. Ayrıca Hz. Hatice’nin zengin bir iş kadını olduğu bilinmekte. Kısaca kadın hakları zaten var mıydı tartışmalı. Tesettür ise Tevrat’ta olduğu gibi Kuran’da da açıkça belirtilmemiş. Boşanma hakkı hem kadında hem erkekte olduğu kaynakta yazılı ancak benim bildiği yahudilikte olduğu gibi erkeğin keyfine bağlı. Ancak bu durumun Kuran’da olmadığı kesin.


Yine diğer dinlerde olduğu gibi öncelikle Hz. Muhammed’in ölümüyle halifeler arasında dinin uygulanışında farklılıklar gözlenmeye başlamış. Diğer dinlerden farklı olarak islamın kutsal kitabı peygamberin ölümünden hemen sonra yazılmıştır. Halbuki diğer dinlerde kutsal kitap ve peygamber arasında yüzyıllar var. Ancak güvenilir kutsal kitaba rağmen yine yıllar içinde farklı yorumlarla yahudiliğe yerleşmiş cinsiyet eşitsizliği islam kültürüne de adapte edilmiş.

Modern dönem


Modern dönemde artık iş gücüne erkek yetişemeyince kadın da dahil olmuş akabinde kadın hakları iyileştirilmeye başlamıştır. Zaten ataerkilliğin doğal bir düzen olmadığı bir gün mutlaka son verileceği ön görülmüştür. 1 Modernliğin gelmesiyle birlikte hristiyanlık ve yahudilik kadına bakış açısını çoğunlukla değiştirmiştir. Batı modernleşirken islamın yaygın olduğu doğu toplumlarda tepki oluşmuştur. Afganistan gibi ülkelerde kadın haklarının Hz. Muhammed döneminden çok daha geride olduğu söylenmektedir. 3


Kısaca dinin bahane edilerek kadınlara eziyet edilmesinin ve kadının toplumdan soyutlanmasının bir sebebi peygamber öğretileri ve kutsal kitaplardan uzaklaşarak yeni yorumlar yapılması ve modernliğe adapte olamamak. Sonuç olarak kadın haklarının gerilemesinin bir suçu da belki haksız bir şekilde dine atılıyor. Ancak din belli zümrelerce işe geldiği gibi yorumlandıkça insan haklarına bu şekilde etki edecek ve gelecekte insanlarda tepkiye sebep olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir