Bebekli Anne Blogu

SiyasetYAZILAR

Ne Olacak Bu Memleketin Hali?

Ne olacak bu memleketin hali diye dertlendiğim bu günde, artık bu siyasi trol hareketinin kesin olarak dış destekli olduğuna karar kılmış durumdayım. Dertlenmedim diyemem. Bu sonuca trollerin söylediklerini ve gündemi birleştirerek ulaştım. Hatta trollerin söylemlerinden ülkenin nereye gideceğini ve ülkeyle ilgili ne planlandığını da okumak mümkün diye düşünüyorum.


Alternatif Tarih ve Trollerin Kurgu Evreni

Geçen yazımda Osmanlı tarihiyle ilgili uydurdukları alternatif evren tarihiyle bir miktar dalga geçmiştim. Ancak özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş dönemiyle ilgili uydurdukları kurgulardan pek bahsetmedim; sadece Kurtuluş Savaşı’nın varlığını reddettiklerinden söz etmiştim. Buraya bir yorumumu eklemek istiyorum. Bunu kendim yazdım, bu sefer ChatGPT’ye yazdırmadım ama ilham almadığımı da söyleyemem.

Şimdi bu aklıevvellerin iddia ettikleri alternatif evrende, çok zavallı bir Osmanlı padişahı var. Yakasından oraya buraya birileri tarafından çekiliyor. Neden bu kadar zavallı hale gelmiş, o pek sorgulanmıyor. Birinci Dünya Savaşı’ndan bahsedilmiyor. O dönem ülke kötü ve ülkeyi kötü hale İttihat ve Terakki getirmiş. Dediğim gibi birinci dünya savaşı yok. Belki hızlı bir tarih anlatımı var, hani sonuçta ülkeyi savaşa sokan İttihat ve Terakki o şekilde mahvetmiş gibi.

Eh, keyfinden mi girmiş ülke? Zaten dağılmıyor muydu? Zaten 1453’ten direkt 1923’e atladığımızı geçen yazımda yazmıştım.


Tarihi Mantıksızlıklar ve Tutarsızlıklar

Neyse, İttihat ve Terakki İngiliz destekliymiş. Eee, o zaman neden bizi İngilizlere karşı Almanya’nın yanında savaşa soktular? O yok zaten, çünkü birinci dünya savaşından bahsetmiyorlar. İttihat ve Terakki geldi, durduk yere ülkeye İngilizleri soktu falan.

Padişah o kadar zavallıysa, zaten kendi yazdıkları tarihe göre gitsin yani. Çünkü İngilizler padişahı orasından burasından çekiştirdi, sonra zırhlıya alıp götürdüler, sonra yolda bırakıp denizin ortasına attılar. İşte neymiş, çünkü tehdit edilmiş. Vahdettin mağdur tabii.

Aynı mantıkla İngiliz destekli olduğunu iddia ettikleri İttihat ve Terakki ve Atatürk için de aynı şeyleri söyleyemez miyiz? Diyemiyoruz, çünkü gerçekte İngiliz destekli olmayan onlar. Burada uydurabildikleri kadar uydurmuşlar.

Sonra Atatürk’ü Samsun’a İngilizler götürmüş, Bandırma aslında İngiliz gemisiymiş. Atatürk de bir anda ortaya çıkıp ülkeyi yıkıyor ve bam bam, öz be öz İngiliz olan Türkiye Cumhuriyeti kuruluyor. Öz be öz İngiliz olan Türk milliyetçiliği, kurucu değerlerden sayılıyor. Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu kuruluyor, bunlar da İngilizmiş. Bir de utanmadan, öz be öz Türk olan Arap alfabesini kaldırıyor!


Algılar ve Gerçeklik

İşte dostlarım, biz 2002’ye kadar İngiliz olarak yetişmişiz de, bugün ülke yaşanmaz hale gelip gerçekten ya Batı’ya ya da Batı güdümünde olan diğer ülkelere göç etmek zorunda kalınca fark ediyoruz.

Aslında bir göçmen olarak benim fark ettiğim tam tersi olmuştu ama sanırım içeride kalanlar olmayan tecrübeleriyle böyle bir sonuca varmışlar.


Kurucu Değerlere Yönelik Sistematik Saldırılar

Şimdi aslında bir hükümet bir öncekinden daha kötü olursa, ülkeyi daha kötü hale getirirse, önceki hükümetler kötüydü gibi algılar yapılabiliyormuş. Medyayı genelde hükümetler kontrol eder. Bazı ülkeler daha serbesttir ama belli ki bizimki onlardan biri değil. Yine de dünyada tek değiliz.

Ama beni endişelendiren şey dostlarım, neden ülkenin kurucu değerleri üstüne bu kadar yalan dolan uyduruluyor? Bu basit bir iktidar algısı değil. Ülkenin doğrudan kuruluşu üzerinden dinamitleniyor. Bundan bu yazımda bahsettim ama yeterince dertlenmedim. Galiba sanırım ülkeyi tamamen yıkmaya henüz yaklaşamadıklarını düşündüm ama bilemiyorum. Gün geçtikçe kederlenip dertleniyorum.

Çünkü evet, ülke kuruluş değerleri dinamitleniyorsa amaç maalesef ülkenin yıkımıdır.


Osmanlı Neden Yüceltiliyor?

Mantıklı düşünelim. Osmanlı neden yüceltiliyor? O ülkede demokrasi yoktu değil mi? Ben yüz yıl önce yıkılmış bir ülkeyi asla ve asla suçlamıyorum. Garip bir şekilde Osmanlı-Türkiye Cumhuriyeti tartışmasının ortasındayım. Osmanlı’nın devamı olduğumuza inanıyorum ve bugün geldiğimiz nokta kesinlikle Osmanlı aydınlanmasıyla gelinen bir nokta. Osmanlı sultanları da bu süreçte rol oynamadı diyemeyiz.

Zaten mantıklı baktığımızda Osmanlı, dünyanın gittiği noktayla birleşerek Türkiye Cumhuriyeti’ne evrildi. Sorun tarihimiz değil. Zaten bu yüzden tarih çarpıtılıyor. Gerçek tarihten bahsetmiyorlar. En çok algıyla yönetilen, en son ülkenin yıkılışına sebep olan II. Abdülhamit döneminden bile eksik ve yanlış bahsediliyor. Ayrıca, yüz yıl öncesinden bahsediyorum; yüz yıl önce hangi ülkede tam anlamıyla özgürlük vardı ki?


Bugünkü Benzerlikler ve Neo-Osmanlıcılık

Bugün geldiğimiz noktada, yüz–iki yüz yıl öncesinin Osmanlı’sıyla birkaç benzerlik var:

  1. Demokrasi yok
  2. Tek adam yönetimi

Peki bu Osmanlı baskısı ne? Sonunda iktidara sürülen Osmanlı hanedanı mı gelecek? Duyduğum kadarıyla salça falan satıyorlarmış, yani hiç sanmıyorum.


Türk Bilincine Yönelik Sistematik Mobbing

Troller sadece ülke kuruluşunu değil, Türklük bilincini de yok etmeye çalışıyor. Doğrudan Türklüğe küfür etseler biz “Biz Türk’üz, onlar değil” diye basitçe cevap veririz. Ama öyle olmuyor. Bu kişiler hem Türklüğe küfredip hem de Türklüğü savunuyormuş gibi yapan hükümetin bir numaralı destekçisi olduklarını iddia ediyorlar. Gezi direnişinde Türk bayraklarına saldırdıklarını biliyoruz ama utanmadan profillerine Türk bayrağı koyuyorlar. Bir de Türklüğü savunduğunda sana “devşirme” falan diyorlar. Başka şeyler de diyorlar, ondan aşağıda bahsedeceğim.


Milliyetçiliğin Dönüştürülmesi

Bu yazımda milliyetçiliğin ne hale geldiğinden bahsetmiştim. Bu arkadaşların ters psikoloji propagandaları gerçekten Türkleri bezdirmekte işe yarıyor. Zaten geçen yazımda, artık enerjim kalmadığı için yazının bir kısmını ChatGPT’ye yazdırmıştım.

Gerçekten bazen ülke gündeminden vazgeçip kahvemi caz müzik eşliğinde içmek, gündemden uzaklaşmak istiyorum. Bu hisler, aslında bize yaptıkları psikolojik mobbingin ne derece etkili olduğunu gösteriyor.


Trollerin Kaynağı ve Geleceği

Troller belki kendi yaptıklarının sebep ve sonuçlarını analiz edemiyorlar. Amaçları açık: Bir yerden onlara kaynak akıyor. Bu kaynağın uzun vadede ülke ekonomisine zarar vermesi umurlarında değil. FETÖ’nün başına gelenleri analiz edip “yarın bir gün bizi de gözden çıkarırlar” diye düşünmüyorlar. Tek amaç: Kaynak devam etsin.

Üstelik bu kaynağın da adil bölüştüğüne inanmıyorum. Özellikle belediyelerin değişimiyle kaynaklar azaldıkça daha agresif hale geldiklerine inanıyorum.

Dünyada da bu konuda tek değiliz. Otoriterleşen iktidarlarda bazı küçük aktörler kaynak kesilmesin diye hükümet değişimi istemez. Ama işler büyüdükçe, özellikle yolsuzluk gibi sebeplerle bu aktörler tutuklanmaya kadar gidebilir. Bu da iktidarların otoriterleşmesine ve asla inmemelerine sebep olur.


Dış Güçler ve Gerçek Destek

İşin dış güç boyutuna gelmek istiyorum. “Dış güçler” bahanesi, başarısız hükümetlerin klasik malzemesi. Venezuela örneğini daha önce vermiştim. Ama burada bahsettiğim şey, bizzat iktidarın kendisinin dış destekli olması. Bu trol aktivitesi de öyle. Zaten ABD desteği var, bunu biliyoruz. BOP eş başkanlığından eminiz. Yeşil Kuşak bağlantısından bahsetmiştim.

Tarihi biraz daha eşeledikçe ABD–Suudi Arabistan bağlantısını da keşfettim. Bu sadece Yeşil Kuşak projesine değil, bugün neden Gazze’de ölen insanlara kimsenin ses çıkarmadığı sorusuna da cevap oluyor.

Türkçesini zor anladığım bir trolü takip ettiğimde Suudi Arabistan’dan olduğunu fark ettim. Adamlar baya Google Translate kullanıyorlar. Yapılan savaş teknolojisi yatırımlarının bizi korumak değil, başka ülkelerin paralı askeri olacağımız anlamına gelmesi de ayrıca üzücü.


Türk Kimliğine Saldırı ve Yeni Anayasa

Trol aktiviteleriyle gündemi karşılaştırıyorum. Yukarıda bahsettiğim tek adamlık ve parlamenter sistemin bitirilmesi konusundaki sahte Osmanlı tarihi propagandası örtüşüyordu. Şimdi gündem ilerliyor, Türklüğün altı oyulmaya devam ediyor. “Türklük silinsin, Abdullah Öcalan kurucu önderdir” 1 2 gibi korkunç şeyler duyuyoruz. Anayasa değişimi ve özerklik konuşuluyor.

Hedefte Türkiye’nin doğusu var. İronik olan şu ki bu bölgelere ABD ve İsrail birlikte yön verecek. Troller, bilerek ya da bilmeyerek bu odaklar tarafından yönlendirilmelerine rağmen Türklere “Yahudi, Sabatayist” deyip duruyorlar. Gerçekten düşünmeden tüm Türklere Sabatayist deme gibi bir stratejileri var. Hani şeytanın olmadığını inandırırmış ya… Aynen öyle. Kendi İsrail desteklerini gizleyip muhaliflerine bu yaftaları yapıştırıyorlar. Hem küfür yememiş oluyorlar hem de Türkleri bezdiriyorlar.

Ben çoğunun psikolojik etkileri hesapladığını sanmıyorum, ama bu psikolojik ve sosyolojik etkiler, bu algı uzmanları tarafından gayet profesyonelce planlanıyor.

Peki Bunlar Gerçek Mi, Komplo Teorisi Mi?

Suriye ve Irak savaşı ne kadar gerçekse, bu olaylar da o kadar gerçek. Hedefte dört ülke var: Irak, Suriye, İran ve Türkiye. İkisi çoktan gitti. Bu ülkeler parçalanırsa daha rahat yönetilecek. Bizim doğumuza da Kürdistan’ın devamı kurulacak. Zaten bu topraklar Büyük İsrail projesinin içinde. Yineliyorum, bu projelere dahil olanları destekleyenler, bunlardan maaş alan, çıkarı olanlar Türklere “Sabetayist” derken hiç utanmıyorlar.


Peki Neden Türkiye?

Çünkü dostlarım, hâlâ petrolü elinde bulunduran kazanıyor. Hâlâ petrol büyük bir enerji ve hammadde kaynağı. Körfez ülkeleriyle petrodolar anlaşmaları yapıldı. Zor olan Osmanlı’dan dağılân topraklar ve İran. Türkiye’de petrol mü var? Hayır. Ama petrol olan topraklar kadar petrolün nereden geçeceği de önemli. Musul ve Kerkük’te çok büyük kaynaklar var. İran zaten ambargolarla zayıfladı. Adamlar planlı ve adım adım ilerliyor. Belki Türkiye’den önce İran’a geçecekler ancak hiçbir ülkeye öylece girmiyorlar, önce zayıflatıyorlar. Ve biz bu sürece girdik bile. En zayıftan en güçlüye doğru ilerledi.


Fosil Yakıtların Çelişkisi

Fosil yakıtların dünya için çok kötü olmasına rağmen neden hâlâ insanlık petrolün peşinde? İşte bu büyük aktörler de günü kutarmaya bakıyorlar. Trollerden farkları yok. Tabii ayrıca mevcut refah düzeyinden kimse ödün vermek istemiyor çünkü diğer enerji kaynakları için hâlâ geliştirme yapılması, kaynak harcanılması gerekiyor. Fosil yakıtların iklim değişikliğine sebep olduğu belli ve 2050-2060 arası daha da kötü olmazsa hava sıcaklığının 2.5-3.5 derece artacağı düşünülüyor. Bu mesela Türkiye’yi çöl hâline getirecek. Ve düşünün, sonucu bu olacak şey için bugün insanlar ölüyor ya da hayatları mahvediliyor. Tam bir delilik.


Geleceğin Enerji Kaynakları ve Kaynak Mücadelesi

2050-2060 yıllarında petrol tükendiğinde de bu çılgınlık bitmeyecek. Lityum ve değerli maden arayışına geçilecek. Nispeten doğaya daha az zararlı olacağını umduğumuz bu enerji kaynaklarından biri Türkiye’deki bor yataklarıyla geliştirilebilir. Ancak o zamana kadar ülke acaba bizim elimizde mi olacak bilmiyorum. Ancak Çin çoktan lityuma yatırım yapmaya başlamış diye duydum. Bu da gelecekte dünya devlerinin kaynak ülkesinin değişeceğini düşündürüyor.


Sonuç: Dezenformasyona Karşı Bilinçli Durmak

Sonuç olarak troller ters psikoloji yapıp bizi bezdirmeye çalışıyor. Çok da beslemeden, tepkisiz de kalmadan karşı çıkmamız, yaydıkları dezenformasyonun etkilerini tersine çevirmemiz gerekiyor. Ayrıca tarihi ve siyaseti iyi araştırarak da aktivitelerinden, geleceği ya da ülke üzerindeki planları okumak mümkün çünkü çoğu kendi fikirleriyle hareket etmiyor. Çoğunun beyni yıkanmış ve kaynakları ülkemizi parçalamak isteyen odaklar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir