Bebekli Anne Blogu

DüşünselKadınYAZILAR

Sosyal Medyada Kadına Nefret

Geçenlerde bir yerde bebek döven bir kadın videosu gördüm. Profil fotosunda malum bir şahıs olan birisi videoyu bakıcı şiddeti olarak yayınlamış. Altına bir küfürlü yorumlar bir küfürlü yorumlar… Küfürler bakıcıya değil. Çocuğunu bakıcıya bırakıp çalışmaya giden kadında. Bahsi geçen hayali kadında ar namus bırakmamışlar. Biraz araştırınca videonun yabancı kaynaklı olduğunu ve aslında öz çocuğunu döven bir anneyi gösteriyor olduğunu öğrendim. Video yayılınca anne göz altına alınmış.

Ben olayı geçtim sosyal medyada oluşturulmaya çalışılan algıya takıldım. Zaten olay da sahte çıkınca anladım ki özellikle çalışan kadınlara karşı yapılmış bir eylem bu. Ama yorumlardaki sadece çalışan kadınlara değil tüm kadınlara nefreti sonuna kadar hissettiriyor peki neden?

Bu yazımda yıllardır yapılan kutuplaştırma algılarından bahsettim. Ulusal kimliğimiz üzerine bir nefret ve bir yabancılaştırma uğraşı var bunu anladım. Böyle böyle alışkın olduğumuz demokratik düzen değiştirildi. Ama kadına nefret neden? Bu toplumun yarısı kadın, diğer yarısını da kadınlar doğuruyor ve yetiştiriyor. Böyle bir nefret neden kasılıyor?

Bundan iki devir önce tarım toplumuyduk. Tarlada çalışacak adam lazımdı. Mümkün olduğu kadar çok çocuk avantajmış. Bu çok çocuk doğurma işi de kadını meşgul ediyormuş. Ama bu demek değil ki o zaman da kadın başka iş yapmıyormuş. Kadın da aktif olarak çalışma hayatına katılmış. Ancak tarımdan sanayiye geçerken ilk evin dışına çıkan erkek olmuş. Bu bir geçiş aşamasıymış hala insanların bağı bahçesi varmış ve onların işlenmesi de aileye katkı sağlıyormuş. Bu durumda evde çocuklarla birlikte kalan kadın olmuş. Ancak şu an öyle bir durum yok. Artık bağ bahçe işi yok. Bununla birlikte sen sadece erkek çalışacak diye tutturursan insanlar aç kalır. Bu artık tüm dünyada böyle. Dünyanın en gelişmemiş ülkesinde bile kadınlar çalışır hale gelecek. Bu aslında bir zorunluluk olacak. Hal böyleyken kadınlar çalışmasın demek ne kadar mantıklı?

Sorunlardan biri de, birilerinin kadınla ilgili neyin doğru neyin yanlış olacağına kendilerince karar vermeleri. Kendileri çalıp kendileri oynuyor aslında. Bu yazımda kadınlar evlenmesin demiş olabilirim ama burada daha çok erkeğimizin öküzlüğü yüzünden bu kanıya vardım. Yoksa sorumluluklar bir şekilde eşit paylaşılmaya çalışılsa kadın her zorluğun üstünden gelir. Ayrıca iyi bir şekilde çocuk yetiştirmek için kadının bağımsız, kendine güvenli bir birey olması gerek. Mümkün olduğunca kendini geliştirmeli ki iyi nesiller yetişsin. Ancak karşıdaki zihniyet öyle sakat ki kadını insan yerine bile koymuyor.

Oturdum düşündüm hadi ulusal kimlik algısıyla oynanmasını anladım ama bu kadına nefret işi olur mu? Toplumun değiştirilmeye çalışıldığı aşikar. Zaman ne gösterecek bilmiyorum. Ama bu kadına nefret işi daha çok kişisel gibi. İnsan düşünmeden edemiyor. Bu insanlar kendi kız kardeşlerinden, annelerinden de böyle nefret ediyorlar mı? Bence her şey dinin yanlış yorumlanmasından ortaya çıkıyor. Sadece bir tane dinden bahsetmiyorum. Orta çağda hemen hemen hepsi aynıymış. Erkek ve kadını iyice uzaklaştıran bu normlar iki cinsi birbirine yabancılaştırıyor. Ancak vücut kimyası tersini söylüyor. İşte içten gelen yakınlaşma isteği, toplum baskısıyla yabancılaşmayla birleşince kişi çelişkiye düşüp savunma mekanizması geliştiriyor ve karşı cinsten nefret ediyor. Kadın cinsel ihtiyaçlarını erkeğe göre daha rahat kontrol edebildiği ve hormonlarından dolayı daha barışçıl olduğu için daha çok kadına nefret olarak açığa çıkıyor bu savunma mekanizması.

Geçen yazımda acaba gelişmiş ülkeler gelişmemiş ülkelerdeki eğitimli ve vasıflı gençleri kendine çekiyor olabilir mi demiştim. Bunun komplo teorisi olduğunun faekındayım. Bir ülkede cahil kendini kontrol edemeyen yığının kalması da bu ülkelerin demokrasi getiriyoruz diye müdehalelere açık hale getirebilir. Zaten bu son yirmi yılın klişesi oldu artık. Ama hali hazırda eğitimini tutturmuş, oturmuş, ortak bilinci olan bir topluma bu strateji uygulanabilir mi? Belki de bizim gibi ülkeleri ekonomik olarak çökertmeye çalışmak daha kolay olabilir. Ama bu paragrafta bahsettiğim komplo teorisi doğruysa ve bizimle ilgili planları olan birileri varsa algı bozmak, zihniyet geriletmek için orta çağda yaşayan kitleyi algı kasıcı olarak seçmek mantıklı.

Sonuç olarak kadına nefret söylemleri, kadını insan yerine koymayan söylemler arttıkça kadına her türlü şiddetin cezalandırılmadığı da reklam edilince kadına şiddet çok yaygınlaştı. Bugün maalesef kadın hakları konusunda dünyanın en geri ülkelerinden biri olmak üzereyiz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir