Atatürk neden sevilmiyor?

Bugünkü yazımda neden bir kesimin Atatürk ‘ten nefret ettiğinin bir nedenini daha yazacağım. Bunu da son zamanlarda tespit ettim.


Geçen yazımda da yazdığım üzere ama bot ama birden fazla fake hesapla birlikte sayıları olduğundan fazla da görünse bir kısmın fikirlerinden bahsetmiştim. Bu fikirlerinden biri de bir numaralı Atatürk düşmanı olmak.

Atatürk sayesinde özgürlüğe alıştık


Geçen yazımda da bahsettiğim üzere Afrika’daki pek çok ülke bağımsızlığını çok sonra ilan etti. Çoğu öncelikle sömürgeci ülkeler tarafından kolonize edildi. Bu yazımda da anlattığım üzere kadın hakları da pek çok ülkeye Türkiye’den sonra geldi. Kısaca biz en az yüz yıldır özgür yaşadık ve özgür yaşamaya alıştık.


Özgürlükler ve medeni haklarla ilgili Atatürk şüphesiz tarihimize büyük bir damga vurdu. Sömürgeciliğe karşı Türkiye’den sonra savaş vermiş bütün ülke liderleri için birinci örnek oldu. Ancak bütün bunları Atatürk kendi icat etmedi. Osmanlı’da tazminat döneminde hatta ondan öncesinde dahi demokratikleşme adımları atılmıştı. Pek çok aydın bununla ilgili fikirler ve eserler üretmişti. Kadınlara eğitim hakkı verilmeye başlamıştı. Kısaca biz toplum olarak bu sürece zaten girmiştik. Kimi şu anki demokratik gidişatın Osmanlı’nın aydınlanma evresinden bile kötü olduğunu iddia ediyor. Dünya’da geldiğimiz noktaya bakılırsa bu konu tartışılabilir.

Ülkenin gerilemesini isteyenlerin sebepleri ne olabilir?


Demokratikliğe karşı çıkanların bazıları yaşam şartlarının değişmesini istemiyor. Aslında tek istekleri havadan gelen ya da haksız kazançlarının çok sorgulanmaması. Ancak belki de çok küçük bir azınlığın 200-300 yıl öncesine dönmemizi istediğini düşünüyorum.


Bunu isteyenlerin sosyolojik evrimden haberi yok bence. Zira yüzyıllar süren bir süreci geri çevirmek kolay değil. Ben bir miktar kadın düşmanlarının kadın haklarının komple kaldırılmasını istediklerini düşünüyorum. Ancak ülkenin dünya çapında en geri ülkelerinden biri olması haricinde ne elde edeceklerini anlayamıyorum. Arabistan coğrafyasına yaşamaya başladığımdan beri kadınların yaşam şartlarının Türkiye’den çok da farklı olmadığını görüyorum. Burada kadınlar arasında iş gücüne katılım, arap kadınlar arasında erkeklerden daha yaygın. Çoğu kadın üniversite mezunu ve master eğitimi de kadınlar arasında oldukça yaygın. Kadınlara evlilik baskısı yapılmıyor. Afrika’daki şeriat ülkelerinden bir sürü bekar kadın arkadaşım var. Aileleri hiç problem çıkarmıyorlar. Türkiye’de en modern aile bile kızına evlilik baskısı yaparken hem de. Onlar tek başlarına ülkelerinden ayrılıp istedikleri yere gidebiliyor ve paralarını kazanabiliyorlar. Benim bulunduğum ülkede erkek birden fazla kadınla evlenebiliyor. Ancak belli bir maddi durumun üstünde olması gerekiyormuş. Bu seviyeye ulaşması zor ki hiç iki karısı olan birine denk gelmedim.

Dünya nerede?

Buradaki diğer arap arkadaşlarımdan öğrendiğim kadarıyla diğer şeriat ülkelerinde ikinci kadın için ilk kadının yazılı izni olması gerekiyormuş. Onu da çoğu vermediği için yine çok eşlilik yaygın değilmiş. Afganistan’da bile Taliban çok eşliliği istemediğini açıkladı. İkinci eş için gereken para yüzünden yolsuzluklar yapanlar varmış. Kısaca evet şeriat ülkelerinde böyle bir hak var. Ama şartları ağır olduğu için hiç de yaygın değil. Kadına karşı işlenen suçlar konusunda da kadına karşı pozitif ayrımcılık var. Erkeğe karşı işlenen herhangi bir suç kadına karşı işlenirse cezası daha ağır oluyor. Zaten kadın cinayeti ve şiddeti burada Türkiye’deki kadar yaygın değil.


Kısaca istekleri şeriat ülkelerinden daha geri olalım. Afganistan ayarına gelelim falan mı ben anlamadım.
Geçen yazımda bahsettiğim siyasi trollerin gezi direnişinden sonra çıktığını biliyoruz. Yani bir halk tepkisi çok büyük etki oluşturdu. Bence halktan ya da halkın bir olmasından ciddi anlamda korkuluyor. Tabii ki esarete karşı bizim gibi yüz yıldır hür yaşayan bir millet 1970’lerde kurulan milletlere göre daha çok karşı çıkacaktır. İşte bunun baş mimarı Atatürk’ten bu yüzden nefret ediliyor.

Ya gelecek?


Her şeye rağmen gerilemeye karşı bu ilgi ve isteğin özel seçilmiş maddiyatı kötü ve eğitimsiz kesimin beynini yıkayarak yerleştirildiğine inanıyorum. Biraz da parayı bulan bu kitlelerin asıl amaçlarının bu durumu korumaya çalışma davranışının daha ağır bastığına inanıyorum. Zira her şey emperyalist ülkelerin güçlerini koruma amaçlı sosyalizmi çökertme hedefiyle çevre ülkelerde ekstremist grupları maddi olarak desteklemesiyle ortaya çıktı. Sosyalizm tehlikesi ortadan kalktıktan sonra da bu ülkelere demokrasi götürme (!) fikri işlerine yaradı. Afganistan insan ve kadın haklarının ilk verildiği ülkelerden biriyken bugün özgür olmayan ülkeler arasında birinci sırada.  Kuzey Kore’nin de önünde. Maalesef Türkiye de son yıllarda özgürlükler konusunda Brundi’den sonra dünyada en hızlı gerileyen ikinci ülke olmuş.1. Belki bugün maddi durumu kurtarma amaçlı ekstremist gruplara destekçi sayısı da artabilir. Ancak görünen o ki bütün bu süreç pek çok ülkede felaketle sonuçlandı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir