90 lar kötü müydü?
Uzun süredir merak ettiğim bir şeydi aslında. 90 lar kentteki insanlarla paylaştığımız kültürün bugünkünden oldukça farklı olduğu zamanlardı. Sonra köy kente geldi, kenar mahallelerle kent birleşti. Zaten orta kesim diye bir şey kalmadı derken sosyoekonomik grupların hepsi birbirine karıştı. Beraberlik güzel bir şey olsa da bazen adaptasyon güç oluyor.
Ben 20 yaşından sonra kendi ülkemde hatta kendi şehrimde bir kültür şoku yaşadığımda fark ettim. Göç olgusu kültürü etkilemişti. Görünen o ki artık kentte beraber yaşayan eski kentli ve köylüler birbirini kültürleyecek ve kültürlenecekti. Ancak her şey nasıl başladı merak etmiyor değilim.
Bu aynı zamanda sosyal medyadaki 90 lar tartışmasının kaynaklarından biri. Bir grup 90 ları ne kadar güzel yaşadığını anlatıyor. Bir grup da fakirlik içinde, elektrik, beyaz eşya bile olmayan evlerde yaşadığını söylüyor. Belli ki iki grup arasında eski yaşamlarına göre büyük bir fark var. Zaten orta kesim diye bir şey kalmadığından bahsettim. O yüzden yoksul kesim en azından hizmet gitmeyen köylerden kentlere göç edip farklı problemlerle başbaşa kaldılar. Orta gelirli kentli kesim de yoksullaştı gibi görünüyor.
Köyden alt kültür olarak bahsetmek istemiyorum. Ancak maalesef köy ve kenar mahalle sakinleri eğitim açısından oldukça fakirlerdi. Bunun sorumlusu elbette o bölgelere hizmet götürmeyen devletti. Hatta bu konuya ayrıca başka bir yazımda değineceğim. Peki ne oldu da kentlere yöneldiler?
Göçün nedeni
Köylülerin eğitim durumu bir yana bütün ülkenin önemli geçim kaynaklarından biriydiler. Çünkü en önemli kaynağı, gıdayı sağlıyorlardı. Ancak 2000’lerden itibaren öncelikle tarım bitirildi. Buna en büyük neden inşaata dayalı ekonomi modeliydi. Bu yazımda biraz bahsetmiştim. Bu ekonomi modelinde tarım arazileri de inşaat alanı gibi görülüyordu. Tarıma yeterli değer ve teşvik verilmiyordu. Her sektörde olduğu gibi tarım ürünlerinin alınıp satılmasına rant girdi. Arsasını satıp kar etmeyi düşünmeyen köylü dahi zarar edip toprağını sattı. Mazot çok pahalı olmuştu. 1 Atalık tohumlar yerine İsrail’den gelen tohumlar kullanıldı deniliyor. Ama bu iddianın resmi olarak bir geçerliliği yok. Ancak sertifikasız tohumların yasaklanması atalık tohumlarının kullanılmasının önüne geçmişi. Gdolu ve belli bir miktar hasattan sonra toprağı verimsiz bırakan tohumlara yönelinmişti. 2 Sonuç olarak tarımda kendi kendine yetebilen sayılı ülkelerden biriyken tarım ürünlerini de ithal eder hale geldik. Böylece cari açık daha fazla büyüdü ve ekonomi daha çok bozuldu.
Mevcut stratejiler
Kısaca köylüler köyleri terk etmeye başladı. Artık pek çok köy hayalet köy haline gelmeye başladı. Hatta buralara bu yüzden turizm bile yapılıyor.
Peki 90’larda kötü olan bu grup için her şey iyiye mi gitti? Elbette kentte çok daha fazla olanak vardı. Çoğunluğu hizmet ve inşaat sektörüne girdiler. Mevcut iktidarın en büyük başarılarından biriydi sosyal yardımlaşma. Yoksul kesmi kırsala inerek belirleyip onlara yardım ettiler. Onlar için iktidarı garantileme oldu. 3 Hem de zaten yoksul halka yardım ettikleri için ayırdıkları kaynak o kadar da fazla değildi. Ayrıca bahsedilen büyük bir nüfustu. Yeterli eğitimlerinin olmamasından dolayı etkilemek de kolaydı. Yine de çalışılmadan, üretilmeden ayrılan bir kaynak olduğu için ayrıca tarım bitirildiği için bu ekonomiyi ister istemez kötüye götürecekti. Bu yazımda biraz bahsetmiştim.
Sonuç olarak 90 larda kötü olan grup çalışmadan ve çabalamadan aldıkları az miktardaki yardımlarla şimdi kentlerde çok daha rahat yaşıyor. Ancak bu durumun ülke ekonomisini bozup ileride çok daha vahim sonuçlara yol açacağını görebilecek eğitim altyapıları yok. Aynı anda eskiden de kentlerde yaşayan ve eğitim alt yapısı olan kişilerin ekonomisi çok daha kötü bir hale geldi. Ancak eski ekonomilerini koruyabilen hatta bir miktar bile daha iyi olan eğitim alt yapısı olanlar ülke geleceğini düşünerek 90 lardan kötü olduğumuzu görebiliyorlar.