Kadın ve Erkek Rollerinin Evrimi
Geçenler de Tomris Hatun’un Kazak yapımı filmini izledim. Çok eski dönemlerde geçen bu hikayede bir Türk kraliçesi aynı zamanda iyi bir savaşçı olan ordu komutanı Tomris Hatun, kadim Türk savaş stratejilerini geliştirerek o dönemin en güçlü ordusu olan Babil ordusunu yeniyor. Bu film biraz beni kadının toplumsal rolünün tarihi açısından düşündürdü. Acaba eskiden kadının konumu daha iyi miydi?
Şüphesiz Tomris Hatun Türklerin atası. Yaygın görüşe göre İskitlerden gelmeydi. İskitler tarihçilere göre içinde Türkleri de barındıran bir göçebe topluluk. Türklerin atası Oğuz Kağan’ın İskitlerden geldiği düşünülüyor. Başka görüşlere göre Tomris Hatun İskit değil Massaget’ti. Bir görüş de Tomris Hatun’un İskit asıllı olup Massagetler tarafından yetiştirildiği.
İskitleri araştırırken İskit hatunlarının da savaşçı olduğunu öğrendim. Hatta küçükkenden sağ kollarına giden güç artsın diye sağ göğüsleri kesiliyormuş. 3 düşman öldürmeden evlenmelerine izin verilmiyormuş.
Daha önceki yazılarımdan hatırlarsınız. Hep kadının toplumdaki erkeğe göre dezavantajlı konumunu merak ederim. En temel farkın geçmişten gelen kadın-erkek kas kuvveti farkı olduğunu düşünmüştüm. Ancak görünen o ki çok eskilerden kadın savaşlarda aktif rol alıyormuş. Hatta son kazılar tarım devrimi öncesinde kadınların da avcı olduğunu ortaya çıkardı. Yaygın görüş erkeklerin avcı kadınların toplayıcı olduğu yönündeydi. Demek ki kas kuvveti farkı çok eskilerden çok önemli değilmiş.
Kadın erkek farkını ortaya çıkaran faktörlerden biri de nüfus gereksinimi. Tarım devriminden sonra çalışacak insan ve toprakları savunacak insan gereksinimi olduğu için ve ancak kadın çocuk üretebildiği için kadın korunmuş olabilir. İşte bunun aksini kanıtlayacak bir şey henüz bulamadım.
Sanayi devriminde hala fabrikada çalışacak nüfus gerekliymiş. Hala hastalıklar ve bebek ölümleri varmış. Hala herkes kendi bahçesini ekip biçtiği için evde iş yapacak birilerine ihtiyaç varmış. Bu durum kadınları evden çıkaramamış.
Ancak artık bebek ölümü ve hastalıklar azaldığı için nüfus gereksinimi ortadan kalktı. Bu durumda kadını eve kapatan çalışmasın diyen zihniyet aslında büyük zarar ediyor. Ekonomik olarak düşünüldüğünde şu an kadının çalışması aslında zaruriyet.
Ancak ben artık kadın çalışmasın diyen zihniyetin çok gerilediğini ve azınlık olduklarını düşünüyorum. Benim asıl takıldığım nokta; şu an kadının üstüne çok büyük sorumluluk binmiş olması. Çünkü kadının dışarda çalışıyor olması ve maddi yükün erkek ve kadın üzerine eşit olarak dağılmış olması ev ve çocuk sorumluluklarının bir kısmının bile erkeğe binmesini sağlamıyor. Bu durumda kadına aşırı sorumluluk biniyor. Ve bence bu durum günümüz boşanmalarının ana sebeplerinden biri olabilir.
Nüfus gereksiniminin azalmasıyla çocuk eğitimi düzeyi çok yükseldi. Artık çocuk gelire ve ev işlerine ortak konumda olmaktan çıktı. İyi yetiştirilme ve eğitim ihtiyacı arttırıldı. Henüz içinde bulunduğumuz bu evreyle birlikte insanlığın çok daha yükseleceğini düşünüyorum. Fakat bu durum ailelerden yardımcı kişi sayısını azaltıp onlara ekstra sorumluluk yükledi. Bu durumda aileler baş edebileceği miktarda çocuk yapmaya başladı. Bu da kadınların üstündeki çocuk doğurma baskısını eskisine oranla büyük oranda azalttı. Bu da zamanımızda kadın ve erkeğin toplumsal rolünün eşitlenmeye başlamasına sebep oldu.
Fakat kapitalizmin yükselmesi acaba kadına ekstra yük bindirdi mi? Çünkü eskiden kadın ekstra evde iş yapıyorsa bile zamanını ve kendini ayarlayabilirdi. Fakat bu yeni modern kölelik döneminde sermaye sahiplerinin belirlediği saatlerde hizmet etmek zorunda. Sonra eve gidip işleri yapacak. Ancak teknolojinin gelişmesiyle kadınların ev işleri yükü biraz olsun azaldı. Bir taraftan çocuk eğitim yükü arttığı için annenin çocuğuyla ilgilenmesi gereken zaman arttı. Halbuki erkeğin sadece maddi kazanç rolü var. Bu eskiden sadece erkekteydi. Şimdi kadın ve erkek arasında eşit paylaşılıyor. Bu durumda kapitalizm erkeğin sorumluluğunu azaltırken kadının sorumluluğunu arttırdı.
Gerçi şu durumda çocuğunun eğitimini aradan çıkarırsak teknolojinin rolünü düşünerek kadındaki iş yükünün aynı kaldığını erkeğinkinin azaldığını söyleyebilirdik. Ancak son dönemlerde okullar ebeveyne çok fazla sorumluluk yüklüyor. Bu durum zamanla eğitiminin uzaktan olması durumunu arttırır mı bu ayrı bir konu. Çünkü mantıken bir süre sonra ebeveynler her şeyi ben yapacaksam neden okula gönderiyorum diye düşünebilir. Çocukların sosyalleşmesi için daha özgür ortamlar düzenlenebilir. Eğitimin yer yer maliyetli olduğu da göz önünde bulundurulabilir. Fakat online eğitim modeline geçilirse bu durumda yine erkek elini eteğini çekecek şüphesiz kadının rolü artacaktır.
Çözüm aslında iki cinsiyeti eşit olarak düşünüp maddi kazanç sorumluluğu paylaşılıyorsa ev ve çocuk sorumluluğunun da paylaşılması. Ancak bizim toplumumuzda gördüğüm kadarıyla erkek bu sorumlulukları çoğunlukla kadına yüklemeyi seçiyor. Eskiden öyleymiş denilip geçilirken yeni durumda kadının rolünün arttığı göz ardı ediliyor. Bu durum aslında sanayi devrimi tarım devrimine göre nispeten yeni olduğu için kafalar henüz gereken adaptasyonu sağlayamadığından kaynaklanıyor.
Biraz daha derin düşündüm ve kendi kendine sordum. Kadın eskiden nüfustan sorumlu dahi olsa o kadar ezilmek zorunda mıydı? Biraz objektif bakınca aslında kadının da biraz kendini ezdirdiğini görüyorum. Bunun sebebinin hormonlardan kaynaklandığını düşünüyorum. Erkekteki hormonlar erkeği daha rekabetçi yaparken kadındaki hormonlar kadını daha şevkatli ve empatik yapıyor. Bu durum, kadının erkeğin rekabeti ve hırsı karşısında geri planda kalmaya itiyor. En önemli tarihi olaylara baktığımızda tüm hükümdarların hatta peygamberlerin yanında akıl danıştıkları karıları olduğunu görüyoruz Ancak bu kadınlar, bile isteye belki de tüm fikrin sahibiyken erkeğin gölgesinde kalmayı tercih etmiş.
Sonuç olarak, tarihte kadını erkeğin toplumsal rol olarak gerisine iten faktörün hormonlardan kaynaklandığını; kapitalizmin getirdiği yeni düzenin ise, zihnen gereken evrim sürecini tamamlayamadığımız için kadına ekstra sorumluluk yüklerken erkeğin işini kolaylaştırdığını düşünüyorum.