Bebekli Anne Blogu

Kültür SanatYAZILAR

El Hoyo “The Platform” Film Yorumu

Sonunda bir film yüzünden delirdim. Netflix’te yayınlanan ingilizceye The Platform olarak çevirilen ve orijinal adı El Hoyo olan film bayağı insanı dumur eden bir film. Atmosferi klostrofobik filmde şiddet, vahşet, gerilim, açlık var. Ama film öyle mesajlar içeriyor ki izleyiciyi boşuna germiyor.

Filmi çok seven var, hiç sevmeyen var. Çoğu kişi metaforları fark etmiş. Ancak filmin sonunu beğenen yok. Senaristin bağlayamadığını düşünüyorlar. Ben filme 3 farklı açıdan yorum yapacağım. Ve 3. bakış açısında da filmin sonunu çözdüğümün, mantıklı bir şekilde açıklayabildiğimin müjdesini verebilirim.

Uyarı: Yazının devamı spoiler içerir.
Uyarı: Bak cidden izlemediysen okuma git izle benim gibi dumur olursan öyle gel oku.

1. Düz bakış açısıyla filmin yorumu:

Film Goreng’in gözünü dikey bir hapishanede açmasıyla başlıyor. Her katta iki kişi var. Katlarda musluk var. Susuz kalmıyorlar yani. Günde bir kere üstü yemek dolu bir platform katların ortasındaki boşluktan geçiyor ve her katta 2 dakika duruyor. Goreng 48. katta uyanıyor. Goreng bu hapishaneye gönüllü olarak katılmış. 6 aydan sonra bir diploma alacakmış ama filmde bu diplomanın ne diploması olduğundan bahsetmiyor. Oda arkadaşı Trimagasi uzun süredir orada. 1 yıllığına anlaşmış. 2 ayı kalmış. Daha önce penceresinden fırlattığı televizyon bir göçmenin üstüne düşüp öldürdüğü için, hapse girmemek için düşmüş oraya. Goreng gelen yemekler üst kattakilerin atığı olduğu için başlangıçta iğreniyor ve yemiyor. Ancak acıkınca mecbur kalıp yemeye başlıyor. Trimagasi 48. katın orta bir kat olduğunu daha önce 112. katta uyandığını ve daha alt katlar olduğunu söylüyor. O katlara hiç yiyecek kalmıyor tabii. Alt kata bir ceset düştüğünü ve onu yediklerini söylüyor. Bir şekilde anlaşıyorlar, keyifli vakit geçiriyorlar.
Her ay hapishaneye bir gaz salınıyor ve sonra uyanınca herkesin katı değişiyor. Goreng ise uyandığında yatağına sıkıca bağlandığını fark ediyor. 171. kattalar. Trimagasi Goreng’i bağlamış. 7-8 gün aç kaldıktan sonra Goreng’in bir tarafından et kesmeye başlıyor. 48. kattalarken daha ilk günlerden platformun tepesine tüneyip aşağıya inen Asyalı bir kadın görürler. Oradaki herkes kadının her ay alt katlarda çocuğunu aradığını söylemektedir. Tam Trimagasi Goreng’den bir parça keserken adı Miharu olan Asyalı kadın ortaya çıkar ve Goreng’i kurtarır. Goreng de can havliyle Trimagasi’yi öldürür. Miharu bir süre Goreng’in yanında durup onu iyileştirir. Birlikte Trimagasi’yi kesip yerler. Goreng sonraki günler Trimagasi’nin kurtlanmasını bekleyip taze kurtları yer.
Goreng sonraki ay 11. katta uyanır. Yeni oda arkadaşı İmoguiri’yi aslında tanıyordur. İmoguiri dikey hapishanenin yönetiminde çalışıyordur. Goreng’i de mülakata almıştır. İmoguiri hapishanenin 200 kat olduğunu, Miharu’nun kimsesi olmadığını zaten oraya kesinlikle 16 yaşından küçüklerin kabul edilmediğini söylüyor.
Sonraki ay Goreng gözünü 202. katta açıyor ve İmoguiri kendini asmış oluyor. Goreng yanında getirdiği kitabın sayfalarını yiyor dayanamıyor İmoguiri’yi yiyor.
Sonraki ay Goreng gözünü 6. katta açıyor. Yeni oda arkadaşı Baharat’ın amacı en üste ulaşmak o yüzden yanındaki halatla üst kattakilerden yardım istiyor ancak suratına sıçıyorlar. Sonra beraber yiyorlar içiyorlar. Alt kattakilere adil bir şekilde yemek dağıtmaya çıkmaya karar veriyorlar. Ellerinde sopalarla girişiyorlar işe. 200 katlık yiyecek olduğu ama Goreng’in 202. kattan da gördüğü üzere daha fazla kat olduğu için ilk 50 kata yemek vermiyorlar. Ters düşenin de kafasına geçiriyorlar. Bir katta bilge bir kişi üst kata bir mesaj göndermek gerektiğini hiç yenmemiş bir panna cota görürlerse bunu garipseyip sistemi bozabileceklerini söyler. Onlar da bir panna cota saklamaya karar verirler. Alt katlarda yemekleri adilce dağıtırlar. Bazılarına yardım ederler. Platform indikçe iner 200’ü aşar 250’yi aşar. Çoğu insan ölmüştür ya da hunharca öldürülmüştür. Bir katta iki kişi bunları ciddi şekilde yaralar. Miharu’yu da öldürmüşlerdir. Onları da öldürmeyi başarırlar ancak ciddi yaralanmışlardır. Platform 333. katta durur. Orada Asyalı bir çocuk görürler. Baharat panna cotayı mesaj olarak kullanacakları için çocuğa vermez ama Goreng panna cotayı çocuğa verir. Sonra ölüm döşeğinde asıl mesajın çocuk olduğuna karar verir. Platforma çocuğu koyar. Kendisi 333’ten aşağı boşluğa indiğinde platformdan iner. Ve karanlıkta kalır.
Mantıksızlıklar:
1. Platform kendi kendine hareket ediyor. Manyetik alan falan mı var?
2. 333 kat yani 666 kişi var ama nasıl olur da çalışanlar 400 kişi sanıyor. Sonuçta her ay insanları uyutup başka kata taşıdıklarına göre duruma hakim olmaları gerekir.
3. Hani 16 yaşından küçükler oraya alınmıyordu?
4. Çocuk hep mi en alt kattaydı? Her ay değişmiyor muydu?
5. Çocuk en alt katta o zamana kadar hayatta kalmayı nasıl başardı? Sonuçta Miharu her gün aşağı inmiyordu. Miharu platformda çocuk için yemek de biriktirmiyordu. İnerken platformdan herkesin yemesine izin veriyordu. Ya yemeğin ulaşmadığı katlarda uyanırsa çocuğa ne götürüyordu? Çocuğa ulaşabiliyorsa neden Goreng’in yaptığını yapmadı. En alttan en üste çıkıp kurtulabilirlerdi. Neden aylarca aradı? Aylarca arayıp bulamadıysa çocuk nasıl hayatta kaldı? Çocuğun hayatta kalabilmesinin mantıklı izahı yok.
6. Sonunda ne oldu? Goreng öldü mü? Bir yere bağlanmadı.
7. Platform çıkarken ışık hızında çıkıyor. Çocuk o hızda platformda ölür zaten.
8. Her ay durumunun değişeceğini biliyorsun. Bir ay üstteyken diğer ay altta olacaksın. Bu durumda daha hızlı organize olmaz mısın alttakilere yemek göndermez misin? Yarın sana da gönderilsin diye.
9. Üst kattakiler her şeye sahip olunca da mutlu olamıyorlar ve intihar ediyorlar bazen diyor. İyi de belli bir süreliğine oradasın zaten. En üstteyken neden intihar ediyorsun?
10. Hem alt hem üst katlarda sürekli düşen ya da intihar eden insanlar varsa en alt kat ya da platform ölü dolmaz mıydı? O zaman platform yükselince aşçılar ölüleri görmez miydi o da bir çeşit mesaj olmaz mıydı? Gerçi alt katlar düşen cesetleri de katlarına alıp yiyerek hayatta kalıyor olabilir bu durumda.
11. Düşenleri yiyorlarsa yine çocuk nasıl hayatta kaldıya getireceğim. Goreng’ler kata gittiğinde ortada bir ceset yoktu. Hani ceset yiyerek hayatta kaldığı da gösterilmiyor.

2. Kapitalizm bakış açısıyla filmin yorumu:

Filmin fragmanının 5. saniyesinde falan dedim ki “işte tam bir kapitalizm eleştirisi” Çok bariz değil mi? Bazı insanların önünde en lüks yemekler gelirken bir kısım onların artıklarını yiyor ayrıca da bir kısım aç kalıyor. Şu anki sistem aynen böyle değil mi? Yemeği bulan israf ediyor. Halbuki hepimize yetecek kaynak var. Trimagasi alttakilere kötü davranıyor. Platform aşağı inerken yemeklere tükürüyor, işiyor. Emperyalizm de öyle değil mi üsttekiler alttakileri eziyor.
Mantıksızlıklar
1. Eğer filmde emperyalizm işleniyorsa eksik kalmış. Çünkü aynı durumda olan her iki kişiye gelen yemek miktarı değişiyor sadece. Halbuki emperyalizm olsa üst kattakiler huzur içinde yerken alt kattakiler sadece açlıkla üsttekilerin atıklarıyla beslenmekle kalmaz ayrıca eşek gibi çalışıp üsttekilere hizmet etmek durumunda kalırlardı.
2. Hapishanede kalanlar her ay farklı bir katı deneyimliyor. Kapitalizmde öyle değil ki zengin doğarsan zengin yaşıyorsun, fakir doğarsan fakir yaşıyorsun. Hadi düşük ihtimal zenginken batarsın ya da fakirken loto tutturursun. Ama adam 48’den 171’e sonra 11’den 202’ye düşüyor. Bir hayatta önce orta halli sonra fakir sonra zengin sonra tekrar fakir sonra tekrar zengin olabiliyor musun? Bunda da eksik var.
3. Peki amaç ne? Zenginken amaç insanlara yemek dağıtmaksa yemekler senin değil sen kazanmamışsın. Sadece herkesin hakkının adil dağıtımına yardım ediyorsun çünkü şans üst katta uyanmış olduğun için sadece bunun da pek kapitalizmle alakası yok.
4. Amaç adaletse de neden 666 kişiye 400 kişilik yemek var. Bir kere sistem adaletli değil.
5. En alt katta çocuk olmasının sebebi sistemde en çok ezilenlerin göçmen çocuklar olması mı? Amaç çocuk kurtarmaksa Goreng neden karanlıkta kayboldu?
6. Sonu yine bağlanmıyor? Goreng çocukla birlikte kendini kurtarabilirdi.

3. Ruhsal felsefi bakış açısıyla filmin yorumu:

Öncelikle filmde çok çeşitli insanlar var. Siyah, beyaz, down sendromlu, bilge ve engelli. Her türlü doğabiliyoruz çünkü. Herkesin farklı bir amacı var. Herkese istediği bir eşyasını yanında getirebileceği söyleniyor bu da kişilik özellikleri.
Goreng diploma almayı amaçlıyor çünkü öğrenmek istiyor. Yanına kitap alıyor çünkü bilgelik peşinde.
Dikey hapishane hayatı temsil ediyor. Biz de bedene ve bu hayata hapsolmuş ruhlarız.
Platform ruhsal ihtiyaçları temsil ediyor. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine göre bunlar gıda gibi bedensel ihtiyaçlar, güvenlik, sevgi ve saygı. Gıda en alt kat. Zaten katlar da enteresan alt katlara doğru kat numaraları yükseliyor.
İhtiyaçlardan karakterleri tanıtırken daha ayrıntılı bahsedeceğim. Platform görevliler tarafından çok ciddi titizlikle hazırlanıyor. En ufak düşen kılın sahibi bulunup hesap soruluyor. Platform kusursuz yani.
Her ay başka katta uyanmaları reenkarnasyonu temsil ediyor. İnsanların bir sonraki ay alt katlarda uyanabileceklerini hesap etmeden alttakileri hiç düşünmemesi bundan kaynaklanıyor. Çünkü önceki hayat hafızası ya da reenkarnasyon bilgisi yok. Sistem adil aslında. Önce orta katta sonra bir alt bir üstte doğuyorsun.
Trimagasi
Klasik insan ruhu. Birinin ölümüne sebep olmuş. Amacı günahlarının bedelini ödemek yani. Yanına bıçak almış. Kişilik özelliği kendini korumak. 48. katta karnı tokken bir güvenlik tehditi değil. Hatta Goreng’le bir süre sonra çok iyi anlaşıyorlar birbirlerini seviyorlar. Ancak üst katlarda olmadıkları için saygı yok. Önlerine atık geliyor. Küçük düşürücü. Trimagasi bu ezikliğin üsttekilerde yapıyordur diye alttakilerin yemeğine tükürüp işeyerek üstesinden gelmeye çalışıyor. Saygısızlık saygısızlık doğuruyor. Goreng’in zamanı Trimagasi’ye kitap okumakla geçiyor. Ancak gözlerini 171. katta açtıklarında sevgi ve güvenlikten eser kalmıyor. İlk basamak gıda için Trimagasi Goreng’i bağlayıp onu yemeyi sıkıntı etmiyor.
İmoguiri
Hassas ruh. Sistemde önemli roller üstlenmiş. Kanser olduğunu söyleyip göğsündeki delikleri gösteriyor. Burada göğsün ruhu temsil ettiğini düşünürsek ruhunda hissettiği eksiği aramaya gelmiş. Ruhu da aslında bedeni gibi zayıflamış. Yanına köpeğini getirmiş çünkü bir hayvansever. Sistemi biliyor çünkü bu karakter aynı zamanda bilimi temsil ediyor. İmoguiri sistemin tüm kurallarını biliyor. Ancak gözünü 202. katta açınca yanlış bildiği anlaşılıyor. Çünkü bizim şu an bilim diye bildiklerimiz sınırlı. Ayrıca çocuğun olmadığını söylüyor çünkü sistemde bir kanıtı yok. İmoguiri çok saygılı. Sistemin amacını biliyor ya da bildiğini sanıyor. Kendine düşen kadar yiyor hatta diğer insanlara da örnek olsun diye onlara da hazırlıyor. Köpeği için bir gün kendi yiyor bir gün köpeğine yediriyor. Goreng İmoguiri’nin alt kattakilere örnek olma çabasını izliyor ve sonunda onların anlayacağı dilde konuşarak onları etkilemeyi başarıyor yani alt kattakilerin de saygısını kazanmayı başarıyor.  Bir gün Miharu İmoguiri’nin köpeğini öldürüyor. Miharu’nun doğayı temsil ettiği düşünülürse İmoguiri her hayvanseverin karşılaştığı şeyle karşılaşıyor yani hayvanının ölümü. Bundan sonra İmoguiri hayata küser. 202. katta uyandığındaysa hassas bir ruh olduğundan dayanamaz ve intihar eder.
Miharu
Miharu alt katlarda bir çocuğun varlığını herkese duyuran biri. Aslında konuşmuyor da. Ama herkes onun bu durumunu biliyor. Sanki çocuğu duyurmakla görevli gibi. Bilge olabilir ancak bilge olamayacak kadar vahşi.  Goreng bu kadını ilk gördüğünde alt kattakiler kadını istismar etmeye kalkıyor ama kadın onları anında öldürüyor. Doğa gibi insan onu yendiğini düşünür ama doğa insanı yutar. Ama sonunda Miharu da insanın elinde kurban olmaktan kurtulamaz. Goreng de içten içe Miharu’ya aşk beslemektedir.
Baharat
Baharat enteresan bir kişilik amacı en yukarıya çıkmak. Hatta yanına halat almış. Sanki daha gelmeden önce bunu amaçlamış gibi. Goreng Baharat’la 6. katta tüm temel ihtiyaçlarını karşılayınca beraber alt katlara gitmeye karar verirler. Bu arada mutluluğa giden yolu bilemeyen her şey hazır önlerine sunulan üst kattaki bazıları şaşırıp intihar etmektedir. Dünyadaki gibi.
Goreng’in Baharat’la çıktığı yolculuk içsel yolculuğu temsil ediyor. Alt katlara iniyorlar ancak numaralar büyüyor. Yani hem çıkıyor hem derinlere iniyorlar. İhtiyacı olmayanları kontrol ediyor, ihtiyacı olanlara yardım ediyorlar. Tüm insanlara örnek oluyor, adaleti sağlıyorlar. Altlara indikçe vahşetle insan nefsinin korkunç yüzüyle karşılaşıyor yaralanıyor ancak önlerinde yemek olmasına rağmen sadece saldıranları öldürmeyi başarıyorlar.
Çocuk
İnsanın üçlü yapısı en bariz filmde de bahsedilen incilde geçer ancak yanlış anlaşılır. İslam ezoterizminde beden nefs ve saf ruh olarak geçer. Hayattaki en önemli amacımız nefsi öldürüp saf ruhu ait olduğu yere geri göndermektir.
Baharat mesaja takılıp panna cotayı çocuğa vermeyi reddeder. Sonunda da en alt katta ölür. Goreng çocuğun karnını doyurduktan sonra ölüm anında da ruh molekülü de denilen DMT salgısıyla ne yapması gerektiğini algılar ve çocuğu saf ruhu her şeyin geldiği yere gönderir. Platform binadan ayrıldığında bir ayrılma yaşanır. Goreng kendini yani nefsini öldürür ve saf ruh büyük bir hızla yükselir.
Mantıksızlıklar
Bu açıklamamda sonunu mantıklı bir şekilde açıkladığımı ve neredeyse hiç açık bırakmadığımı düşünüyorum.
Yazdıklarıma da bakılırsa neredeyse tüm kutsal metinleri okuyup 10 yılı aşkın süredir felsefe ve din felsefesi okuyup deliren biri olarak bu filmin beni daha çok delirttiğini söyleyebilirim.

Not: Bu filmden sonra ‘The Cube’ filmini izledim. The Cube, El Hoyo’dan çok önce yapılmış ve El Hoyo’ya çok benzer mesajlar içeren, çok daha kompleks bir hapishane filmi. Kısaca El Hoyo o kadar da orijinal bir film değilmiş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir