Harcanılan Prens Sabahattin
Bu yazımda da yazdığım üzere, Payitaht Abdülhamit dizisinde objektif pencereden bakıldığında Osmanlı hanedanının kötü şöhretini kurtarabilecek olan ilk Türk sosyologu ve bir Osmanlı aydını olan Prens Sabahattin ’in nasıl harcanıldığını ve apayrı bir kişi olarak gösterilmesinden duyduğum rahatsızlığı belirtmiştim.
Prens Sabahattin: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Bir Aydın ve Sosyolog
1879 yılında İstanbul’da doğan Prens Sabahattin, Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid’in kız kardeşi Seniha Sultan’ın oğludur. Babası Mahmud Celaleddin Paşa ise II. Abdülhamid yönetimine muhalif bir figürdür. Bu ailevi bağları, Prens Sabahattin’in hem saray çevrelerinde hem de muhalif aydınlar arasında farklı algılanmasına yol açmıştır.
Sosyolojiye Katkıları ve Ademi Merkeziyetçilik
Prens Sabahattin, Osmanlı İmparatorluğu’nda sosyoloji alanında ilk adımları atan aydınlardan biridir. Le Play Okulu’ndan etkilenerek, toplumsal yapıyı anlamada yerel ve bireysel dinamikleri ön plana çıkarmıştır. Bu yaklaşımını “ademi merkeziyetçilik” olarak tanımlamış ve merkeziyetçi yönetim anlayışına karşı çıkmıştır. Ona göre, toplumların gelişimi için yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve bireysel özgürlüklerin ön plana çıkarılması gerekmektedir. Bu fikirleri, dönemin Jön Türk hareketi içinde önemli bir tartışma konusu olmuştur.
Jön Türkler İçindeki Rolü ve Kurtuluş Savaşı’na Katkısı
Jön Türkler arasında, Prens Sabahattin’in savunduğu adem-i merkeziyetçilik görüşleri, Ahmet Rıza ve ekibinin merkeziyetçi fikirleriyle çatışmıştır. Bu fikir ayrılığı, Prens Sabahattin’in 1906 yılında “Teşebbüs-i Şahsi ve Adem-i Merkeziyet Cemiyeti”ni kurmasına yol açmıştır. Cemiyetin yayın organı olarak Paris’te “Terakkî” gazetesini çıkarmış ve II. Abdülhamid yönetiminin sona erdirilmesi amacıyla 27 Aralık 1907’de II. Jön Türk Kongresi’nin toplanmasına öncülük etmiştir. Ancak, Prens Sabahattin’in bu çabaları, dönemin siyasi atmosferi ve merkeziyetçi yönetim anlayışı nedeniyle sınırlı kalmıştır.
Hanedan Üyeliği ve Toplumsal Algı
Prens Sabahattin’in hanedan üyeliği, onun toplumsal algısını etkilemiştir. Bazı çevreler, hanedan üyelerinin halktan uzak, lüks içinde yaşayan kişiler olduklarını düşünerek, Prens Sabahattin’i de bu kalıba sokmuşlardır. Ancak, onun düşünceleri ve eylemleri, bu algıyı aşarak, halkın sorunlarına duyarlı bir aydın profilini ortaya koymuştur.
Günümüzdeki Yanlış Temsiller: Payitaht Abdülhamid Dizisi
2017 yılında TRT ekranlarında yayınlanan “Payitaht Abdülhamid” dizisinde, Prens Sabahattin karakteri, Kaan Turgut tarafından canlandırılmıştır. Ancak dizide, Prens Sabahattin’in kişiliği ve fikirleri, tarihsel gerçeklikten uzak bir şekilde, olumsuz bir biçimde sunulmuştur. Özellikle, onun dinden uzak yaşam tarzı ve muhalif duruşu, dizide abartılarak, izleyiciye yanlış bir imaj sunulmuştur. Bu tür temsiller, Prens Sabahattin’in gerçek katkılarını gölgede bırakmakta ve tarihsel kişiliklerin yanlış anlaşılmasına neden olmaktadır.
Merkeziyetçilik ve Günümüz Ekonomik Durumu
Bugün Türkiye’deki ekonomik gerilemenin arkasında yatan sebeplerden biri, artan merkeziyetçilik ve karar alma süreçlerinin yoğunlaşmasıdır. Merkezi otoritenin aşırı güçlenmesi, yerel yönetimlerin ve ekonomik aktörlerin inisiyatif kullanmasını sınırlar; bürokratik süreçler uzun ve karmaşık hale gelir. Bu durum, yerel girişimciliği kısıtlayarak sermaye hareketlerini olumsuz etkiler. Nitekim son yıllarda artan sermaye kaçışı ve yatırımcı güveninin azalması, yerel ve ulusal düzeyde ekonomik dinamizmi düşüren önemli faktörler arasında yer alıyor.
Prens Sabahattin’in öngördüğü gibi, ademi merkeziyetçi bir yönetim modeli, ekonomik özgürlüğü artırarak yerel girişimciliği destekler, merkezi otoritenin yarattığı darboğazları azaltır ve toplumun refahını güçlendirir. Tarihsel perspektiften günümüze baktığımızda, merkeziyetin aşırılığı sadece toplumsal değil, ekonomik krizleri de tetikleyebilir. Bu bağlamda Prens Sabahattin’in fikirleri, bugünkü ekonomik ve yönetimsel tartışmalar için hâlâ güncel ve yol gösterici bir referans niteliğindedir.
Sonuç: Prens Sabahattin’in Mirası
Prens Sabahattin, sadece bir hanedan üyesi değil; aynı zamanda toplumun gelişimine katkı sağlayan bir sosyolog, aydın ve demokratik düşüncenin savunucusudur. Onun fikirleri, bugün bile merkeziyetçi yönetim anlayışının eleştirisi ve yerel yönetimlerin güçlendirilmesi açısından önemli bir referans noktasıdır. Günümüzdeki yanlış temsillerin ötesinde, Prens Sabahattin’in gerçek mirası, özgürlükçü, demokratik ve katılımcı bir toplum anlayışını savunmuş olmasıdır.