Bebekli Anne Blogu

SiyasetYAZILAR

Fast-Food Osmanlı Tarih Rehberi


Dün yine bir sosyal medya postunda bir tartışmaya katılıp çok eğlendim ve bir Osmanlı tarih rehberi yazmaya karar verdim. Daha önce yazmıştım. Şimdi, sağ olsun, yine nereden bulaştığını bilmediğim bir arkadaşımın profilinde gördüğüm bir videoya tıkladım. İşte son zamanlarda tartışılan, “Vay efendim Vahdettin kaçtı mı, kaçırıldı mı? Neden İngiliz zırhlısıyla kaçtı, ultra her şey dahil menüsü daha mı iyiydi?” falan fesmekân bir konu üzerine. Videodaki adam da diyor ki: “Vahdettin kaçmadı.” Eee, ne yaptı? İşte, “kaçmak zorunda kaldı çünkü tehdit edildi.”

Şimdi bir düşünün, sizce Osman Bey’den başlayarak hangi Osmanlı padişahı hayatında bir kere bile tehdit yememiş olabilir? Yani kaç padişah tahttan indirildi, öldürüldü ya da ölümü şaibeli? Kaç padişah var biliyor musunuz? Kaçı kaçtı ülkeden? Biri, o da kim? İşte biliyorsunuz. Ulan keşke İngiliz zırhlısı olmasaydı bari.

Her neyse, asıl muhabbet bundan sonra başlıyor.

Adamın biri demiş ki: “Adam nasıl gitmesin, ülkeden sürgün kanunu çıkınca gitmek zorunda kaldı.” Ben de dedim ki, Vahdettin’in kaçmasıyla sürgün kanunu arasında bir yıldan fazla zaman var. Bakın arada hatta son halife II. Abdülmecid Efendi vardır, biraz tarih öğrenin dedim. Biri de çıkıp “II. Abdülmecid diye biri yok, asıl sen tarih öğren.” demez mi! Resmi tarihte son halife II. Abdülmecid değilmiş, rezil olmuşum. Bir de “ablam” falan diyor bana.

Şimdi biraz detay bilince de insan kompleks düşünüyor. “Acaba,” dedim, “detay düşünüyor da sonuçta halifelik makamı Hz. Ali’den sonra bozulduğu için aslında son halife Hz. Ali kabul edilir, onu mu demeye çalışıyor?” Ya da “Sonuçta bu halifelik meselesi de Osmanlı’da II. Abdülhamit’in Panislamizm politikasıyla ortaya çıkmış bir kavram, onu mu düşünüyor? Son tarihe geçen Abbasi halifesini mi?” Ama sonuçta resmi tarihimizde II. Abdülmecid geçer.

Sonra dedi ki: “ Abdülhamit’in soyuyla bir kuyruk acın mı var, neden yok sayıyorsun?” diyince benim yine kafam karıştı. Abdülhamit soyu derken zaten II. Abdülhamit’ten bahsediyorlar, oraya da geleceğim. Sayfa profil resminde II. Abdülhamit var. Şimdi, II. Abdülmecid, Abdülaziz’in soyudur. Abdülhamit, I. Abdülmecid’in soyudur. Yani ne demeye çalışıyor? II. Abdülmecid, Abdülhamit’in oğlu değil ki. Hani Vahdettin bile onun oğlu değil, küçük kardeşi.

Aydınlatan cehalet

Ne sanıyor olabilir derken bir aydınlanma yaşadım. Belli bir bilgi birikimi olan insanlarla konuşsaydım bu kadar olasılık düşünmeyecektim. Tarih belli, belgeler belli, konu hakkında konuşup geçecektik. Ama konu cehalet olunca çok daha açık uçlu oluyor. Şimdi o kadar çok olasılık var ki… Hatta “Ne sanıyor olabilir?” diye ChatGPT ile konuştum. Sağ olsun, o iyice çorba yaptı.

ChatGPT de bilemedi, o da sandı ki son halifeyi Vahdettin sanıyor olabilir. Sabah uyanık kafayla tekrar baktım ve anladım ki arkadaş son halifeyi II. Abdülhamit sanıyor. Şimdi sıkıntı bence II. Abdülmecid’in dizisinin olmaması. Evet, Osmanlı tarihine meraklıyım, okuyorum da. Böyle “Osmanlı torunuyum” diye övünenlerden değilim. Ama bu hatayı bu “Osmanlı torunları” yapıyor. Koskoca son halife II. Abdülmecid Efendi’yi de yok saydın ya, peh.

Hani şunu da anlamıyorum: Seviyorsan bilmen gerekmez mi ya? Hani okuman, öğrenmen falan… Nasıl sevgi bu, anlaması zor.

ChatGPT’nin kurgularına geçmeden önce benim bulabildiğim en mantıklı kurgudan bahsetmek istiyorum. Bence II. Abdülhamit’i Vahdettin’den sonra geldi sanıyor. Sanırım dizide Vahdettin geçmiyor ama ismini bir şekilde sosyal medyadan duyuyorlar ama II. Abdülmecid Efendi harcanıyor. Şimdi bence alternatif evrenlerinde tarih sıralaması şöyle: Önce Vahdettin İngiliz zırhlısına doğru “hicap” ediyor. (Bu kelime de ChatGPT’den. Aslında “hicret” ediyor derler ama biz “hicap” dedik, hani utandı gitti gibi. Ee yapay zeka işte.) Sonra II. Abdülhamit tahta geçiyor. Sonra bir gün Atatürk onu devirip Cumhuriyet’i ilan ediyor. Zaten II. Abdülhamit, 31 Mart Ayaklanması’ndan sonra tahttan iniyor ve bu ayaklanmayı bastıran Hareket Ordusu’nda da Mustafa Kemal var. Böyle bir bağlantı mantıklı olabilir.

Bu senaryoda istedikleri gibi Kurtuluş Savaşı, Birinci Dünya Savaşı falan yok. Bence oturuyor.

Kurtuluş savaşından nasıl kurtuluruz?

Geçenlerde Instagram’da bir hesap buldum: Fesin içinde patlayan mısırlar olan enteresan bir girişi var. “Kurtuluş Savaşı’nı Atatürk mü kazandı, orada savaşan halk kazandı.” diyenlere saplayarak cevap vermiş. Aynı mantıkla, “Fatih Sultan Mehmet de İstanbul’u fethetmedi.” diyebiliriz. O videosunda şahısla ilgili diyor ki: “Bu en azından Kurtuluş Savaşı’nın varlığını kabul ediyor.” Bu kişiler azınlık sanırım. Çoğu Kurtuluş Savaşı’nı reddediyor. Çok garip bir alternatif evrende yaşıyorlar hakikaten.

ChatGPT coştu da coştu. Tutturmuş “görsel yapacağım” diye. İyi, dedim, yap, hazır gaza gelmişken. Görselin Türkçesini de ayrı çorba etti, anlamadım ki. Arada İngilizce konuşuyorum, ondan mı, konudan mı çorba oldu. İşte ChatGPT’nin şiirleri:

Tarih bilgisiyle değil, dizilerle büyümüş yeni nesil Osmanlı sevdalıları olarak bugün yine tarih kitaplarını değil, timeline’ımızı açıyoruz. Ve işte karşınızda:

📜 Osmanlı Padişahları & Halifeleri Karma Osmanlı Tarih Rehberi

  • Sultan Vahdülmecidhan… pardon, o II. Abdülhamid’in torunu değil miydi? Yoksa Vahdettin’in babası mıydı? Her neyse, en son tahtı Netflix’e devretmişti, hatırlarsınız.
  • II. Abdülhamid, bilindiği üzere 1876-2023 arasında Osmanlı’yı tek başına yönetti. Aynı zamanda Osmanlı’nın kurucusu, ilk halifesi, son halifesi, hatta bazılarının sandığı gibi hilafetin simgesi, dedemizin dedesi.
  • Bu arada II. Abdülmecid Efendi, herkesin unuttuğu ama gerçek son halife. Ne gariptir ki adı kitaplarda geçiyor ama dizilerde hiç oynamadı, o yüzden yok sayılıyor. “Efendi” diye küçümseyenler ise onu şark usulü kahveci zannediyor olabilir.
  • Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’u fethettiği gibi WhatsApp gruplarını da fethetti. Çünkü her tartışmada onun sözüyle kapanıyor: “Ya ben tarihten anlamam ama Fatih şöyle demiş…”
  • Bu arada Kanuni Sultan Süleyman, bazılarına göre hem “en adaletli padişah” hem de “Hürrem’in kocası”, hem de “halife miymiş yahu o da mı halifeymiş?” dedirtecek kadar çok yönlü ve az bilinen bir karakter.
  • Yavuz Sultan Selim, hilafeti alıp getirdi ama kimse kime verdiğini hatırlamıyor. Belki Vahdettin’e getirmiştir? Belki bir ara teslim etti, sonra kargoyla geri aldı.

Osmanlı’yı Çok Seviyorum Ama Osmanlı Kimdi? – Tarihle Arası Bozuk Sevdalılar İçin Fast History Menüsü

Bazıları için Osmanlı ne bir imparatorluk ne de bir tarihsel dönemdir…
Bir duygudur, bir şalvarlı WhatsApp grubudur, bir nostalji kolonyasıdır.

Gel gör ki bu sevda bazen tarihi çarpıtarak, bazen 600 yıllık çorbayı blender’a atıp sütlaç diye sunarak yaşanır. Buyurun, birlikte bakalım Osmanlı Tarih Rehberi:


☪️ Halifelik Meselesi:

Efenim, önce şu hilafet mevzusunu Osmanlı Tarih Rehberi icinde netleştirelim.
Kimi diyor ki “son halife Vahdettin’di” – ama bu kardeşimiz muhtemelen hilafeti valizle kaçırdı sandı, “uçakta Araplara verdi” sananlar bile var.

Aslında son halife II. Abdülmecid Efendi’dir. Gerçekten tarih kitaplarında yazıyor ama problem şu ki, dizi olmamış, aksiyon sahnesi yok, sözleri repliklik değil. Dolayısıyla hafızalara kazınamamış.

Bazılarıysa halifeliği Hz. Ali’de bırakıyor, bazıları ise panislamizmle başlatıyor. Öyle ya, II. Abdülhamid halifeliği yeniden keşfetti, bir nevi İslamî PR ajansı kurdu. Müslümanları birleştirip İngilizleri korkutma çabasıydı ama günümüz WhatsApp alimleri bu politikayı vahiy zannetmeye başladı.


🎭 Osmanlı’yı Sevenlerin Hiç Bilmediği Osmanlı Tarih Rehberi:

  • “Modernlik düşmanı değiliz, Osmanlıcıyız!” diyenlerin bir türlü içselleştiremediği gerçek:
    Osmanlı sultanları opera severdi, tiyatroya düşkündü, resim yaptırırdı, hatta bazıları Batı müziğiyle sarayda konser verdirirdi.
    Hani bugünkü “sanat haramdır” tayfası var ya… İşte onlar için II. Mahmud bir kültür şoku sebebidir.
  • II. Abdülhamid’in rakı fabrikası açtırdığı gerçeği var mesela. Hem de sadece içki değil, fotoğraf koleksiyonu yapar, mühendis okulları kurar, kadınların eğitilmesini desteklerdi.
    Yani bugünkü bazı “Osmanlı torunları” onu tanısa, büyük ihtimalle “sapıtmış padişah” ilan ederdi. 🤷‍♂️

🏃‍♂️ Vahdettin Kaçtı mı, Yoksa Kaftanı mı Kaydı?

Bir diğer sevdamız: “Vahdettin kaçmadı, gitmek zorunda kaldı. Aslında o Cumhurbaşkanıydı!”
Evet evet, kağıt üstünde bir günlüğüne de olsa cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmiş olabilir… belki rüyamızda.
Ama gerçek şu: Vahdettin, İngiliz zırhlısıyla ülkeyi terk etti.
Sonra yıllar boyu Avrupa’da sürgünde yaşadı.
Ama sosyal medya tarihçisine göre, o kaçmadı, hicap etti.
Kurtarıcı Atatürk’e “Sen hallet oğlum ben bakamıyorum” dedi gitti. 😅


🛸 Alternatif Evrende Osmanlı Tarih Rehberi:

Bu zihniyette olanlar için:

  • I. Dünya Savaşı aslında hiç olmadı.
  • Osmanlı, Atatürk’ün sabah kahvaltısında verdiği bir kararla “bir anda yıkıldı.”
  • Meclis, halk, savaş, işgal, Sevr falan yoktu.
  • Atatürk kendi kendine “Bugün cumhuriyet ilan edesim geldi” dedi ve ta taa!
  • Osmanlı tak diye bitti.
  • 1453’ten sonra direkt 2000 yılına atladık. Aradaki yüzyıllar “yeni bölümler yolda” yazısıyla geçildi.

📌 Osmanlı Tarih Rehberi Özeti:

“Osmanlı torunuyum” deyip Osmanlı padişahlarını karıştırmak
biraz “Harry Potter hayranıyım ama Harry kim bilmiyorum” demek gibi.
Ama önemli değil, sosyal medyada Osmanlı profil resmi koyduysan zaten tarihçisin.
Ve eğer üç tane padişah adı biliyorsan, kesin hilafeti geri getirecek çapta bir vizyonerin vardır.


Velhasıl:
Tarihi sevmek güzel, ama önce bilmek lazım.
Yoksa kendini II. Abdülhamid zannederken, Kanuni’nin musahibi olup, Vahdettin’le çay içerken bulabilirsin.
Hadi selametle.
(Halifelik bayrağını e-devletten indirebilirsiniz.)

ZAMANA DİRENEN OSMANLI SEVDASI

Tarih kitapları sustu, gönül konuştu…

Tarihi sadece hissederek yaşayan, saatleri Abdülhamit’e, takvimleri Vahdettin’e göre ayarlayan bir grup tarihseverle tanıştım. Onlara göre olaylar şöyle gelişmiş:

Sene 1453. İstanbul fethedildi. Sonra bir süre hiçbir şey olmadı. Birkaç yüzyıl geçti (ama detaylara gerek yok), derken sahneye II. Abdülhamit çıktı. Çok seveni vardı çünkü ülkeyi hem teknolojiyle donatmış hem de tiyatroya, operaya, hatta içki fabrikalarına gönül vermişti. Ama günümüz Osmanlı tutkunları, bu detaylara filter: off yapıp sadece “Ulu Hakan” kısmını hatırlamayı tercih ediyor.

Sonra ne olduysa oldu, Vahdettin ansızın belirdi. Ama bazıları diyor ki o zaten II. Abdülhamit’in babasıydı, pardon halasıydı, pardon… Neyse neydi işte.

Vahdettin bir sabah Dolmabahçe’den çıktı, İngiliz zırhlısına hicap etti (yani hicret etti), ardından ortadan kayboldu. Bazılarına göre bu kaçış değil, taktiksel bir çekilme. Tıpkı “şuraya bir gidip geliyorum” diyerek ülkeyi terk eden WhatsApp grubu yöneticileri gibi…

Tam o sırada Atatürk, kimsenin neden orada olduğunu anlayamadığı bir ortamda “Cumhuriyeti ilan ettim” dedi. Kimse sormadı, “Pardon bu savaş neydi, işgal neydi?” Çünkü zaten onlar hiç yaşanmamıştı.

Gerçekte olan şuydu:

  • Sultan Abdülhamit tahttaydı.
  • Vahdettin tatildeydi.
  • Halifelik sapasağlamdı.
  • Her şey güzel gidiyordu…
    Ta ki o “biri” çıkıp tarih akışını bozuncaya kadar.

Bu anlatıya göre, Birinci Dünya Savaşı yok, Sevr falan kurgu, Lozan bir tiyatro, Kurtuluş Savaşı ise belki de Netflix dizisi…

Son halifenin kim olduğu hâlâ tartışmalı. Kimine göre II. Abdülhamit, çünkü en tanıdık gelen isim o. Kimine göre Vahdettin, çünkü en çok linç edilen o. II. Abdülmecid diye biri yok, çünkü “adını hiç duymadık, o zaman yoktur” mantığı geçerli.

Sonuç:
Tarihte mantık aramak yerine hissetmek önemli.
Kim demiş kronoloji, belge, kaynak, tarihçilik?
Osmanlı bir duygudur.
Geri kalan her şey komplodur.

Tekrar yazıma dönüyorum:

Olayı eşime anlatıyorum. Profilin ismini karıştırdım dedim, yanlış hatırladım herhalde. Sonra baktım, doğru hatırlamışım. Profilin adı: “Son Sultan Abdülhamit Han.” Ben de diyorum neden son halifeyi Abdülhamit sanıyor bu millet? Yahu yapmayın etmeyin, çorba ettiniz milletin beynini.

İşte, yok efendim Sultan Abdülhamit son dönem gücü elinde bulunduran, Batı’ya direnen son padişahmış. Batı’ya direnen mi? Yine şöyle bir gönderi bırakmak istiyorum: Yahu bu kişiler sultan; cahil cühela değil ki zamana karşı kayıtsız kalsın. Bu sultanlar zamanın en iyi eğitimini görmüş kişiler. II. Abdülhamit bir sürü kız mektepleri, üniversiteler açan kişi. Opera hayranıymış. Nasıl Batı’yla alakası yoktu ya? Almanya’yla ilişkisine girmeyeceğim.

Şimdi anladığım kadarıyla Mehmet Reşat ve Vahdettin yok sayılıyor. İyi de hem Vahdettin’i savunuyorsunuz hem yok sayıyorsunuz. Oldu mu şimdi? Bu şey gibi oldu: Arabistan’ın zannedildiği gibi olmadığını anlatırken, kadınların çoğunlukla üniversite eğitimi aldıklarını ve çalışma dünyasına katıldığını söyleyince bizim yobazlar durumu beğenmeyip “O zaman Araplar Müslüman değil.” dedi. O zaman kim müslüman ? Afganistan mı? diye sordum, kadınların anca orada ezildiklerini düşünerek. Ama sanırım standart epey düşünce de beğenmeyip onu da kabul etmediler. Onun gibi Vahdettin’i ne kadar savunsalar da sultan kriterlerini karşılamadı sanırsam. O, Atatürk’le karşılaştırılınca sahneye çıkan bir karakter. Atatürk de bir outsider.

Ama şimdi ben şunu anlamadım: Tamam, bir dönem kontrol II. Abdülhamit’teymiş de kime göre, neye göre? Sonuçta onu da İttihatçılar başa getirmiş, sonra da onun döneminde başa geçmişler. Ee o zaman II. Abdülhamit de sultan sayılmıyor, böyle sultan eleyeceksek.

Yenilikçi, Batı yanlısı sultanları ele. II. Mahmud’a kadar elendiler. Tahttan indirilenler, kısa süre tahtta kalıp iktidarı sönük geçenler, ayaklanma çıkaranlar falan da ele; onlar standart altı kaldı. Kadınlara iktidarı bırakanları zaten ele. Kanuni Sultan Süleyman da zaten yönetimi Hürrem’e vermiş. Evet, sanırım son sultan Yavuz Sultan Selim’di. Ee be ChatGPT, yanlışlıkla “tavus” yazdık diye koskoca sultanın adını değiştirdin.

Chatgpt:

Kesinlikle! Son gerçek padişah: Tavus Sultan Selim — tarihin en “kırılmayan”, en “etkilenmeyen”, en “doğal” padişahı!

  • Ne reform yaptı,
  • Ne meşrutiyet ilan etti,
  • Ne Batı’ya gülümsedi,
  • Ne eşine şiir yazdı.

Kadın etkisinde kalmadı,
Opera izlemedi,
Tanzimat okumadı,
Halifelikle uğraşmadı
ve hatta
Adı tarihe bile geçmedi!

Çünkü o gerçek olduğu için sadece kalplerde yaşadı.

Bazı çevrelere göre:
Osmanlı’nın son kalesi,
Cumhuriyetin ilk mağduru,
Tarihin unutulmuş “aslan yürekli” padişahıydı:
Sultan Tavus Selim Han-ı Evvel bin Öze Dönüş.

Onun ardından tarih karıştı zaten:
Süleyman dizilerde kayboldu,
Abdülhamit belgesellere sıkıştı,
Vahdettin vapura bindi,
Abdülmecid halife olup resim yaptı,
ve bir anda:
“Kapanışı Atatürk yaptı” dediler.

Ama gerçek kapanış…
Tavus Sultan Selim’in gözlerinde saklıydı.
Görmedin mi?
Çünkü onu görmek için cehalet perdesini aralaman gerek.

Ben:

Hayda, karısına şiir yazanları elediysek Yavuz Sultan Selim de elendi. II. Bayezid dönemi sönük geçti. O zaman benim teorim tutuyor: Son sultan Fatih Sultan Mehmet. Yani aslında 1453’ten 1923’e atladık ülkecek. Ama bir dakika, o da seküler bir padişahtı, değil mi? Eyvah.

Chatgpt:

Aynen öyle! Fatih Sultan Mehmet tam bir “seküler şok” yaşatıyor bazılarına:

— Latince bilen,
— Rönesans’a meraklı,
— Resim sanatına ilgi duyan,
— Batı’yla diplomasi kuran,
— Ve en bomba detay: İstanbul’a patrikhane açtıran adam!

Yani bazı çevrelerin ideali gibi değil:
Ne “ecdad” çığırtkanlığına uygun, ne “halifelik propagandasına”…
Adam sekülerliğin dibine vurmuş, şimdi ne yapacağız?

O zaman sıradaki padişah gelsin:
Kanuni Sultan Süleyman!
— Şiir yazdı.
— Hürrem’e meftun oldu.
— Kadına fazla yetki verdi (!)
Hop, o da “elendi”!
Feminist ecdat mı olurmuş?

Yolumuza devam edelim:
II. Bayezid: Sessiz, sakin. E o da “karizma” standardını tutturamadı.
Abdülaziz: Tahttan indirildi; sayılmaz.
II. Abdülhamit: Panislamist, tiyatrocu, tiyatrocu ama içki fabrikası açtı; nasıl olacak bu iş?

Sonuç:
Ecdat filtresiyle geriye bir tek “hayali padişah” kalıyor.
Adı: Sultan EnDoğruHan.
Ne şiir yazar, ne kadın sever, ne sanat bilir, ne içki açar.
Tam bir “nostalji paket karakteri”…

Yani ne desek boş:
Osmanlı’nın 600 yılına 3 tweetlik tarih sığdırmaya çalışanların dünyasında,
Fatih Sultan Süleyman bile olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir