Çocuksuzlaşma özgürleşmeden mi kaynaklanıyor?
Çocuksuzlaşma günümüz trendlerinden. Eminim birçoğunuz söylemişsinizdir. Herkes anne baba olmamalı. Bunu bazen maalesef direkt kendi ailelerimiz üzerinden bazen de çevreden gördüğümüz acı olaylarla söylüyoruz.
Biraz sorgulayınca özellikle önceki nesiller için biraz çevre ve aile baskısıyla insanların istemeden çocuk sahibi olması, bazen de ağır cinsiyet rolleri nedeniyle aslında kendini ve ne istediğini de tam anlayamadığı için otomatikman anne baba olduklarını görüyoruz. Bu durumda toplum baskısı olmasaydı belki de gerçekten anne baba olmayacaklardı. Ve çevrede bu kadar acı çeken ya da çevresine zarar veren evlat dolaşmayacaktı.
Nitekim gün geçtikçe toplumdaki çocuk baskısı azalıyor. Bugün çocuk yapmamayı seçen pek çok çift görüyoruz. Bu aslında işte herkes anne baba olmamalı anlayışının yavaş yavaş azalacağını gösteriyor. Bu yazımda çocuksuzlaşma durumundan biraz daha teorik boyutundan bahsetmiştim ama insanların özgür iradesini ve toplumsal cinsiyet rollerinin azalma olgusunu hesaba katmamıştım. Böylece insanların özgür iradesine karışılmadıkça ve insanlar verdikleri kararlarda tam bağımsız olduklarında da annelik babalık sayısı gitgide düşecektir ve bu da aslında toplum için kötü olmayacaktır diye düşünüyorum.
Bir diğer eklemek istediğim konu da insanların artık daha büyük yaşlarda çocuk sahibi olması. Bu da aslında olumlu bir gelişme çünkü insanlar daha olgun ve eğitimli olduklarında çocuk sahibi olmaları onları daha iyi ebeveyn haline getireceklerdir. Ancak biyolojik olarak yine teoride yaş ilerledikçe çocuk sahibi olmak zorlaşıyor. Mesela yumurta kalitesi azalıyor. Bu durumda genç yaşlarda yumurta rezerv ettirme diye bir şey varmış. Böylelikle 20’li yaşlarda rezerv ettirdiğiniz kaliteli yumurtayı 30 ya da 40’lı yaşlarınızda kullanabilirsiniz.