Kavanozda Çocuk Yetiştirmek
Annelerin ortak endişesi babannelerin ortak kaygısı. Çocuğum hijyenik ortamda mi yaşıyor, hijyenik şeyler mi yiyor? Aşırı hijyen iyi mi, kötü mü? Yoksa kendimizi boşuna mı hırpalıyoruz?
Geçmişten bugüne hijyen anlayışının değişimi
Ah o eski günler.
Nerede şimdi köyde toz toprak içinde yuvarlanan çocuklar… Açıkçası ben çocukken köy falan görmedim. Ama ben sokakta oynayan son nesildenim. Atari bile evlerimize girmeden önce çamurdan kurabiye yaptığımı hatırlıyorum. Böcek ve kelebek de toplardık. Baya tozun toprağın içinde yuvarlanırdık. Sonra ne olduysa oldu. Sokaklar çocuklar için güvensiz bir hale geldi. Evde bilgisayar oynamak daha cazip hale geldi ve biz çocukları evlere hapsettik. Eskiden toz toprağın içinde yuvarlanan biz şimdi çocukları ev tozlarına karşı bile korur hale geldik. Her şeyi bol bol deterjanlıyoruz. Yetmiyor yumuşatıcıyla hoş kokutuyoruz. Ama kullandığımız deterjan ne kadar sağlıklı, ne kadar kanserojen bilmiyoruz. İşte size bir örnek: Emzik kullanılmış, bir kenara atılmış. Bir yıkayayım, temizleyim, içim rahat etsin değil mi? Yok yine rahat etmiyor çünkü bu sefer kendi kendime diyorum ki çeşmeden akan su ne kadar temiz ki? Sonra bir de kaynamış suyla üstünden geçiliyor.
Kafa Yemece
Kafa yiyen anneler toplu histeri nöbetleri… Yani dediğim gibi temizliyoruz ama ince düşünürsek temizlediğimiz su bile ne kadar temiz olduğunu sorgulamak gerekir. İnce düşünmeyeceksek titiz olmanın ne gereği var? Temizlediğini sandığımız deterjanlar, sabunlar ve yumuşatıcıların içindeki kanserojen maddeler ya çocuğa dışarıdan gelecek mikroplardan daha fazla zarar veriyorsa? Organik diye satılanlar ne kadar doğru? Sonuçta organiklik de bir sektör oldu. Yıllardır üye olduğum çevre topluluklarından biri bilinen firmalarla davalık olmuş. Organik diye daha pahalıya sattıkları ürünler meğer organik falan değilmiş. Organik nedir unutmuş, televizyonda kanserojen diye duyup koşa koşa her üzerinde organik yazan ürüne bir sürü para dökmeye hazır vatandaşların üzerinden para kazanıyorlarmış meğer.
Ah o çamurda zıplaşan çocuklar…
O kışın ortasında çıbıldak ayaklarıyla çamurlarda zıpırdaşan çocuklar hasta olmaz da benim evden dışarı kafasını uzatmayan yavrucağım hasta olur. Neden, çünkü seninki mikrop görmemiş be abla. Bugün dışarı çıkmasa yarın çıkacak ve dışarıdaki o bakteriler virüsler mutlaka seninkini de bulacak.
Temizlikten çocuğa vakit ayıramayanlar
Ee şimdi her gün dip köşe temizlik, yemek, bulaşık, çamaşır, ütü… Ev hanımlarının işinin az olduğunu kim söyleyebilir ki? Bu işler kadınların fedakarlığı olurken bir taraftan da çocuklarla ilgilenmemek için bahane oluyor. Halbuki çocukların hem sevgi hem de zihinsel gelişim açısından ebeveynlerinin ilgisine çok ihtiyaçları var.
Doktora yaparken bağışıklıkla ilgili ders almıştım. Mikropla hiç karşılaşmamayınca bağışıklık sistemi zayıf kalıyor. Çünkü bağışıklık sisteminin de görevi mikroplarla savaşmak. Zayıf bir bağışıklık sistemi otoimmün rahatsızlıklara ve alerjilere sebep oluyor. O yüzden çoğu uzman hava durumuna dikkat ederek çocukların her gün dışarı çıkarılmasını öneriyor. Hem çok önemli olan d vitaminini de alma şansları oluyor.
Özet olarak belki de bunlara o kadar takılmamalıyız. Böylelikle anneler olarak enerjimizi saklayıp çocuğumuzla daha çok vakit geçirmiş oluruz.